Deniz’in failleri karartılan delillerde!

  • 09:02 26 Aralık 2022
  • Hukuk
 
Melike Aydın 
 
İZMİR - Deniz Poyraz’ın katledilmesinin Paris’te işlenen katliamla benzerliklerine dikkat çeken Avukat Türkan Aslan Ağaç 27 Aralıkta görülecek dava için taleplerde bulunduklarını belirterek karartılan delillerde azmettiricilerin bulunabileceğine dikkat çekti.
 
17 Haziran 2021’de Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü’ne yönelik saldırıda Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer hakkında açılan davanın 9’uncu duruşması 27 Aralık’ta Şakran Cezaevi Kampüsü’nde bulunan mahkeme salonunda görülecek. Davanın 14 Ekimde görülen duruşmasında savcı mütalaasını vererek “tasarlayarak öldürme” ve “işyeri dokunulmazlığını ihlal etme” suçlamasıyla yargılanan failin cezalandırılmasını talep etti.
 
Deniz’in kardeşi ve avukatlara saldırı yapılmıştı
 
2 Ekim’de görülen duruşmada jandarmanın Deniz Poyraz’ın erkek kardeşine tokat atması sonrasında Şakran Cezaevi’ne alınan davada mahkeme heyeti vekaletli avukatları içeriye almamış, jandarma avukatlara biber gazlı saldırıda bulunmuş ve içeri giren avukatların ise içlerinde dosyaya dair materyallerin bulunduğu tüm dijital materyalleri içeri almamıştı.
 
Yarın görülecek duruşmaya ilişkin dava avukatlarından Türkan Aslan Ağaç değerlendirme yaptı.  
 
İzmir Adliyesi’nde görülmesi talebi
 
24 Ocak 2022’de mahkeme kararında yetki belgesinde adı olan katılan vekillerinin duruşmaya katılmalarının kabul edildiğini hatırlatan Türkan, “Aksi yönde bir ara karar bulunmuyor ancak yine de varsa bundan rücu edilmesini ve davanın İzmir Adliyesi 13. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda duruşmanın yapılmasını talep ettik. Mahkemenin en azından bu tutumundan vazgeçeceğini umuyoruz” diye konuştu. 
 
‘Amaç hakikati gizlemek’
 
Yargılamanın başladığı 29 Aralık 2021 tarihinden itibaren hakikatin yetki belgesi tartışması gölgesine sığdırılarak yargılama faaliyetinin yapılmasının mümkün olmadığını ifade eden Türkan, mahkeme heyetinin hakikatin ortaya çıkmasını engelleme çabasında olduğunu dile getirdi. Mahkeme heyetinin faile soru sormadığını ve hakikatin ortaya çıkmasını istemediğini ifade eden Türkan, şöyle dedi: “Biz soru sormak istediğimizde tanığı yönlendiren mahkeme heyeti ile karşı karşıyayız. İki üye ve bir mahkeme başkanı değiştirildi. Bu üyeler sanığın ifadesi alınırken yanında değillerdi, yargılamanın önceki aşamasında duruşmada değillerdi. Daha önceki işlemlerin tutanaklarının okunduğu şeklinde geçti. Yargılama faaliyeti bu değil. Yeni yargılama heyeti gelmişse hele bu başkansa dosyada yeni baştan bu heyetin yargılaması lazım. Dosyada sanık olması gereken kritik tanıklara soru sorma hakkımız da elimizden alındı. Bu tanıklar yargılama faaliyetlerinden sonra şehir dışına çıktılar ve gittikleri şehirlerde talimatlarla dinlendi. Mahkeme heyeti bu tanıklarla yüz yüze gelmediği gibi bize de engel olundu. Gerekçe yine hakikatin ortaya çıkarılmasına engel olmaktır. Usulü bir işlem olarak ele alırsak yanılırız. Kasıtlı adımlardır.” 
 
‘Tanıklar yüz yüze dinlesin’
 
Esasa dair mütalaa alındığı için son duruşma olacağının tahmin edildiğini ifade eden Türkan, dosya içerisine dilekçeler sunduklarını belirtti. Türkan, “Tensiple birlikte ifadesi alınmaktan vazgeçilen tanıkların soruşturma aşamasında dinlenen tanık veya bilgi sahibi sıfatıyla dinlenen kişilerin dinlenmesine yönelik ara karardan rücu edilmesine yönelik dilekçe verdik. Sanığın poligon İzmir’de eğitim gördüğü buradaki eğitmenlerin, yine sahiplerinin ifadesini alma gereği dahi duymadılar. Eğitmenlerden sadece bir kişinin ifadesi, o da Kemalpaşa’da alındı. Yani o eğitmenlerin hepsi kapsam dışı bırakıldı. O nedenle de o tanıkların mahkemede dinlenmesi yönünde ara karar kurulmasını talep ettik. Aynı zamanda talimatla ifadesi alınan kişilerin kritik önemde olmaları nedeniyle yüz yüze soru sorma imkanının sağlanması için de duruşmada hazır edilmeleri ve tekrar dinlenmeleri yönünde ara karar talep ettik” ifadelerini kullandı. 
 
Cevheri Güven’in iddialarının araştırılması talebi
 
Dijital verilerin soruşturma aşamasında incelenmediğini, emniyetin alınan verilerin çok az bir kısmını cımbızlayarak önlerine koyduğunu dile getiren Türkan, mahkemenin de kolluğun sunduğu bilgi ile yetindiğini ifade etti. Dijital verilerin bütünlüklü olarak değerlendirileceği kapsamlı bir rapor talebinde bulunduklarını belirten Türkan, şunları dile getirdi: “Bu konuda araştırma yapan gazeteciler var. Cevheri Güven’in yaptığı bir video var. Bu dijital verilerde azmettiricilere ulaşabileceğimiz veriler olduğunu ama dosya içine konulmadığına dair açıklaması var. Bu kişinin dinlenmesini talep ettik ve bu videonun da kayıt çözümünün yapılarak Yargıtay’ın ve mahkemenin denetimine açık hale getirilmesini talep eden dilekçe verdik. 75 ana madde halinde araştırılmasını istediğimiz hususlara ilişkin de ayrıca kovuşturmanın genişletilmesine ilişkin dilekçe verdik.” 
 
‘Dijital veri raporu için ayrıca rapor hazırlanması gerekir’
 
Emniyetin dijital verilere el koyduktan 4 gün sonra imajlarının alındığını ve o sıralarda örgüt üyeliği soruşturması geçiren failin babasına teslim ettiğini hatırlatan Türkan, dijital verilerin nasıl alındığının da tartışma konusu olduğunu belirtti. Dosyaya Siber Suçlarla Mücadele Şubesi’nin 4 adet raporunun bulunduğunu ve 28 sayfalık tutanağın arkasında cep telefonunda kullanılan verilerin hangi alanlarda kaçar tane olduğunu, kaç tanesinin silindiğinin yazıldığını kaydeden Türkan, “Bu verilerin yüzde biri bile dosyaya konmamış. Emniyetin içinden seçerken hangi metodu, hangi anahtar sözcükleri kullandığına dair açıklama yok. Dosyanın dijital verilerinin kopyasını ben de aldım. Uzmanlar hazırlanan raporun nasıl hazırlandığına dair ikinci bir rapor lazım diyor. Kendi kafalarına göre kendilerinin uygun gördükleri kadarını dosyaya koymuşlar” dedi. 
 
Telefonda ‘Tiyatro’ ismiyle kayıtlı kişi kim?
 
Katliam için en az bir buçuk yıl hazırlık yapılmış olabileceğini ancak yine de azmettiren, saldırı hazırlığı içinde olanların tespiti için 6 ay öncesinden itibaren verilerin incelenmesi gerektiğini dile getiren Türkan, sadece olay günü ile sınırlı verilerin alındığını kaydetti. Mahkemenin dijital verilerin içindekileri öğrenmek istemediğini ifade eden Türkan, devamla “Bu dilekçeleri yargılamayı uzatmasın diye 24 Ocak’taki duruşmadan itibaren dosyaya koyduk. İsteselerdi o tarihten itibaren dosyaya koymak için araştırılardı. Dosyada deliler toplanmadı, delillerin çözümü konusunda da eksiklikler olduğunu, henüz yetişmediğini söyledikleri hususlar var. Onların tamamlanıp tamamlanmadığını dahi merak etmedi. Sanığın telefonunda 950 kişilik liste var. Mahkeme neden merak etmiyor bu kişileri. İçlerinden azmettirenler yardım edenler olabilir. Sanığın telefonunda ‘tiyatro’ ismiyle kayıtlı telefon var. Savcılık bu kişinin resmiyete kayıtlı ismin bu telefonu kullanmadığını söyledi. Somutta kimin bu telefonu kullandığını merak etmedi” diye konuştu
 
‘Murat Kula hakkında suç duyurusunda bulunulmadı’
 
Failin gözaltına alındığı sırada kendi sanal medya hesaplarından beğeni yaptığını ve bazı sanal hesapların silindiğini belirten Türkan, mahkemenin bu kişinin Murat Kula isimli kişi olduğunu tespit ettiğini ancak ne savcılığın ne de mahkemenin bu kişi hakkında suç duyurusunda bulunduğunu dile getirdi. Türkan, “Mahkeme ‘işini bitirdikten sonra teslim olan’ failin fiilini tescil etmekle yetindi. Adli bir vakada bile yapmayacağı kadar sınırlı rutin bir işten bile siyasi cinayete karar veriyor. Bu hakikatin ortaya çıkarılmasının istenmemesidir başka bir adı yoktur” değerlendirmesi yaptı. 
 
Suç vasfına itiraz edilecek, adli değil siyasi bir katliam
 
Dava açılırken suç vasfının nitelendirilmesinde de büyük eksiklikler yapıldığının altını çizen Türkan, suç vasfının katliamın siyasi olduğu gerçeğinin göz ardı edilerek tanımlandığını ifade etti. “Tasarlayarak insan öldürme” suçlamasıyla açılan bir davanın eksikliğine dikkat çeken Türkan, şu ifadeleri kullandı:  “Bu hukuki görüşümüzü mahkeme ile paylaşacağız. Dosyanın siyasi ayağında azmettiriciler, şiddet ortamını yaratanlar, HDP’ye yönelik saldırıların yoğun olmasına neden olanlar var. O yüzden de bu davayla bağlantılı olarak ek iddianameler düzenlenmesi yönünde taleplerimiz olacak. Tabi ki davanın soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki eksikliklerine dair taleplerimiz olacak.”
 
 Hakikatin açığa çıkması mı cezasızlık mı?
 
Mahkeme taleplerini yerine getirmesine karar verirse hakikatin bulunması için adım atılmış olacağını ancak mütalaa ile sınırlı bir karar tesis ederse cezasızlık politikasının devam etmesini sağlayacağını belirten Türkan, “Ondan sonra hem istinaf hem de temyiz mahkemesi ondan sonraki süreçten itibaren Anayasa Mahkemesi  (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni (AİHM) işleteceğimiz bir mekanizmanın içinde olacağız. Ayrıca mahkemenin suç duyurusunda bulunmadığı bu kişiler hakkında, dosyadaki delilleri karartanlar, bulunamayanlar azmettirenler hakkında gerekirse suç duyurusunda bulunacağız” sözleri ile bundan sonraki süreçte gelişmelere göre atacakları adımları dile getirdi. 
 
Paris katliamı ile benzerlikler
 
Türkan, Türkiye Barolar Birliği (TBB) yönetim kurulu üyelerinin de katılacağı bir Adalet Nöbeti olacağını belirterek pazartesi İzmir Adliyesi önündeki nöbet eylemine ve 27 Aralık’ta Şakran Cezaevi Kampüsü’ndeki duruşmaya da katılma çağrısında bulundu. Türkan, son olarak “Cezasızlık devam ettiği sürece saldırılar da devam ediyor. Fransa’da gerçekleştirilen saldırıda ayrıntılar ortaya çıktıkça Deniz Poyraz katliamıyla benzerlikler içerdiği görülüyor. İşleyişe, mekanizmaya start aynı yerden veriliyor bu saldırılarda. Bu saldırıların önüne geçilebilmesi için hakikatin ortaya çıkarılması gerekiyor” diye konuştu.