Kadınlardan ‘bekçilik’ sistemine karşı özsavunma vurgusu

  • 09:04 27 Mayıs 2022
  • Güncel
Melike Aydın 
 
İZMİR – Bekçilerin kadın ve çocuklar üzerindeki erkek devletin denetimini arttırmayı hedeflediğini söyleyen kadınlar, bekçi şiddeti ve tacizine karşı kadınların kendi özsavunmalarını örgütlemeleri gerektiğini vurguladı. 
 
İstanbul’un Kadıköy ilçesinde 9 Mayıs günü bir çocuk, bekçiler tarafından hem taciz edildi hem de gözaltına alındı. Çocuk ve arkadaşının götürüldükleri karakolda yaşananlara dair Medyaport’a konuşan avukat Düşün Altuntaş, bekçilerin çocuğa ve arkadaşına sözlü tacizde bulunduğunu, sonrasında hukuksuz bir biçimde savcılık talimatı olmadan karakola götürdüğünü söylemişti. Karakolda ise polisin, çocuğa “iftira atıyorsun” diye suçlamalarda bulunduğunu belirten Düşün,  ardından ise her iki çocuğu nezarethaneye attıklarını söylemişti.  Düşün ayrıca çocukların nezarethanede de kötü muameleye uğradığını kaydederek, hem bekçiler hem de polisler hakkında şikayetçi olacaklarını belirtmişti. 
 
Söz konusu bekçiler daha önce taciz ve şiddet ile gündeme gelmişti. Birçok kadına GBT bahanesiyle kimlik kontrolü yapan bekçilerin, kadınların dijital medya hesapların ulaşarak taciz ettiği kamuoyuna yansımıştı. 
 
Bekçilerin, kadın ve çocuğu hedef alarak taciz, şiddet ve benzeri uygulamaları karşısında ise kadınlar tepkilerini dile getirmeye devam ediyor. 
 
‘GBT ile kadınları taciz ediyorlar’
 
Polisin yanı sıra bekçilerin de kadın ve çocuklar üzerinde kontrolünün daha fazla arttırılmak istendiğine dikkat çeken Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Genç Kadın Meclisi’nden Nazlıcan Yıldız, bekçilerin işlediği suçlardan birinin de tecavüz olduğuna işaret etti. Nazlıcan, bekçilerin aynı zamanda iktidarın kadın kırımı ve kadınların kamusal alanlarda bulunmalarını engellemeye yönelik politikalarının da destekleyicisi olduğunu söyledi. Nazlıcan şöyle devam etti: “Yaklaşık 21 bin bekçiden sadece 70’i kadın. Bu, kadınları daha çok tedirgin ediyor. Sözde güvenlik deniyor ama kadınlar kendilerini güvende hissetmiyor. İstanbul Sözleşmesi’ne göre polislerin kadına yönelik şiddetle ilgili eğitim alması gerekiyor. Ama bekçiler, polisin aldığı eğitimden bile geçmiyor. Hiçbir toplumsal alan hakkında bilgileri yok. Kafalarına göre GBT yapıp bu şekilde gençleri, kadınları taciz eder noktada yer alıyorlar.”
 
Nazlıcan, iki çocuğun şiddete ve tacize maruz bırakılmasının açığa çıkmış olsa da duyulamayan birçok olayın da olabileceğini sözlerine ekledi. 
 
‘Bekçiler güvenlik değil güvensizlik alanı oluşturuyor’
 
Kadın Savunma Ağı’ndan Emine Akbaba ise, kamusal alanda erkekliğin yeniden inşası sürecinde bekçilik sistemiyle önceden sadece evlerde yaşanan erkek şiddetinin sokaklara sistematik olarak yansıması gibi bir durumla karşı karşıya olduklarını vurguladı. Emine, “Özellikle ilk çıktığı zamanlarda yalnız yaşayan yalnız dolaşan kadınlara yönelik tacizler, takipler oldu. Kadın erkek birlikte oturanlar üzerinde baskı kurdular. İzmir de de özellikle Bornova’da kendi özerkliklerini kurdukları alanlarda önce içki yasağı ardından müzik yasağı getirildi. Böylece Erdoğan’ın başlattığı kızlı erkekli tartışması bu alanlara müdahale ile devam etti. Bekçilere verilen kontrolsüz yetkiler, bir süre sonra kadınların sosyal medyalarını almaya, sosyal medyadan isim alarak polise şikayet oluşturmaya, sosyal medyadan taciz etmeye dönüştü. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesiyle daha da yaygın bir hale dönüştü. Aslında bekçiler güvenlik değil güvensiz alan oluşturdu” dedi. 
 
‘Kadınlar kendi özsavunmalarını örgütlemeli 
 
Devletin baskıları, özelikle kadınların güvenliği üzerinden tanımlayarak meşrulaştırmaya çalıştığını dile getiren Emine,  “Mültecilere yönelik tartışma da böyle. Mülteciler üzerine yıkılan taciz meselesi, kadınlar üzerinden tartışıldı. Devletin kadın ve çocuk düşmanlığını örgütlediği alanda devletin temsilcileri kadınların güvenliğini sağlayamaz. Kadınların güvenliğini ne erkek aklı ne polis ne de bekçi sağlar. Bu nedenle biz kadınların, bulundukları alanda kendi özsavunmasını örgütlemesi gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
‘Bekçilik, faşizmin kurumsallaşmasında bir basamak’
 
Bekçilik sisteminin erkek devlet ve faşizmin kurumsallaşmasında birer basamak olduğunu kaydeden Mor Dayanışma’dan Didar Gül de, erkek egemenliğinin gücü kendinde bulundurma biçiminin kadına ve çocuğa şiddet olarak yansıdığını söyledi. Didar şöyle konuştu: “AKP-MHP iktidarının kurumu olarak bekçiler de bu şiddeti meşru görüyorlar. Nasıl ki polis şiddetine erkek devlet şiddetine karşı mücadele ediyorsak bekçilerin oluşturduğu şiddete karşı da mücadelemizi büyütmeliyiz. Hem çocuk hem de kadınların yaşama hakkını güvence altına almak için mücadele etmemiz gerekiyor. Mevcut var olan çocuk hakları sözleşmelerinin uygulanması gerekiyor. “