‘Kürt gazeteciliği sessizliğe ses oldu'

  • 09:51 22 Şubat 2022
  • Güncel
Sema Çağlak - Derya Ren 
 
DİYARBAKIR - Kapatılan Kürtçe yayın yapan Welat ve Azadiya Welat gazetelerine ilişkin konuşan gazeteciler, halk tarafından hem haber alma hem de bir dil eğitim aracı olarak görülen söz konusu gazetelerin bu yüzden hedef alındığını belirterek, "Kürt gazeteciliği sessizliğe ses oldu" dedi. 
 
Kürt özgür basın geleneği, kurulduğu günden bu yana gerçeği aktarmakta ısrar ederken her süreçte baskı ve saldırıların hedefinde oluyor. Kürt gazeteciliği 22 Şubat 1992'de haftalık Welat gazetesiyle başladı. Welat gazetesi, baskıların ve saldırıların yoğunlukta olduğu 1994 yılında kapatılırken, yerine Welatê Me gazetesi çıkarıldı. Ancak bu gazete yayın hayatına yaklaşık bir yıl devam ettikten sonra kapatıldı. Kapatılan gazetelerin devamı olarak 1996 yılının 21 Ocak’ında Azadiya Welat gazetesi yayın hayatına başladı. Haftalık olarak çıkan gazete 2006’da günlük çıkmaya başladı. Türkiye’de yayın yapan tek Kürtçe gazetesi olan Azadiya Welat da diğer gazeteler gibi sürekli hedef alındı ve birçok çalışanı gözaltına alınarak tutuklandı. Gazete son olarak 2016 yılında darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL ile birlikte çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 29 Ekim 2016 yılında bir çok yayın ve kurumlarla birlikte kapatıldı. 
 
Welat ve Azadiya Welat gazetesinin Kürt basın tarihindeki etkisine ilişkin JINNEWS Kürtçe editörü Münnevver Karademir ve Xwebûn gazetesi editörü Nevin Alkan değerlendirmelerde bulundu.
 
'Baskılara karşı büyük bir mücadele var'
 
Azadiya Welat gazetesine başladığı zaman gazetenin haftalık çıktığını ifade eden Münevver, muhalif ve özgür basına yönelik baskı ve saldırıların her zaman olduğunu kaydetti. Münevver, Kürtçe haber yapan gazetecilere yönelik saldırıların daha farklı olduğunu belirterek, "Tüm bu baskılara karşı büyük bir mücadele var. Bu ülkede milyonlarca Kürt var. Ve bundan kaynaklı da Kürtçe yayın yapan gazetelere de ihtiyaç var. Ancak hükümet dillerini yasakladıkları için bu insanlar kendi dillerinde eğitim göremiyor. Öte yandan Azadiya Welat gazetesinden önce de Kürdistan gazetesi vardı. Bu gazete de ülke dışında yayın hayatına devam ediyordu" dedi.
 
'Kendimi özgür hissediyordum'
 
"Azadiya Welat gazetesi Türkiye ve bölge kentleri açısından Kürtçe yayıncılık için bir başlangıç oldu" diyen Münevver, "Gazete Kürt halkının sesi oldu. Ve gazete Kürt halkı için bir okul niteliği taşımaya başladı. Ben gazetede başladığım zaman kendimi daha özgür hissediyordum. Çünkü kendi dilimde çalışıyordum. Gazeteyle beraber fikirlerim özgürleşmeye başladı. Gazete yılda birkaç kez kapatılıyordu. Ancak yine de çalışma isteğimiz tükenmiyordu. Her zaman daha fazla çalışmak istiyorduk. Gazeteyi sürekli kapatmakla bizi ekonomik olarak da zor duruma koymak istiyorlardı. Birçok arkadaşımız gözaltına alındı, birçoğu tutuklandı ama yine yılmadık" diye konuştu.
 
'Dilinize sahip çıkın'
 
Münevver, Kürtçe gazeteyi hem haber alma hem de daha çok dil öğrenme aracı olarak gördüğünü kaydederek, “Gazetenin hedef alınması da bundandı. Kürtçeye düşmanlık. Her aile mutlaka gazeteyi almaya çalışıyordu. Çünkü gazeteye eğitim gözüyle bakıyorlardı. Teknoloji geliştiğinden kaynaklı gazetelerin tirajı azalmış durumda. Ancak bu gazetelerin ilgi görmediği anlamına gelmiyor. Gazeteci kadınların misyonu büyüktür. Çünkü kadınların öncüsü olma yolunda emek harcadılar. Öte yandan herkese sesleniyorum dilinize sahip çıkın, diline sahip çıkan gazetesine de sahip çıkacaktır” ifadelerini kullandı.
 
‘Korku politikası yürütülüyordu’
 
Azadiya Welat gazetesinin çok zor koşullarda yayın hayatına başladığını ifade eden Nevin Alkan ise, o dönemde Kürtçeye yönelik saldırıların daha yoğun olduğunu söyledi. Kürtçe gazete dağıtan ve Kürtçe konuşanların hedef alındığını belirten Nevin, “Korku politikası yürütülüyordu. İnsanlar evlerinde Kürtçe gazete tutamıyordu. Dağıtımcılar sokak ortasında katlediliyorlardı. Ancak tüm bu saldırılara karşı gazeteciler direndi. Çünkü gazeteciler yürütülen bu politikaların farkındaydı. Amaçları hakikati halka ulaştırmaktı. Tüm bu saldırıların tek amacı Kürtçeye ve Kürt halkına saldırmaktı. Saldırılar ne kadar şiddetlendiyse mücadele de o kadar büyüdü” dedi.
 
‘Kendi dilimizle yazdığımız için mutluyuz’
 
Gazete kapatılmadan önce farklı saldırıların olduğunu sözlerine ekleyen Nevin, “Eskiden de saldırılar yoğunluktaydı, ancak KHK’ler ile beraber tüm kurumlar kapatıldı. Kapatılan gazeteden sonra Xwebûn gazetesi çıktı ve halk Kürtçe gazete okumaya devam etti. Halkın kendi diline ihtiyacı var. Her halk kendi dilinde vardır ve kendi dilinde kendini ifade edebilir. Sağlık, eğitim, basın vs. alanlarda diğer halklar gibi Kürt halkı da kendi dilinde yaşayabilmelidir. Kürt gazeteciliği sessizliğe ses oldu. Birçok kişi Kürtçe gazete ile Kürtçeyi öğrendi ve yazmaya başladı. Kendi anadilimizle yazdığımız için mutluyuz” diye ekledi.
 
‘Dilimizi konuşalım ve yaşatalım’
 
“Gazeteci olmak isteyen kişilerde toplumsal duygular fazladır” diyen Nevin, konuşmasını şu sözler ile sonlandırdı: “Gazete ve gazeteciler ile beraber halk her şeyi öğrenebiliyor. Eğer gazetecilik olmasaydı, her yer sessiz olur ve çevrede olup bitenlerden haberin olmaz. Kürtçeye sahip çıkma ne kadar güçlenirse, Kürtçe gazetecilere de sahiplenme o kadar artar. Öte yandan dile karşı yürütülen asimilasyon politikalarını görmekteyiz. Eğer yeni nesil kendi dilleri ile konuşmazsa dil unutulur. Dile sahip çıkma daha da artmalıdır. Herkese çağrımdır kendi dilimizle konuşalım ve yaşatalım.”