‘Kürtler de Kürt dili de direniyor’

  • 09:06 19 Şubat 2022
  • Güncel
DİYARBAKIR - 21 Şubat Uluslararası Anadil Günü’ne yaklaşırken Kürt diline yönelik saldırıların devam ettiğini ifade eden Kürt Edebiyatçılar Derneği Eşbaşkanı Sultan Yaray, “Bu ülkede Kürtçe konuştuğu için öldürülen insanlar var. Tekçi zihniyet zenginlikleri öldürüyor. Bizler de buna karşı mücadelemizi yükselteceğiz” dedi.
 
Bengal Dil Hareketi mensubu öğrenciler, 21 Şubat 1952 yılında Bangladeş'in başkenti Dakka'da Pakistan'ın Urdu dilinin Bangladeş halkına resmi dil olarak dayatılmasına tepki göstererek durumu protesto etmişti. Pakistan polisleri tarafından protestoya katılan birçok öğrenci saldırıya uğrayarak katledildi. Yıllarca süren çatışmalardan sonra, merkezi hükümet 1956’da Bengalce diline resmi statü verdi. Bu kazanımdan sonra Bangladeş’te 21 Şubat Dil Hareket Günü olarak milli bayram şeklinde kutlanmaya başlandı.
 
Bangladeş’te yapılan katliamda yaşamını yitirenleri anmak adına Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim, Kültür Örgütü (UNESCO) dünyada konuşulan 7 bine yakın dilin korunması ve varlığını devam ettirebilmesi amacıyla 21 Şubat 2000 tarihinden bu yana 21 Şubat’ı Uluslararası Anadil Günü olarak kutluyor.
 
21 Şubat Günü’nün anlam ve önemine dair Kürt Edebiyatçılar Derneği Eşbaşkanı Sultan Yaray değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Dil bir ulusun varoluşsal gerçekliğidir’
 
Dilin öneminin bir ulusun varoluşsal gerçekliğiyle ilgili olduğunu dile getiren Sultan, dilin ulusal kimliği, kültürü ve edebiyatı tanımlayan en önemli unsur olduğunu ve herkesin kendi anadiline sahip çıkması gerektiğini kaydetti. Sultan, “Her millet kendi diliyle yaşamalıdır. Kendi diliyle eğitim görmelidir. Kürtçe’nin seçmeli ders olarak tercih edilme süreciyle ilgili bize de sorumluk düşüyor. 90’lı yıllardan beridir Kürtçe’nin yok olması için çok sert politikalar uygulandı. Yasaklandı, yok sayıldı, inkar edildi. Bizler de yıllardır dil mücadelesi veriyoruz. Dolayısıyla bu kampanyayı destekliyoruz. Başarıya ulaşana kadar da tutumumuzu devam ettireceğiz. Elbette ki şunu da görmek gerekiyor, seçmeli ders ile bizi durdurmaya çalışıyorlar. Seçmeli ders diğer birçok ders konusu için geçerli olabilir. İngilizce, Arapça için olabilir ama Kürtçe, seçmeli ders olmanın dışında resmi eğitim dili olmalıdır. Milyonlarca insanın dili için seçmeli ders yeterli değildir. Çünkü bir dil eğitim dili olmayana kadar hep tehlike altında kalmaya devam edecektir” şeklinde konuştu.
 
‘Asimilasyona rağmen Kürt dili direniyor’
 
21 Şubat’ın önemli bir gün olduğunun altını çizen Sultan, bir dilin öneminin bir güne sığdırılamayacağına işaret etti. Sultan, Kürtlerin son yıllarda dil konusunda verdiği mücadele ile bunu kanıtladığını ifade ederek, “Kürt diline uygulanan ağır asimilasyon politikalarına rağmen Kürtler direnme kararlılığını devam ettirmiştir. Bugün Kürt diline ve Kürt kültürüne baktığımız zaman tarihsel açıdan ne kadar eski olduğunu görebiliyoruz. Kürtlerde sözlü edebiyat güçlüdür ama yazılı bir edebiyat tarihleri de vardır. Resmi kayıtlarda yazılı kaynakları az ama daha çok araştırmaya gerek var. Son çalışmalar Avesta’dan öncesine kadar giden bir süreç olduğunu gösterdi. Bilinmeyen birçok şey ortaya çıkacaktır” dedi. 
 
‘Bir halkı inkar etmek insanlık suçudur’
 
Kürtlerin bu coğrafyaya başka bir yerden gelmediğini ve bölgenin yerel halkı olduğunu vurgulayan Sultan, “Kürtler gidip kimsenin dilini yasaklamamışlardır, asimile etmemişlerdir. Kendi dil, kültür ve edebiyatlarıyla yaşatmışlardır ve bunu sürdürmek istiyorlar. Bizler asimilasyonun insanlık suçu olduğunun farkındayız. Bir halkı inkar edemezsiniz, yok sayamazsınız. Kürtler bunu hiçbir zaman kabul etmediler ve buna karşı mücadele ettiler” dedi. Sultan, bu mücadelenin hala devam ettiğini ekledi.
 
‘Kürtçe resmi eğitim dili olmalı’
 
Kürt edebiyatıyla ilgili çalışmalara da değinen Sultan, ”Yedisinden yetmişine birçok insanın kendi diliyle yazıp okumak istediğini görüyoruz. Bu dile olan sevgi ve sahiplenme ile ilgilidir. Kürtçe kitapların basımı yapılıyor. Özellikle fuar zamanlarında kitap satışları da oluyor. Ama fuar sonraları talep azalıyor. Okuma oranları yeterli olmasa da okunuyor. Kürtçe‘nin eğitim dili olarak kabul görmemesinin de bunda olumsuz bir etki yarattığını belirtebiliriz. Bir dilin okunması için o dile ihtiyaç duyulması ve yaşamın her alanında güncel olarak var olması gerekir. Devlet politikaları buna izin vermemiştir” diye belirtti.
 
‘Kürtçe konuştuğu için öldürülen insanlar var’
 
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Kürt diline dönük saldırıların olduğuna dikkat çeken Sultan, “Yapılan saldırıların tarihi eskidir. Günümüzde de bu saldırıların devam ediyor. Sanal medyanın varlığından kaynaklı çabuk gündemleşebiliyor. Zindanlardaki Kürt diline yönelik yasakları duyuyoruz. Ailesiyle Kürtçe konuştuğu için, Kürtçe şarkı söylediği için ya da Kürtçe kitap istediği için infazı yakılan tutsaklar var. Bir müzik grubu sokakta Kürtçe şarkı söylediği için baskıya ve engellemeye maruz kaldı. Başka bir dille şarkı söylenmesi sorun olmuyor ama bu dil Kürtçe olunca saldırıya maruz kalıyor. Kürtçe konuştuğu için öldürülen insanlar var bu ülkede. Saldıranlara dönük hiçbir yaptırım uygulanmıyor. Bu yasakçı zihniyeti kınıyoruz” ifadelerini kullandı.
 
‘Yaşayan 33 dilden sadece 16’sı kaldı’
 
Dilsiz yaşanamayacağını ve herkesin ulusal bir ruh ile diline sahip çıkması gerektiği üzerinde duran Sultan, şunları ekledi: “Otobüslerde, pazarda, sokakta yani yaşamın her alanında Kürtçe konuşulmalı, esnaflar Kürtçe konuşmalı. Dil sadece bir kurumun işi değildir bütün bir toplumu ilgilendiren varoluşsal bir konudur. Türkiye‘de yaşayan 33 dilden şu an sadece 16 dil kalmış görünüyor. Onlar da yok olma tehlikesiyle karşı karşıyalar. Tekçi zihniyet zenginlikleri öldürüyor. Bizler de buna karşı mücadelemizi yükselteceğiz. Tarihsel direnişimiz kararlılıkla devam edecek.”