Kadın Devrimi (10)

  • 09:01 5 Mart 2025
  • Dosya

   

Dünya Demokratik Kadın Konfederalizmi
 
HABER MERKEZİ – Kürt kadınların mücadelesi ideolojik tartışma düzeyleri ve eylemsellikle geliştirdikle örgütlülük düzeyi “Kadın devriminin” gerçekleşmesini ve bunun dünyadaki tüm kadınların konfederal sistemleri ile zirveye ulaşabileceğini gösteriyor. 
 
21’inci yüzyılın kadınların zamanı kılınmasında küresel bir kadın özgürlük hareketini örgütlemek stratejik bir anlama sahiptir. Bu yüzyılın kadın yüzyılı olması kadın devriminin gerçekleşmesine ilişkin yoğun tartışmalar yürütülürken Kürt kadınların mücadelesi, tartışma düzeyleri ve deneyimleri önemli bir yerde duruyor. İdeolojik, politik, eylemsel hatları, partileşmeleri, bilimsel çerçevede geliştirdikleri tartışmaları son yıllarda PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlüğüne sunduğu perspektiflerle yeni aşamaların tartışılmasını da beraberinde getirdi. 
 
Kadın devrimi tartışma ve mücadelesinde Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi’nin “Kadın Konfederalizmi”  iddiası ile mücadelesi önemli bir ilgiyi hak etmesini beraberinde getiriyor. Tüm kadınların da tartışmalarının odağında. 
 
Yazı dizisinin son bölümünde, “Dünya Demokratik Kadın Konfederalizmi” tartışmalarını ele alacağız. 
 
Adım adım yürütülen tartışmalar
 
Kadın konfederalizmi tartışmalarının Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi’nin gündemine ne zaman girdiğine öncelikle değiniliyor. 2018 yılında Jineoloji Akademisi tarafından geliştirilen öneri doğrultusunda Komelên Jinên Kürdistan’ın 1’inci Diplomasi Konferansı’nda, demokratik ilişki ve ittifak çalışmalarını küresel kadın sistem inşası perspektifi ile yürütme yönünde dünya kadınları “Demokratik Konfederalizmi” inşa kararı alındı. Aynı yıl içinde Frankfurt’ta düzenlenen 1’inci Uluslararası Kadın Konferansı’nda bu gündem dünya kadınlarıyla paylaşılıp ortak hedef belirlendi. 2019 yılında Jineolojî Akademisi bünyesinde dünyanın farklı ülkelerinden enternasyonalist kadınların, Kürdistan Özgür Kadın Partisi ve Kolemên Jinên Kürdistan’dan da katılım ile konuya dair bir tartışma yapılmış, kadın diplomasi alanında bu yönlü kararlaşmalar ve çalışmalar yürütülmeye devam ediyor. Bu çerçevede Dünya Kadın Konfederalizmi önermesini formüle eden ilk taslak belge çeşitli dillere tercüme edilerek Orta Doğulu, Avrupalı ve Latin Amerikalı kadınlar ile tartışılarak görüşler alındı yeni bir belge oluşturuldu.
 
Dünyadaki kadınlarla buluşma ve gelişmeler
 
Dünya Kadın Konfederalizmi’ni geliştirme kapsamında Orta Doğu, Avrupa, Latin Amerika, Afrika ve dünyanın farklı ülkelerine açılım yaparak güçlü bağlar oluşturulması hedefleniyor. 2021 yılında Lübnan’da düzenlenen 2’nci Orta Doğu Kadın Konferansı sonucunda oluşturulan Orta Doğu ve Kuzey Afrika Demokratik Kadınlar İttifakı, Orta Doğu Kadın Konfederalizmi’ni inşa etme amacıyla geliştirildi. 2022’de Berlin’de düzenlenen 2’nci Uluslararası Kadın Konferansı ise Dünya Kadın Konfederalizmi inşa sürecini resmen başlatmak amacıyla toplandı. Konferansa sunulan belge üzerinde tartışmalar yürütülürken, çeşitli bölgelerden kadın hareketlerinin içinde yer aldığı Jin Jiyan Azadî – Kadınlar Geleceği Örüyor Ağı öncü çekirdek oluşumu olarak ilan edildi. Bu zeminde Kadın Konfederalizmi’nin altyapısını oluşturma hedefi belirlendi.
 
Bu ağ üzerinden ve özellikle Orta Doğu başta olmak üzere dünya kadın hareketleriyle ilişki ve ittifaklar geliştirilerek dünya kadınlarının Demokratik Konfederalizmi’nin kurulması amaçlanıyor. 2022’de Tunus’ta toplanan ve ağırlıklı olarak anti-emperyalist çizgide mücadele eden kadın örgütlerinin bir araya geldiği 3’üncü Dünya Kadın Konferansı’nda da Kadın Devrimi ve Kadın Konfederalizmi tartışmaları yürütüldü. Tartışmalar, önemli bir bileşen tarafından olumlu karşılandı. Orta Doğu genelinde oluşturulan kadın ittifakı, Lübnan’da da kadın devrimi gündemiyle ilk konferansını gerçekleştirdi. Bu konferansta, kadın devrimi ve konfederalizm tartışmaları derinleştirilerek somut planlamalar yapıldı. 
 
Küresel demokrasi hareketinin öncüsü
 
Tarihsel olarak ve günümüzde de sistem karşıtı mücadelelerde, cinsler arası çelişkinin niteliğinden ötürü kadınlar temel dinamik olmuştur. Yerel girişimlerden dünya sosyal forumlarına kadar, dünya çapında çeşitli biçimlerde kendini örgütleyen sistem karşıtı grup ve ilişki ağlarının motor gücünü kadınlar oluşturuyor. Kadın özgürlük mücadelesi, küresel demokrasi hareketinin gelişmesine öncülük ediyor. Latin Amerika, Avrupa, Afrika, Asya’nın belli bölgeleri ve Orta Doğu’da önemli bir kadın mücadele deneyimi bulunuyor ve yaşayan tarihi değerler korunuyor. Toplumsallığın kökleri güçlü olsa da, kadın ve toplum değerleri dağınık bir şekilde varlığını sürdürüyor. Mücadele gücü parçalı kalırken, kadınların özgürlük arayışları çoğunlukla kendi içinde ya da yerel düzeyde sınırlı kalıyor ve ortak bir zeminde buluşamıyor. Kimi girişim ve adımlar atılsa da, bunlar henüz kalıcı ve süreklileşen bir örgütlenme düzeyine ulaşmış değil.
 
Temel ilkelerde ortaklaşmak
 
Bu kadar örgütlü, yaşamın her anını ve dünyanın her alanını yönlendiren erkek egemen sistemine karşı, kadınların da demokratik anlamda bir koordinasyon ve yönetim sistemi oluşturması gerekiyor. Kadın örgütlerinin, birbirleri üzerinde hiyerarşik yapılar oluşturmadan, temel bazı ilkelerde ortaklaşarak deneyim paylaşımını sağlaması, ortak tutum ve eylemler açığa çıkarması büyük bir ihtiyaç olarak öne çıkıyor. Bu birliklerin temelini kadın özgürlüğü fikri oluşturmalı.
 
Bu açıdan bakıldığında, dünya kadınlarının birliğini tanımlamak için konfederalizm kavramı, bu hedefi karşılamaya daha uygun görünüyor. Kapitalizme, emperyalizme ve faşizme karşı işçilerin, ezilen halkların ve devrimci güçlerin ortaklaşmasını ifade eden “enternasyonalizm” kavramı, kadın birlikteliğini tanımlamak açısından yeterli olmayabilir. Enternasyonalizm, kavramsal olarak esasen sınıf savaşımı temelinde ulusal sınırların aşılmasını ve halkların devrimci birlikteliğini ifade ediyor. Kadınların birliği ise, hem bu anlamları kapsayan hem de bunları aşan bir karakter taşıyor.
 
Kadınların ulusal ve sınıfsal sorunları bulunuyor, ancak bunların da ötesinde temel bir cins çelişkisi söz konusu. Konfederalizm, bu birliğin ve ortaklaşmanın karakterine uygun bir örgütlenme modeli olarak öne çıkıyor. Kapitalizmin temel iktidar ideolojileri olan milliyetçiliğe, dinciliğe, bilimciliğe ve cinsiyetçiliğe karşı durmak, temel ilkeler arasında yer almalı. Kapitalizmin sermaye ve endüstriyalizme dayalı sisteminden kaynaklanan savaşlar, açlık, yoksulluk, şiddet, göç, eğitim ve sağlık sorunları, ekolojik krizler, tecavüz, taciz ve kadın katliamlarına karşı mücadele etmek, kadın hareketlerinin temel gerekçelerini oluşturuyor. Küresel birlik esasları, bu gerekçelere karşı ortak bir duruşla belirlenebilir.
 
Kalıcı birliktelikler ihtiyaç
 
Kadınlar, mücadele için bir araya gelerek tartışmalar yürütüp ortak politikalar geliştirdi, çeşitli platformlar oluşturdu, inisiyatifler kurdu ve bazı birliktelikler geliştirdi. Bu önemli bir tecrübe olsa da kısa vadeli, dönemsel bir araya gelişler ve kalıcı örgütlenmeye dönüşmeyen ortaklaşmalar, ihtiyaca yeterince cevap vermiyor. Hatta BM ve AB gibi kurumlar, bu küresel dayanışmaların öncülüğüne soyunarak kadın mücadelesini liberalize etmek amacıyla kullanmak istedi. Kadın mücadelesinin yükselişe geçtiği dönemlerle paralel olarak, BM çatısı altında Mexico City, Kopenhag ve Nairobi’de üç uluslararası konferans düzenlendi. 1975-1985 dönemi “Kadın On Yılı” olarak kabul edilirken, bu süreç feminizmin neoliberal politikalarla bütünleşmesine yönelik eleştirilere yol açan sivil toplum kuruluşlarının zeminini oluşturdu.
 
Farklılıklarla eşit özgür ifade
 
Bu nedenle bugüne kadar atılan adımların artık mutlaka yeni bir aşamaya taşınması gerekiyor. Her yerelin tecrübeleri ve yaşanmışlıkları, bunların olumlu ve olumsuz yanları analiz edilerek yeni sonuçlara ulaşılması önem taşıyor. Bu küresel ya da evrensel örgütlenme ve mücadele perspektifinin, Demokratik Modernite ve Kadın Devrimi çerçevesinde oluşturulması gerekiyor.
Kırk yıllık Kürdistan devrimi deneyimi ve 2012’den bu yana gelişen Rojava devrim deneyimi, bu perspektifin başarısını ortaya koydu. Konfederal örgütlenme modeli, tüm kadınların kendilerini farklılıklarıyla birlikte eşit ve özgür bir şekilde ifade etmesi, demokratik katılımın sağlanması açısından önemli bir yerde duruyor. Yereldeki mücadele ile küresel çapta yürütülen mücadelenin nasıl ilişkilendirileceği ve bunun ideolojik, politik, sosyal, kültürel ve toplumsal bir öz savunma gücüne nasıl dönüştürüleceği sorularına yönelik örgütsel ve politik cevapların oluşturulması gerekiyor.
 
Konfederalizm neyi ifade eder?
 
Konfederalizm, yereldeki demokratik örgütlenmeler arasındaki demokratik bağı ifade ediyor. Dolayısıyla Dünya Kadın Konfederalizmi denildiğinde, yerellerde mutlaka örgütlülüklerin bulunması ve geliştirilmesi gerekiyor. Yerelde örgütlülükler olmadan, üstte altı boş birlikteliklerin oluşturulması mümkün olmuyor. Bu nedenle, yerellerde yaygın komün benzeri örgütlenmeler geliştirerek genel anlamda konfederal bağı oluşturmak önem taşıyor.Hemen kurulan ilişkilere ve örgütlülüklere doğrudan konfederal örgütlenme demek mümkün olmasa da, yaygın bir örgütlenme ağı oluşturmak ve bu ağları zamanla anlamlı bir konfederal ilişkilenme tarzına dönüştürmek büyük önem taşıyor. Aynı zamanda, yerelcilik tuzağına düşmeden yerellik anlayışını geliştirmek gerekiyor.
 
Her farklı kadın kimliği, kendi toplumsal hakikati içinde sosyolojik gerçekliğini tanıyıp çözümlediğinde ve evrensel birliğe dahil olduğunda, bu süreç anlamlı ve zengin bir kadın birlikteliğine, dolayısıyla toplumsal birlikteliğe dönüşüyor. Toplumuyla birlikte özgürleşme ilkesine uygun şekilde kıta kıta, kıtalar içinde bölge bölge kadın konfederal örgütlülükleri geliştirilmesi gerekiyor. Bu örgütlülüğün, bir ağ gibi birbirini tamamlayan, akışkan ve süreklileşen bir ilişki biçiminde inşa edilmesi önem taşıyor. Afrikalı, Asyalı, Avrupalı, Amerikalı, Latin Amerikalı ve Avustralyalı kadınların adım adım geliştirdiği konfederal örgütlenmelerin toplamı, zamanla Dünya Kadın Konfederalizmi’ni oluşturuyor.
 
 Milliyetçiliğe, hiyerarşik yaklaşımlara yer yok
 
Dünya Kadın Konfederalizmi örgütlenme anlayışında milliyetçiliğe, sınıfsal ve hiyerarşik yaklaşımlara yer verilmemesi gerekiyor. Çağımızın temel sorunları arasında yer alan bu olgular, kadınlar üzerinde de büyük bir etki yaratıyor ve parçalanmaların temel nedeni haline geliyor. Kadın hareketlerinin zamanla sistem içine çekilmesinin en önemli nedenlerinden biri de, mücadelenin giderek yalnızlaşması ve erkek egemenliğinin sistemli saldırılarıyla bu hareketlerin zayıflatılıp güçten düşürülmesi oluyor.
 
Bu nedenle, kadınları zayıf düşürecek etkilerden arındırmak, kadınların eğitimine öncelik vermek, bilinç kazandırmak ve örgüt yapısının bu tür etkilerden korunmasını sağlamak gerekiyor. Birbirini tanımak, birbirinden haberdar olmak, birbirini sorumlu görmek ve birbirine karşı duyarlı olmak, konfederal örgütlenme anlayışının temel ilkeleri arasında yer alıyor.
 
Dünyanın herhangi bir yerinde bir kadına saldırı olduğunda, ona destek olmak ve mücadele seferberliği başlatmak, kadın hareketlerine güç kazandırıyor. Kadın emeğinin ortaklaşması, ancak bu duyarlılık ve sorumlulukla mümkün oluyor. Yerel olan evrenselleşebildiğinde, evrensel olan da yerelleşebildiğinde, özgür ve akışkan bir ilişki kurularak sonuç alıcı politik eylemler geliştirilebiliyor. İşte bu nedenle, ataerkil sistemin yarattığı tüm parçalayıcı ve geri alışkanlıkların aşılması büyük önem taşıyor.
 
Kadın rönesansının geliştirilmesi
 
Eğitim anlayışında, özgür kadın akademilerinin oluşturulması ve kadın Rönesansı'na öncülük edecek zihniyet çalışmalarının geliştirilmesi gerekiyor. Eylem anlayışında ise uzun vadeli politik hedefleri kapsayan aşamalı eylem planlamalarının yanı sıra, acil ihtiyaçlar temelinde hızla ve etkili bir şekilde örgütlenebilen eylem yaklaşımlarının da bulunması önemli. Bu anlayış doğrultusunda, medya enformasyon sisteminin oluşturulması, karşılıklı iletişim mekanizmalarının geliştirilmesi ve sanal medya gibi iletişim araçlarının etkin kullanılması gerekiyor. Bu süreç, ajitasyon ve propagandanın güçlendirilmesini, hızlı örgütlenmeyi ve eyleme geçmeyi kolaylaştırıyor.
 
Toplumsal Sözleşme
 
Diğer bir önemli nokta, kadının toplumsal sözleşmesinin Dünya Kadın Konfederalizmi’ni geliştirmede oynayacağı roldür. Kadına yönelik şiddetin önlenmesini hedefleyen CEDAW, İstanbul Sözleşmesi ve Pekin Deklarasyonu gibi sözleşmeler de bu amaçla oluşturuldu. Ancak, devletleri esas alan bu sözleşmeler hem ciddi yetersizlikler barındırıyor hem de bağlayıcılıkları sınırlı olduğu için kadın kırımını durduracak bir karakter taşımıyor.
 
CEDAW’ın birçok maddesine şerh koyulabiliyor, devletlerin uyguladığı şiddetin sorgulanmasını sağlayacak başvuruların önüne engeller çıkarılıyor ve iktidarlar, imzaladıkları bu sözleşmeleri keyfi bir şekilde uygulamama hakkını kendilerinde görebiliyor. AKP iktidarının, Türkiye’nin imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’ni geçersiz sayması bu duruma örnek teşkil ediyor.
Kadının toplumsal sözleşmesi ile kadın devrimi birbirine bağlı ilerliyor. Kadın devrimi sonuç aldıkça, kadının toplumsal sözleşmesi de yaşamsallaşma imkânı buluyor. Bu bağlamda, Dünya Kadın Konfederalizmi ile kadının toplumsal sözleşmesi üzerine yürütülen çalışmalar, birçok noktada ortaklaşma sağlayacak bir karakter taşıyor. Farklı kadın kimlikleri ve hareketleriyle Kadın Konfederalizmi üzerine tartışmalar yürütülürken, kadının toplumsal sözleşmesi temelinde bir yaklaşım geliştirmek ve buradan hareketle açılım sağlamak büyük önem taşıyor.
 
Yerelden evrenselliğe
 
Kürdistan’da gelişen kadın özgürlük mücadelesi, her aşamasında evrensel bir karakter taşıdı. Zamansal ve mekânsal olarak Kürdistan kadın mücadelesi, yerelden evrensele uzanan bir özelliğe sahip oldu. Rêber Apo’nun kadınlar için geliştirdiği tüm projeler—Kadın Ordulaşması, Kadın Kurtuluş İdeolojisi, Kopuş Teorisi, Erkeği Dönüştürme, Kadın Partileşmesi, Toplumsal Sözleşme, Eş Başkanlık Sistemi, Kadın Vakfı, Jineoloji ve Özgür Eş Yaşam—sadece Kürt kadınları için değil, tüm dünya kadınları için hayata geçirildi. Bu doğrultuda, hareket olarak dayanışma ve destek temelinde geliştirilen ilişkiler, giderek küresel çapta bir kadın sisteminin inşasına dönüşme fırsatı yarattı. Avrupa merkezci ve oryantalist yaklaşımları, ayrıca devletlerin engelleyici tutumlarını aşacak yaratıcı yol ve yöntemlerle Dünya Kadın Konfederalizmi çalışmasını büyütmek, kadın devriminin küreselleşmesini sağlayacak.
  
Son.