'Rojava'da halkların statüsü tanınmalı'
- 09:03 2 Şubat 2025
- Güncel
AMED - Türkiye’nin Rojava’ya yönelik saldırıları ile PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelere ilişkin konuşan DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Özlem Gündüz, “Yeni bir yüzyılda Kürtlere rağmen bir Orta Doğu ve dünya gerçekliğinden söz edilemez. Rojava’da halkların statüsünün artık tanınması gerekir” dedi.
Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları hızını ve şiddetini kesmeden devam ediyor. Saldırıların en yoğun yaşandığı yerlerden biri olan Tişrîn Barajı’nda nöbet tutan siviller hedef alınarak katlediliyor. Saldırılara karşı, Kuzey ve Doğu Suriye’nin birçok kentinden bir araya gelerek barajda nöbet eylemi başlatan yüzlerce kişi, Türkiye'ye ait SİHA’ların hedefi oluyor. Bir yandan siviller katledilirken diğer yandan da PKK Lideri Abdullah Öcalan ile İmralı’da görüşmeler yapılıyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) Eş Genel Başkan Yardımcısı Özlem Gündüz, bu süreçte yaşananlara dair değerlendirmelerde bulundu.
‘Kürtler üzerinden bir dizayn söz konusu’
10 yıl önce DAİŞ çetelerinin gerek Musul’a gerekse de Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları sonucunda büyük bir savaş başladığını kaydeden Özlem Gündüz, saldırılara karşı destansı bir direnişin gerçekleştiğini belirtti. Bugün Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik devam eden saldırıların o zihniyetin bir devamı olduğuna vurgu yapan Özlem Gündüz, “10 yıl önceki barbar zihniyet oradaki halka ve yaşama dönük nasıl saldırı gerçekleştirdiyse bugün aynı zihniyet aynı saldırılara devam ediyor. O saldırılar karşısında devletlerin direnemediğini, karşı koyamadığını ama bunun karşısında kadınlar öncülüğünde oradaki halkların dünyaya örnek olacak bir direniş ortaya koyduğunu belirtebiliriz. Bu, yıllardır süren bir savaş. Bu, kapitalist modernitenin Ortadoğu’yu yeniden dizaynı ve bu dizaynın yarattığı sonuçları görüyoruz. Bununla savaş daha çok Kürtlerin yaşadığı bölgeler üzerinden yürütülüyor. Kürdistan’ın sömürülmesi üzerinden ülkelerin daha çok içine girdiği bir savaş olarak tanımlayabiliriz. Savaşın Kürtlerin yaşadığı bölgeler üzerinden daha çok derinleştiğini söyleyebiliriz. Kürtler üzerinden bir dizayn söz konusu. Kürtlerin varlığını kabul etmeyen, varlığını tanımayan ama görmezden de gelemeyen ülkelerin savaşı bu. Türkiye de bu savaşın içinde. Türkiye bir şekilde kendine pay kapmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.
‘Türkiye pay alma derdinde’
Geçtiğimiz yıl 7 Ekim’de İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısıyla beraber Orta Doğu’daki savaşın derinleştiğini belirten Özlem Gündüz, Suriye yönetiminin HTŞ’ye bırakılmasıyla 10 yıl önceki zihniyetin yönetimi yeniden devraldığını vurguladı. 10 yıl önce Kobanê’ye saldıran zihniyetin bugün uluslararası güçlerin ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu güçlerin Tişrin’e yönelik saldırıları ile sürdüğünün altını çizen Özlem Gündüz, “Türkiye’de kadınların, gençlerin, demokrasi güçlerinin yürüttüğü mücadelenin içinde sıkışmışlık hali yaşayan iktidar, aynı zamanda Orta Doğu dizayn edilirken kendine rol kapma arayışı içinde. Bir çıkmazdayken ‘bundan ben de nasıl pay alırım’ diyen bir iktidar gerçekliği var” diye belirtti.
‘Yeni yüzyılda Kürtlere rağmen bir Ortadoğu gerçekliğinden söz edilemez’
PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelere de değinen Özlem Gündüz, Abdullah Öcalan’ın mesajlarına ve siyasi partilerle yapılan görüşmelere dikkat çekti. Tepkilerin olumlu yönde olduğunu söyleyen Özlem Gündüz, “Bütün partilerin, demokrasi güçlerinin olumlu yaklaştığını görüyoruz. Kürt sorununun artık demokratik çözümünün ve onurlu bir barışın olması gerektiğinin herkes farkında. Bütün sorunların temelinde bu var. O nedenle eğer biz Türkiye halklarının kazanmasını istiyorsak güvenlikçi, yayılmacı politikaları bir tarafa bırakıp önce içte barışı sağlamamız lazım. Yıllardır süren bir savaş hali ve sonuç alınamayan bir çatışma hali var. Bunun yanında çözümü demokratik ve hukuki bir zemine çekme hali var. Bu anlamda en büyük rol Sayın Öcalan’a düşüyor ve bunu da her görüşmesinde dile getiriyor. Kürt ve Türk halkının stratejik ittifakından bahsediyor. Yeni bir yüzyılda Kürtlere rağmen bir Orta Doğu ve dünya gerçekliğinden söz edilemez. Bunun da halkların bir arada yaşaması üzerinden kurgulanması gerektiğini ısrarla belirtiyor” sözlerine yer verdi.
‘Süreç diyebilmemiz için Sayın Öcalan’ın koşulları eşit hale getirilmeli’
“Şu anda bir süreç var diyemeyiz” diyen Özlem Gündüz, tartışılan bazı konular olduğunun altını çizdi. Bu tartışmaların kamuoyunda olumlu bir karşılığı olduğuna işaret eden Özlem Gündüz, “Ama süreç diyebilmemiz için de bazı şeylerin somut olarak ortaya konması gerekiyor. Birincisi Sayın Öcalan’ın koşullarının eşit hale getirilmesi gerekiyor. Muhataplık olacaksa bir müzakere yapılacaksa, bu kadar bedel ödenen bir sorun çözüme kavuşacaksa en başında bu müzakereyi yürütecek kişilerin, kurumların, alanların eşit koşullarda olup tartışma yürütmesi gerekiyor. Şu anda o koşullar yok. Bir diğeri de Türkiye’de bir barıştan bahsederken Orta Doğu’da veya dünyada yaşayan diğer Kürtlerin varlığını yok sayan, görmezden gelen hatta kazanımlara yönelik saldırılara zemin hazırlayan bir zihniyetin bunu nasıl gerçekleştireceğini sormak gerekir” dedi.
‘Halkların statüsü artık tanınmalı’
Tişrin’de sivillerin bombalandığını, katledildiğini dile getiren Özlem Gündüz, “Orada sivil halk kendi topraklarını kendi imkanlarıyla korumaya çalışıyor ama korkunç bir saldırıyla karşı karşıyalar. Türkiye’de yaşayan hiçbir Kürt bunu kabul etmez. Eğer Kürtlerin haklarını savunmaktan bahsediyorsak Rojava’daki halklara statü tanınmalı, bırakın kazanımlarına saldırmayı buna destek olunmalı. Halklar orada kendi direnişleriyle bir arada yaşamanın temellerini attılar. Halklar barbar İŞİD çetelerine karşı, o zihniyete ve tüm saldırılara karşı ortak bir yaşamı seçtiler. Ve ortak bir yaşam etrafında kenetlenerek bir yaşam inşa ettiler. Bugün de halklar orada bunu savunuyorlar. Buna tüm dünya ülkelerinin saygı göstermesi ve tanıması lazım. Oradaki halkların statüsünün artık tanınması gerekir. Bu tanınana kadar da oradaki halkların direnişi devam edecek. Bu direniş 10 yıldır bitmedi hala devam ediyor. Bundan sonra da devam edecek” şeklinde konuştu.
‘Barış sürecine evrilecekse somut adımlar atılmalı’
Eğer Türkiye’de, Orta Doğu’da ve dünyada bir barıştan söz edilecekse halkların bir arada, demokratik ve onurlu bir barış içinde yaşamasını kabullenmek ve buna göre hareket edilmesi gerektiğinin altını çizen Özlem Gündüz, son olarak şunları söyledi: “Bunun içinde de somut ve pratik adımlar atılmalı. Sayın Öcalan’ın koşulları, hukukun işletilmesi, Orta Doğu’daki yayılmacı politikalardan vazgeçilmesi gerekir. Halkların kendi haklarıyla, özgür, eşit, demokratik bir şekilde yaşamasına tahammül etmek gerekir. Ancak bu şekilde gerçek bir barıştan söz edilebilir. Bu görüşmeler devam edecekse ve bir barış sürecine evrilecekse belirtiğimiz somut adımlar atılmalı. Bu mücadeleyi daha da büyütüp yükselteceğiz.”