Gülistan Kılıç Koçyiğit: Sayın Öcalan'ın çalışma koşulları düzeltilmeli

  • 10:32 27 Ocak 2025
  • Siyaset
 ANKARA-DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, MYK’nın bugün İmralı görüşmelerini değerlendireceğini ifade ederek, ”Kürt sorunun demokratik çözümündeki bu tarihsel fırsatın ıskalanmaması için Sayın Öcalan’ın çalışma koşullarının hızla düzeltilmesi, tecridin kalkması sağlık güvenlik ve özgürlüğü için hızla adımlar atılmalıdır” dedi. 
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, gündemdeki gelişmelere ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Bugün toplanılacak olan Merkez Yürütme Kurulu’nda (MYK) yeni İmralı görüşmelerini ele alacaklarını ve bir yol haritası üzerine çalışacaklarını belirten Gülistan Kılıç Koçyiğit, Kürt sorunun demokratik çözümünün 85 milyonu ilgilendirdiğini belirtti. 
 
‘Adalet sağlanmadığı için yeni katliamlar yaşanıyor’
 
Grand kartal Otel’de yaşanan yangına değinerek başlayan Gülistan Kılıç Koçyiğit, her defasında benzer katliamlara uyandıklarını ve iktidarın hiçbir sorumluluk almadığını kaydetti. Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Bu anlamıyla bu ülkedeki bütün halkın her birimizin en büyük talebinin adalet olduğunun altını çizmek gerekiyor. Adalete ulaşmadığımız için bütün bu katliamlarda adalet sağlanamadığı için ne yazık ki yenilerinin yaşanmasına da kapı aralanmış oluyor. Bu sürecin şeffaf ve güvenilir bir şekilde soruşturmanın yürütülmesi çok önemliydi. Ama ilk dakikadan itibaren buna dair güvenimiz yerle yeksan oldu. Çünkü çok kısa bir sürede basın sansür edildi gizlilik kararı alındı yayın yasağı getirildi. Süreç hem kamuoyunda hem toplumdan hem de Türkiye halklarından kaçırılmak istendi” dedi. 
 
‘Krizin sebebi iktidar’
 
 Tüm bu katliamların nedenini iktidarın toplumdan yana olmayan politikaları olduğunu belirten Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Varsa yoksa rant ve talan, sermayeyi yandaşı palazlandırmak üzere bir politikanın olduğunu görüyoruz. İçinde insan olmadığı için de her şey felakete dönüşüyor. Bolu’daki meseleyi sadece bir yangın olarak değil bir sistem krizi, yönetememe olarak görmek gerekiyor. Bu krizin müsebbibin de halkın yaşamını güvenliğini sağlığını hiç bir şekilde gözetmeyen iktidarın olduğunu söylememiz gerekiyor. Herhangi bir yerde 3-5 insan toplansa hükümet aleyhine slogan atsalar hükümetin politikalarını eleştirileriler oraya onlarca TOMA yığanlar helikopter uçuranların 11 saat süren otel yangına müdahale edemediklerini, söndüremediklerini, insanların camlardan çarşaf sarkıtarak yaşamlarını, çocuklarını kurtarmaya çalıştıklarını görüyoruz. Bu ülke halklarını yaş yatmak refahını ve sağlığını gözetmek yönünde hiçbir önceliğinin olmadığı açık ve net” diye konuştu.
 
 Otel sahiplerini Turizm Bakanı yapan bu sistem çürümüştür
 
Devamında ise Gülistan şunları söyledi: “Denetlemesi gereken bakanlığın başında aynı oteli pazarlıyor. Grand Kartal Otelin odalarını satıyorsunuz ama aynı zamanda siz o oteli denetlemekle görevli bakanlığın başındasınız. Tercih yapıyorsunuz çok açık ve net. Bu tercih yaşamdan insandan kamudan toplumdan yana değil. Cebinizden, cüzdanınızdan, kazancınızdan yana tercih yapıyorsunuz. Bir turizm otel zinciri sahibi nasıl bir kamu hizmeti olan Kültür ve Turizm Bakanı koltuğunda oturabilir. Halkın en temel hakkı olan sağlık hakkının yürütüldüğü Sağlık Bakanlığının başına nasıl hastane patronları getirilebilir. En temel hak olan kamusal eğitimin başına nasıl okul sahipleri oturtulabilir. Soru bu, çürüme buradan başlıyor. 
 
‘Asrın felaketi’ dediler ellerini yıkadılar köşelerine oturdular
 
Bakın 6 Şubat’ın yıldönümü yaklaşıyor. O depremdeki insanların çaresizliğinin beton binaların altındaki evlatlarını kaybeden annelerin, kardeşlerin gözyaşlarının tanığıyız. Tek bir müdür istifa etti mi, görevden alındı mı? Hayır. Herkes yerinde ve aklandı. Kader ve mukadderat denilerek işin içinden sıyrıldı. Asrın felaketi dediler ellerini yıkadılar, köşelerine oturdular. Hiçbir sorumluluk duyma yok. Her şeyi merkezileştirdiler, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi kurdular, ortada denetim yok, parlamento işlevsiz. TMMOB’un yetkilerini, meslek odalarının yetkilerini tırpanladılar. Yangın yönetmeliği çıkararak gerçek anlamda belediyelerin yetkilerini tırpanladılar. Tam bir denetimsizlik içerisinde parasına para katan patronlar ordusu yarattılar. Geceliğini 40 bin liraya sattığı otelin yangın alarmı yok, kaçış alanlarını gösteren işaretlenmesi yok. Ve bu ülkede bakan hala yerinde oturuyor. Hala hükümet yerinde duruyor. Depremde ne dediler? Talimat bekledikleri için geç müdahale oldu, korktukları için seferberlik ilan etmediler, askeri kışlada çıkarmadılar, kimse gidemedi o deprem bölgesine. İnsanlar göçük altında can verdi ama bunun hesabını soran var mı? Yok. Bakanlık 37 gün önce Grand Kartal Otelde denetim yapmış. Her şey güllük gülistanlık, otel çalışmasına devam etmiş. Tedbirlerde bir eksiklik yok denilmiş ve göz yumulmuş. Çok açık ve net bir şekilde göz yumulmuş, iltimas geçilmiş. Aynı otelin teşvik üzerine teşvik aldığını görüyoruz. 
 
AKP sözcüsüne yanıt: Fail kabinede yanınızda oturuyor 
 
AKP sözcüsü Ömer Çelik açıklama yapmış bütün failler ve sorumlular açığa çıkaracağız demiş. Sayın Çelik’e çağrı yapıyoruz çok uzakta aramanıza gerek yok. Aynı kabinede yan yana oturuyorsunuz. Aynı kabine de Turizm Bakanı ile yan yana oturuyorsunuz. Buyurun failler ortada, gereğini yapın. Turizm Bakanı hala nasıl dolanıyor ortalıkta. Gereğini yapın. Bütün ihmali bulunanlar görevden alınmalı kamuoyuna açık şeffaf bir şekilde bilgilendirme yapılmalıdır. Şimdi de AFAD gibi merkezi yangın teşkilatı kuracaklarmış. Allah akıl fikir versin. AFAD’ın ne olduğunu depremde gördük. Bu merkezileşmiş teşkilatların nelere mal olduğunu gördük. Hala 21. yüzyılda 2025 yılında merkezi teşkilatlar ve kurumlar kurarak işi çözmeye çalışmanın kendisinin en büyük handikaptır. Bugün yerel yönetimler güçlendirilmiş olsaydı yerel yönetimlerin yetkileri geniş olsaydı meslek odalarının denetim yetkileri tırpanlanmamış olsaydı bu felaket ve buna benzer felaketler yaşanmamış olacaktı. 
 
 Sayın Öcalan tarihi fırsat sunuyor bunun için hızlıca yasal adımlar atılmalıdır
 
22 Ocak tarihinde heyetimiz İmralı’da Sayın Öcalan ile yaklaşık 4 saatlik bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmede, heyetimizin ilk görüşmesinde yani 28 Aralık tarihinde yaptığı görüşmeden sonra mecliste grubu bulunan ve bulunmayan bütün siyasi partilerle yaptığı görüşmeler ve bunların içerikleri bütün siyasi partilerin görüş düşünce ve eleştirileri, öneri ve itirazları dikkatle not edilmişti. Bütün bunlar bizzat Sayın Öcalan’a ilk elden iletildi. Geniş kapsamlı bunlar üzerine değerlendirmeler yapıldığını ifade etmiş olalım. Sayın Öcalan’ın meselenin çözümü açısından hali hazırda bir şans olduğunu takındığı tutum ve durduğu yerin Türkiye halkları Orta Doğu halkları ve Kürt sorunun demokratik çözümünde önemli bir belirleyici olduğunu altını çizmemiz lazım. Kendisinin de ifade ettiği gibi bu sefer gerçekten bu sorunu çözmek gerekiyor. Bu şansı tarihi fırsatı gerçekten değerlendirmek gerekiyor. Bu anlamıyla tarihi fırsatı heba edecek, ıskalamamızı sağlayacak bütün söz eylem ve pratiklerden hükümetin özenle kaçınması gerekiyor. O anlamıyla hükümetin hedef olarak ortaya koyduğu toplumun genel olarak beklenti içinde bulunduğu bu çözüm tartışmalarının nihayete ermesi gerçek anlamda pozitif sonuçlanması için de pratik adımlara yoğunlaşması gerekiyor. Sadece gidiş gelişlerle sadece sözle bu sürecin yürümeyeceği açık bir gerçek. Bu anlamıyla hızlı bir şekilde yasal çerçeve için özellikle meclisin inisiyatif geliştirmesi ve bu konuda sorumluluk üstlenmesi gerektiğini ifade edelim. Hali hazırda tecrit koşuları devam ediyor. Sayın Öcalan’ın rolünü oynaması Kürt sorunun demokratik çözümündeki bu tarihsel fırsatın ıskalanmaması için Sayın Öcalan’ın çalışma koşullarının hızla düzeltilmesi tecridin kalkması sağlık güvenlik ve özgürlüğü için hızla adımlar atılmalıdır. 
 
 Çözüm tartışmaları 85 milyonun demokratik haklarıyla ilgilidir
 
Bu mesele sadece Kürt sorunu çözüm meselesi değildir bu mesele aynı zamanda bütün Türkiye’nin demokratikleşmesi meselesidir. Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olması meselesidir. Bu ülkedeki 85 milyon yurttaşın meselesidir. Hali hazırda mecliste bulunan bütün siyasi partilerin ve meclis dışındaki siyasi partilerin ve toplumsal kesimlerin bu çözüm tartışmalarına omuz vermesi beklentimizi ifade edelim. Bugün MYK’mız toplanıyor heyetimizin açıklamaları doğrultusunda yeni yol haritamızı tartışacağız, bazı kararlar alacağız.
 
 Özgür basına yönelik tutuklamaları kabul etmiyoruz 
 
Son günlerde baskı ve gözaltılar da hız kazandı. Bu anlamıyla bileşenimiz olan ESP’ye yapılan operasyon sonucunda içinde eşbaşkan Deniz Aktaş, SKM Genel sözcüsü Tanya Kara ve SGDF eşbaşkanı Berfin Polat’ın da bulunduğu 34 yoldaşımız gözaltına alındı ve tutuklandı. Bu gözaltı ve tutuklamaları asla kabul etmiyoruz. Bugün tutuklanması gereken birileri varsa 78 canımızın yaşamına mal olan Grand Kartal Otelinin failleridir.  Orada yangına yol verenler tutuklanmalıdır. Denetim görevini yerine getirmeyenler tutuklanmalıdır ama ne yazık ki kayyımı protesto eden, bu ülkedeki hukuksuzlukları protesto eden demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü bir ülke için mücadele eden devrimciler, sosyalistler tutuklanıyor. Bununla da yetinilmiyor. Özgür basın çalışanları her gün hedef gösteriliyor, her gün sizin gibi burada mesleki görevlerini yapan, halkın haber alma hakkı için yedi 24 çalışan basın emekçileri muhalif basın, özgür basın çalışanları gözaltına alınıp tutuklanıyor.”