‘2025 yılı, aile değil, kadın yılı olacak!’
- 09:02 25 Ocak 2025
- Güncel
Nazlıcan Nujin Yıldız
İZMİR – İktidarın, 2025 yılını “aile yılı” olarak ilan etmesine dair konuşan EHP İzmir İl Başkanı Hilal Susuz, kadınların mücadelesiyle 2025’in aile yılı değil, “kadın yılı” olacağını söyledi.
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin ardından Kürdistan ve Türkiye’de erkek şiddeti arttı. Türkiye’nin, “mevcut iç hukukunun kadına yönelik şiddetle mücadele etmeye yettiğini” savunarak İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin ardından yine sözleşme hükümlerinden esinlenerek hazırlanan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kabul edildi. Fakat gelinen noktada artan kadın katliamları, çocuk katliamları, taciz ve tecavüzden de anlaşıldığı gibi 6284 sayılı kanun da tam olarak uygulanmıyor.
Kadınlar ‘aile’ içerisinde katlediliyor
İktidarın kadın düşmanı politikaları, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanamaması, cezasızlık politikaları ve daha birçok nedenden dolayı artan erkek şiddeti, bugün en çok aile içerisinde karşımıza çıkıyor. Bu durumu geçtiğimiz iki yılda yaşanan kadın katliamlarından anlayabilmemiz mümkün. Ajansımızın derlediği şiddet çetelesine göre, 2023 yılında en az 320 kadın katledildi, 189 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Çetelemizde elde ettiğimiz verilere göre kadınlar 2023 yılında en fazla, yakınları tarafından katledildi. Kadınlardan en az 102’si evli olduğu, 34’ü boşandığı, 32’si boşanma aşamasında olduğu, 29’u tanıdığı, 24’ü arkadaşı, 20’si akrabası, 12’si tanımadığı/ faille yakınlık derecesi bilinmeyen, 10’u birlikte yaşadığı, 9’u ayrıldığı, 7’si kardeşi, 3’ü babası, 2’si damadı, 1’i nişanlı olduğu erkekler tarafından katledildi.
Yine ajansımızın derlediği şiddet çetelesine göre, 2024 yılında 358 kadın ve 43 çocuk katledildi, 221 kadın ve 31 çocuk şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. 115 kadın evli oldukları, 39 kadın boşanma aşamasında oldukları, 31 kadın birlikte oldukları, 28 kadın boşandıkları, 42 kadın tanıdıkları, 22 kadın oğulları, 15 kadın ayrıldıkları, 15 kadın babaları, 15 kadın faili kimliği belirsiz kişiler, 10 kadın tanımadıkları, 11 kadın akrabaları, 7 kadın çocukları, 3 kadın kardeşleri, 2 kadın abileri, 1 kadın komşusu, 1 kadın damadı ve 1 kadın torunu tarafından katledildi.
İktidarın ‘ailesi’ ve ‘yılı’
Kadına ve çocuğa yönelik şiddet gün geçtikçe artarken, iktidarın odağını verdiği nokta, kadınların nasıl doğum yapması gerektiği ve nüfusun artması için yapılması gerekenler oldu. İktidarın 2025 yılını “aile yılı” olarak ilan etmesinin ardından İletişim Başkanlığı internet sitesinde yer alan ifadeler şu şekilde: “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan ‘Aile Yılı’ desteği kapsamında yapılacak yardımlar, 1 Ocak 2025 tarihinden sonra doğan çocukları kapsamaktadır. 1 Ocak 2025’ten sonra doğan ikinci çocuk için her ay olacak şekilde bin 500 lira yardım yapılacaktır. 1 Ocak 2025’ten sonra üçüncü çocuğunu dünyaya getiren anneye ise aylık 6 bin 500 lira ödeme yapılacaktır. Dördüncü çocukta ise yine 5 bin liralık yardım eklenecektir. Böylece 4 çocuklu bir ailenin hesabına toplam 11 bin 500 lira yatırılacaktır. Söz konusu yardımlar çocuklar 5 yaşını doldurana kadar devam edecektir.”
Ekonomik kriz ile giderek yoksullaşan kadınlar için istihdam sağlanmazken kadınlara çocuk doğurdukları için “yardım” edeceğini söyleyen iktidar, kutsallaştırdığı aileler içerisindeki kadın ve çocuk yoksulluğunu ortadan kaldırmak ve artan erkek şiddetini önlemek için tek bir adım bile atmadı.
Konuya dair konuşan Emekçi Hareket Partisi (EHP) İzmir İl Başkanı Hilal Susuz, iktidarın söylemlerine ve politikalarına karşı, kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinden vazgeçmeyeceğini vurguladı.
Kadınlar, iktidarın tanımladığı aile içinde katlediliyor
AKP iktidarının, sorunların üstünü her daim örttüğünü ifade eden Hilal Susuz, 2025’e “aile yılı” denmesinin, şiddete, tacize, tecavüze maruz bırakılan, katledilen kadınların ve çocukların yok sayılması anlamına geldiğini belirtti. Bu durumun diğer yandan evlerin içindeki failleri ve potansiyel failleri cesaretlendirdiğini vurgulayan Hilal Susuz, “2024 yılında öldürülen kadınların yüzde 71’i, o ailelerin içinde öldürülmüş. 33 çocuk babaları tarafından öldürülmüş. Kadınlar, en yakınlarındaki erkekler tarafından öldürülmüş. AKP iktidarının, Erdoğan’ın tanımladığı aile çatısı altında öldürülmüş. AKP iktidarı, kadın cinayetlerinin üstüne gitmek yerine ya da bu sorunu ortadan kaldırmak yerine, kadınların eşitliğini ve özgürlüğünü sağlamak yerine, kadınlar ve çocuklar bunu yaşamıyormuş gibi aile yılı ilan etmek, İstanbul Sözleşmesi’nden imzayı çektiği iradeyi, daha fazla üstüne katması anlamına geliyor” dedi.
‘İktidarın aile yılı söylemlerinin karşısındayız’
İktidar tarafından bahsedilen ailelerin, nasıl aileler olduğunu Narin Güran davasında gördüklerini dile getiren Hilal Susuz, “Kadınlara teşvikler vereceklermiş. Çocuklarıyla birlikte öldürülen kadınları görmüyorlar, bunun için bir politika geliştirmiyorlar. Zaman zaman toplumda ses getiren bir olay olunca bakanlar sadece tweet atıyor. Kadınlar için yapılacak çok şey varken kadınları sadece çocuk doğurur gözüyle gördükleri için ve kadınları sadece aile içinde tanımladıkları için bu aile yılı söylemlerini ve bu politikaları geliştiriyorlar. Zaten onların, eşit ve özgür, karnı doymuş çocuklara ihtiyaçları yok. Aile içindeki çocuk ne olacak? Onların askeri olacak. Kadın, tüm eşitsizliğin altında ezilecek. Onlar için ideal bir kadın baktığımız zaman. O yüzden topyekûn bu iktidarın aile tanımının karşısında yer alıyoruz biz. Yüzlerce kadın öldürülüyor her sene. İlla kadınlar için bir şey yapmak istiyorsanız, kadınların doğurma sayısı ve doğurma şekliyle değil, kadınların eşitliği, özgürlüğü ile ilgilensinler” şeklinde konuştu.
Kadınların eşitliği ve özgürlüğü önünde set kuruluyor
AKP iktidarının, kadını, eve ve çocuklara bağlı olarak tanımladığını kaydeden Hilal Susuz, iktidarın, toplum içerisinde yaşanan olaylara kadınların çok bulaşmaması gerektiği gözüyle baktığını söyledi. Hilal Susuz, “Onların gözünde çok çocuk doğuran kadın zaten tam olarak işe gidemez. Esnek çalışma onlara sunulursa kadınlar için bir şey yaptıklarını zannediyorlar. Biz Emekçi Hareket Partisi olarak, tam refah diyoruz. Tam refahın olması için kadınların için tam istihdam sağlanması lazım. Bunun olması için de kadınların, ayağına vurulan prangalardan kurtulması gerekiyor. Ama en önce bu AKP iktidarından kurtulmamız gerekiyor. Çünkü kadınlar için atacakları tek bir eşitlikçi adımları yok, olamaz da. Zaten geçmişte ne yaptılar, şimdi ne yapacaklar belli. Bizim onlardan bir beklentimiz, bir talebimiz olamaz. Onlar sadece şu an bizim eşitliğimiz ve özgürlüğümüzün önüne set kurmaya çalışıyorlar” diye belirtti.
‘2025 yılı aile yılı değil, kadın yılı olacak’
İktidarın bahsettiği ailenin, kadınların ve çocukların şiddete, tacize maruz bırakıldığı ve katledildiği aile olduğunu vurgulayan Hilal Susuz, “O yüzden biz diyoruz ki 2025 yılı aile yılı değil, kadın yılı olacak. AKP iktidarına karşı, ne yaparlarsa yapsınlar ne kadın mücadelesi geri adım atar ne de kadınlar, eşitliğinden ve özgürlüğünden vazgeçer. Çocuklar aç, ucuz ekmek kuyruklarını biz yıllardır görüyoruz. Bunu gören kadın, nasıl üç çocuk doğursun ki? AKP hükümeti ne yaparsa yapsın, eşitliğin ve özgürlüğün tadına biraz bakmış kadınları bundan vazgeçiremeyecek. Bizim kadınlar olarak, ne yaşarsak yaşayalım, hangi hükümet gelirse gelsin, toplumsal cinsiyet eşitliği tam sağlanana kadar mücadele etmek dışında bir çaremiz yok. O yüzden, mücadeleyi büyütmektir en nihai hedefimiz. Önceki senelerde olduğu bizim 2025’teki hedefimiz, mücadeleyi büyütmek ve tam toplumsal cinsiyet eşitliğini de sağlamak olacak” diye ifade etti.