Kayseri Raporu: Göçmenlere yönelik saldırılar örgütlü bir şekilde yapıldı

  • 13:19 9 Temmuz 2024
  • Güncel
 
ANKARA - Kayseri’de göçmenlere yönelik saldırıların ardından bölgeye heyet gönderen İHD, ÖHD ve ÇHD yayınladıkları raporda, saldırıların organize ve örgütlü bir biçimde yapıldığını tespit etti.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Kayseri’de bir çocuğun taciz edilmesi sonrasında yaşanan ırkçı saldırıların ardından 3 Temmuz tarihinde Kayseri’ye heyet gönderme kararı almıştı. Kayseri’de yaptıkları gözlemler sonucu hazırlanan rapor, İHD Genel Merkez binasında açıklandı. 
 
 ‘Saldırılara dair somut deliller elde edilmiştir’
 
Raporun sonuç ve önerilerini paylaşan ÖHD Ankara Şube Eşbaşkanı Çiğdem Kozan, bilgi almak için bölgedeki kamu kurumlarının görüşme yapmadığını belirtti. Çiğdem, “Heyetimiz kamu kurumlarından daha detaylı bilgi almak istemesine rağmen Valilik, Emniyet Müdürlüğü ve Cumhuriyet Savcılığı'nın randevu vermemesi nedeniyle kamu kurumlarının elindeki bilgiye ulaşamamıştır. Kayseri’de bulunan Eğitim Sen ile bir görüşme hedeflenmiş ancak bir yöneticinin olduğu, onun da o gün sağlık sorunları nedeniyle hastane olması nedeniyle bir görüşme gerçekleştirilememiştir. Baro ve Mazlum-Der dışında başka sivil toplum örgütüyle görüşülememiştir. Saldırıya uğrayan çok sayıda iş yeri ve evin fotoğrafları çekilerek saldırılara dair somut deliller elde edilmiştir. Yetkililerden ne kadar işyerinin ve evin saldırıya uğradığına yönelik bir bilgi alınamamıştır. Görüşülen Suriyeliler kendi mahallelerinde saldırıya uğrayan yerlerle ilgili tahmini bilgilerini iletmişlerdir” ifadelerini kullandı. 
 
Güvenlik güçleri saldırganlara müdahale etmemiş
 
Bu nedenle saldırıya uğrayan işyeri ve evlerde hasar tespiti, yağma ve talan gibi ihlallerin tespitinin yapılmadığını söyleyen Çiğdem, “İnceleme yaptığımız mahallelerde yabancı kişiler için verilen MA plakalı araç görmedik. Suriyelilerin araçlarını gizlediklerini ifade ettiler. Görüşülen tüm kişiler güvenlik güçlerinin ilk iki gün saldırgan gruba yönelik yeterli müdahale etmediklerini, saldırgan gruba sanki bir basın açıklaması yapan kişiler gibi yaklaşıldığını ifade etmişlerdi. Güvenlik güçleri, Suriyelilerin evlerini, işyerlerini yakan saldırganların nefret söylemi ile başkalarının can ve mal güvenliğini tehdit eden bir saikle saldırdığı gerçeğini görmezden gelmişlerdir. Valiliğin insanların gıda, ilaç vb. gibi ihtiyaçlarına yönelik bir çalışma yaptığına yönelik bir bilgiye ulaşılamamış. Suriyeliler bu konuda kendilerine herhangi bir yardım yapılmadığını ifade etmişlerdir” diye konuştu.
 
‘Cezasızlık ödülüyle ödüllenebilecekleri endişesi taşıyoruz’ 
 
Çiğdem savcılığın soruşturmasına ilişkin de bir bilgi alamadıklarını kaydederek, şöyle devam etti: “İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yaptığı basın açıklamasında, ‘Saldırganların meczup, küçük yaşta ve adli sicilleri temiz olmayan kişilerden oluştuğu’ belirtilmiştir. Bu açıklama ışığında böylesi kişileri ırkçı saldırıya azmettiren ve bu kaostan menfaati olan kişi ve gruplar hakkında bir bilgi verilmemesinin isabetsiz olduğunu düşünüyor ve ırkçı iradeyi ortaya koyarak meczupları maşa olarak kullananların geçmişteki örnekleri ile sabit olduğu üzere, yine cezasızlık ödülü ile ödüllendirilebilecekleri endişesi taşıyoruz. Suriyelilerin çalıştığı işyerlerine gidemedikleri, ne zaman gidebileceklerine dair de kendilerinin bilgilendirilmediği anlaşılmaktadır. Kayseri’deki yerel medyanın haberine göre Suriyelilerin işlerine gidememesi nedeniyle birçok sektörde üretim ciddi olarak aksamıştır. Bazı medya organlarından yer alan habere göre 8 Temmuz’a kadar fabrikalarda üretime ara verildiği belirtilmektedir. Bu durumda zaten kırılgan bir grup olan ve başka gelirleri olmayan ve yaklaşık bir hafta işlerine gidemeyen Suriyeli işçilerin ücretleri ve sosyal hakları ödenmelidir. Psikososyal yardım alanların, hastaların sağlık kuruluşlarına ulaşmalarında ne gibi önlemler alındığı bilinmemektedir. Yetkililerin başta Baro olmak üzere sivil toplum kuruluşlarıyla yeterince iletişim kurmadığı, bilgilendirme yapmadığı anlaşılmaktadır. 
 
Korku ve kaygılar artmış durumda
 
Türkiye’de geçmiş yıllarda yaşanan benzer olaylarda; Maraş, Madımak, Gazi katliamı, Romanlara ve Kürtlere yönelik saldırılar olduğu gibi Kayseri’de Suriyelilere yönelik gerçekleştirilen saldırılarda da linç, yakma, yıkma, yağma, korkutma, ırkçı ve nefret söyleminin yaygın olarak yaşandığı gözlenmiştir. Saldırının çok sayıda mahallede süreğen şekilde devam etmesi, sosyal medya platformları üzerinden hangi mahallede saldırıların yapılacağının açıkça yazılması, iddialara göre araçlarla saldırganların taşınması, saldırganların organize hareket ettiğini göstermektedir. Türkiye’nin birçok ilinde demokratik haklarını kullanmak isteyenler ve barışçıl gösteriler bile valilik kararlarıyla yasaklanırken; Kayseri’de Suriyelilere yönelik şiddet içerikli eylemler ve insanların can ve mal güvenliğine yönelik saldırılar olmasına rağmen Valilik eylem ve etkinlik yasağı getirmemiş, eylemin içeriğine uygun önleyici tedbirlere başvurmamıştır. Heyetimizin Kayseri’de inceleme yaptığı 3 Temmuz’da gün boyunca sosyal medya platformlarının kısıtlandığına şahit olmuştur. Güvenlik güçlerinin telkiniyle evlerinden çıkamayan Suriyeliler, sosyal medya platformlarının kısıtlanmasıyla yakınlarından haber alamadıklarını, korku ve kaygılarının arttığını ifade edilmiştir.”