İndüs'e akan ırmağın hikayesi: Pakistan'ın bütün çocukları için...

  • 09:04 20 Haziran 2018
  • Portre
HABER MERKEZİ - Pakistan'daki erkek egemen tahakküme karşı ülkenin ilk kadın başbakanı seçilen Benazir Butto, dünyaya gözlerini açtığı "Pakistan'ın bütün çocukları" için göze aldığı mücadelesinden hiç vazgeçmedi. 
 
Kadın mücadelesi tarihi, kendilerini bekleyen belirsiz geleceğe cesaretle yürüyen kadınların tarihidir. Yaşamın tüm alanını bir baştan bir başa saran erkek egemen tahakkümü kırmak için tarihin farklı zaman aralıklarında yola çıkan kadınlar geleceğe hep bir iz bırakır. Bu kadınlardan biri olan Benazir Butto, dünyaya gözlerini açtığı 19 Haziran 1953 yılından katledildiği 27 Aralık 2007 yılına kadar yürümekten asla vazgeçmeyenlerden oldu. 
 
1953 yılında Pakistan'ın Sind eyaletine bağlı Karaçi'de İranlı Kürt kökenli Nusret Butto ile eski Pakistan Devlet Başkanı Zülfikar Ali Butto'nun kızı olarak dünyaya gelen Benazir, Harvard ve Oxford üniversitelerinde eğitim gördü. Benazir, Harvard üniversitesini, Hindistan'ın Doğu Pakistan'a asker gönderdiği ve babasının Batı Pakistan Savunma Bakanı olarak Birleşmiş Milletlerde temaslar kurmak üzere New York'a gitmek zorunda kaldığı 1971 yılında bıraktı. Ardından New York'ta babasının yardımcılığını yaptı. 
 
Erkek egemen tahakküme karşı ilk kadın başbakan
 
Oxford Üniversitesi'ni bitirdikten sonra Pakistan'a geri dönen Benazir, babası tutuklanıp idam edildikten sonra ev hapsinde kaldı. 1984 yılında yurt dışına çıkmasına izin verilmesinin ardından  Büyük Britanya'ya taşındı ve sürgünde babasının partisinin liderliğini yaptı. Askeri cuntanın şefi Ziya Ül Hak'ın 1988'de ölümünden sonra Pakistan'da 1977 yılından beri ilk kez serbest seçimler yapıldı. Seçimlerde aday olan Benazir, 19 Kasım 1988 tarihindeki seçimleri kazanarak, ilk kez Müslüman bir  ülkenin kadın başbakanı oldu. Feodal yapıya karşı mücadele eden Benazir, İslam Dünyası'nda bir ilkti. Zengin toprak sahiplerini karşısına almıştı.2 Aralık'ta başbakan olarak göreve başlayan Benazir, 20 ay kadar sonra, askeri güçlerin desteğindeki devlet başkanı Gulam İshak Han tarafından, yeni seçimlere gidileceği gerekçesiyle Başbakanlık görevinden alındı.
 
Pakistan'ın 'stabilizasyonu' önündeki engel!
 
Ancak Benazir'in Başbakanlıktan alınmasının ardından yeni hükümet Navaz Şerif tarafından kuruldu. Benazir, 1993 yılında yeniden seçilse de, 3 yıl sonra hükümet yine devlet başkanı Faruk Leghari tarafından düşürüldü. Yüksek mahkeme Benazir ve eşini çeşitli suçlamalarla yargıladı. Suçlamalar kesinleşmemesine rağmen Devlet Başkanı’nın kararı Pakistan Yüksek Mahkeme’si tarafından onaylandı. Benazir'in ulusal reformları sonucu politik güçlerini yitirmeye başlayan Pencap Bölgesi’ndeki zengin toprak sahipleri ve bölgenin seçkinleri Benazir'i devirmek için çeşitli suçlamalarla yargılanmasını sağlamaya çalıştı. Çünkü Benazir eski feodal yapıya karşı mücadele ederek, bu yapıyı Pakistan'ın stabilizasyonu önündeki engel olarak nitelendirdi.
 
Sürgün yılları 
 
1999 yılında, Pervez Müşerref'in liderliğinde gerçekleşen askeri darbe sonrasında Pakistan'ı terk etmek zorunda kalan Benazir, Birleşik Arap Emirlikleri'ne bağlı Dubai kentine yerleşti. 2002 yılında Pervez Müşerref başbakanların en fazla iki dönem görev yapabilecekleri yolunda bir Anayasa değişikliği yaptı. Ardından 2007 yılında Benazir'e yeniden Başkan olabilmenin yolu açıldı. Ekim 2007'de ise "Doğunun Kızı" adlı kitabında Pakistan özelinde eril sistem karşısında verdiği mücadeleyi ve yaşadıklarını anlattı.
 
Pakistan'ın bütün çocukları için...
 
2007’de Pakistan’a yeniden dönmeye hazırlanan Benazir, kendisini bekleyen tehlikenin farkında ancak geri adım atmayan bir kadın olarak tarihe not düşecek olan şu sözleri söyler: “Beni Pakistan’da bekleyen belirsiz bir geleceğe dönmeye hazırlanıyorum. Sadece kendim ve memleketim için değil bütün dünya için söz konusu olan tehlikeleri çok iyi biliyorum. Tutuklanabileceğimi düşünüyorum. Ülkeme indiğimde hava alanının pistinde beni vurabileceklerini biliyorum. Her şeyin ötesinde El Kaide beni kaç defa öldürmeye kalktı. Bu kez, öylesine nefret ettikleri demokratik seçimler için mücadele etmek üzere sürgünden döndüğümde neden gene buna kalkışmasınlar. Fakat yapmak zorunda olduğum şeyleri yapacağım ve Pakistan halkına, demokrasiye duydukları hasreti paylaşmak için yanlarında olma konusunda verdiğim sözü yerine getirmek için ülkeme dönmeye kararlıyım. Pakistan’ın bütün çocukları için bu riski göze alıyorum.”
 
Taliban tarafından düzenlenen saldırıda katledildi 
 
Taliban’ın seçim çalışmalarına katılmak üzere Pakistan'a dönmeye hazırlanan Benazir'i tehdit etmesi üzerine Pervez Müşerref, Benazir'in dönüşünü ertelemesini ve Yüksek Mahkeme’nin kendisiyle ilgili af istemine ilişkin kararını beklemesini istedi. Bunu kabul etmeyen Benazir, 18 Ekim 2007 gecesi, 8 yıllık sürgünün ardından ülkesine geri döndü. Yüzbinlerce Pakistanlı tarafından coşkuyla karşılanan Benazir, aynı gün bombalı bir suikast girişimine hedef oldu. Saldırıya rağmen geri adım atmayan ve ülkesini terk etmeme sözünü tutan Benazir,27 Aralık 2007'de Ravalpindi'deki seçim mitinginde konuşma yaptığı sırada Taliban üyeleri tarafından düzenlenen bir suikast sonucunda katledildi.