Şirket koridorlarından film setlerine: Her şey hayal etmekle başlar

  • 09:02 9 Aralık 2017
  • Kültür Sanat
Evrim Kepenek 
 
İSTANBUL - Nurdan Tümbek Tekeoğlu, hayallerinin peşinden gitmeyi seçtiği yaşamına bambaşka bir kapı araladı. Hayalleri onu şirket koridorlarından çıkararak film setlerine sürükledi. Nurdan, kısa sürede çok sayıda film ve belgeselin yapımcılığını üstlendi ve yeni yoldaşı sinema oldu. 
 
Nurdan Tümbek Tekeoğlu uzun yıllardır kurumsal bir şirkette çalışıyordu. Nurdan, birçok insanın yaptığı gibi sabah erkenden kalkıyor, işine gidiyor ve hayatın rutin kovalamacası içinde yaşamını sürdürüyordu. Fakat Nurdan’ın zihninde ve kalbinde bastıramadığı bir ses vardı. Bu ses ona hayallerinin peşinden gitmesi gerektiğini söylüyordu. Zihninden ve kalbinden gelen sese kulak veren Nurdan önce çalıştığı iş yerinden istifa etti. Ardından hayallerinin onu götürdüğü yerlere doğru bir yolculuk yaptı. Yapımcılığını üstlendiği filmler, bu zamana kadar 60 ülkede seyirci ile buluştu. 
 
‘Sinemadan kopamadım’
 
Sıra Dışı İnsanlar isimli belgeselin yapımcılığını üstlenerek Karadeniz’in ‘sıra dışı’ insanlarının yaşamlarını mercek altına alan Nurdan, kendisini anlatmaya başlarken annesinden örnek veriyor. Annesinin tiyatrocu olmak istediğini ama kadınları bu mesleğe uygun görmeyen erkek egemen sistem yüzünden hiçbir zaman sahneye çıkamadığını dile getiren Nurdan, “Annem şimdilerde sanat hevesini resim yaparak tatmin ediyor. Sanat genleriniz varsa bu sizi yaşamınızın bir noktasında mutlaka buluyor” diyor. 
 
Sinema ile tanışma hikayesini de anlatan Nurdan, sözlerine şöyle devam ediyor: “Çalıştığım kurumsal şirkette gençlere yönelik sosyal sorumluluk projesi kapsamında bir kısa film yarışması düzenledik. Yıllarca bu yarışmayı organize ettikten sonra bir daha sinemadan kopamadım.” 
 
‘Senaryoyu zorla yazdırdım’
 
Eşini de belgesel senaryosu yazması noktasında harekete geçiren Nurdan, “Karadeniz kadınına dair anlattığı bir hikâye vardı. Bir türlü yazıya dökmüyordu. Onu bir odaya kapattım ve zorla yazdırdım” diyor. Bu ilk senaryonun ardından birlikte bir prodüksiyon şirketi kuran ikili hem yapımcı hem yönetmen olarak sayısız filme imza attı. 
 
İlkin Karadenizli kadınların yaşadıkları sorunlara değinen Nurdan, bu belgeselin ardından ilk filmini çekmek için kolları sıvamış. 1990'lı yıllarda Gürcistan’dan Doğu Karadeniz’e gelen kadınlara ve onların gelişlerinin bölge kadınlarının hayatına etkisini anlattıkları “Öyle Sevdim Ki Seni” isimli filmi anlatan Nurdan, ”Bu filmin her şeyi çok zor oldu. Kimse bizi bu alanda tanımıyordu. Oyuncu bulmak da zordu destekçi bulmak da” diyor. 
 
‘En zoru hayal etmektir’
 
Bu film ile yurt dışında birçok ödül aldıklarını ifade eden Nurdan, “Bir daha sinema filmi çekmeyiz diye düşünüyordum. Yine belgesel için harekete geçtik ve Sıra Dışı İnsanlar isimli belgesel filmini çektik. Bu belgesel de çok sayıda ödül aldı” diyor. 
 
Yurtdışında bir festivalde ünlü bir Macar yapımcısının kendisine söylediği bir cümleyi kendine şiar edinen Nurdan, "Macar yapımcısına dedim ki, 'film yapmak ne kadar zor. Sanatçı bulmak, sponsor bulmak hepsi çok zor'. O da bana şöyle dedi: 'Film yapmak zor değildir en zoru hayal etmektir. Bir kez hayal ettiniz mi mutlaka yaparsınız. Ben de o günden beri bu düşüncedeyim, her şey hayal etmekle başlar" diye anlatıyor. 
 
Hayallerinin peşinden giderek hem Yardımcı Doç. Dr.’luk hem de yapımcılık yapan Nurdan’ın bu zamana kadar imza attığı diğer filmler şöyle:
 
Öyle Sevdim ki Seni, Sıra Dışı İnsanlar, İfakat, Düşlerinin Adası, Vargit Zamanı, İki Yaka Yarım Aşk