Emek Sineması’ndan geriye ‘mühürlü’ bir kapı ve anılar kaldı…

  • 09:14 6 Aralık 2017
  • Kültür Sanat
Hikmet Tunç 
 
VAN - Fayton, gazoz ve sinema… 60’lı yıllarda Van halkını heyecanlandıran üç kelime oldu. Bu heyecandan ve kelimelerden geriye kapısına mühür vurulan tarihi Emek Sineması kaldı. 
 
1960 yıllarda kentin tek sinema salonu olan Emek Sineması 40 yılı aşkın süredir sinemaseverleri bir araya getiriyordu. Bugünkü adıyla Sanat Sokağı olarak bilinen sokakta faaliyete geçen Emek Sineması’nın kapısı 10 yıldır mühürlü. Kültürel alandaki yanlış politikalar ve çağın teknolojik gelişmelerine ayak uyduramadığı için kapılarını kapatmak zorunda kalan Emek Sineması ayrıca bina sakinleri arasındaki tartışma yüzünden yargı kıskacında. 
 
Sinemanın bulunduğu bina inşaat çalışmalarıyla abluka altına alınmış durumda. Üst katı ise uzun süredir gazino olarak kullanılıyor. Şuan ki görünümü içler acısı olan Emek Sineması kentte 40 yaş üstü hemen herkesin gönlünde yer etmiş. 
 
Baloya gider gibi… 
 
Dönemin feodal koşullarında sinema salonu sadece haftanın iki günü kadınlara tahsis ediliyormuş. Kadınların tek sosyal aktivite yapabildiği bu iki gün ebetteki diğer günlerden ayrı bir önem taşıyor. Anlatılanlara göre kadınlar film izlemeye adeta baloya gider gibi gidiyordu. Öyle ki en güzel elbiseler sandıktan çıkıyor, saçlar yaptırılıyor, gazozlar alınıyor ve sinema salonunun yolu tutuluyordu. 
 
Kadınlar heyecanla kendilerine ayrılan iki gün boyunca sinema salonunda boş sandalye bırakmazken, izlenecek film günler öncesinden duyuruluyordu. Fakat şimdikilerden biraz farklı olarak şehrin dört bir yanını gezen faytonla… 
 
Kültürel yozlaşma ve değişim 
 
12 Eylül Darbesi öncesi 70’li yılların en toplumsal filmlerini beyaz perdeye taşıyan Emek Sineması darbeden de nasibini alıyor. Toplumsal filmler ya sansürlenerek veriliyor ya da komple kaldırılıyor. Sanat ve sinema değiştikçe halkın kültürel belleği de değişiyor. Yılmaz Güney’in yerini arabesk kültürün temsilcileri almaya başlıyor. 
 
Bir yandan da gitgide yaygınlaşan televizyon herkesin sinemasını evine getirse de; kadınların telaş içinde hazırlanıp sinemaya gittiği günler, toplumsal ilişkiler ve sosyalleşme rafa kalkıyor. 
 
Arabesk ve pornografik kültür
 
12 Eylül Darbesi ile yozlaştırılmaya ve kültürel değerlerinden koparılmaya çalışılan toplum üzerinde oynan ‘asıl’ senaryo başlıyor. 90’lı döneme gelindiğinde tüm kıraathaneler video kaset oynatıcılar ile adeta sinema salonlarına dönüşüyor. Fakat bu kez izlenilen filimler toplumsal filmler değil porno filmler. Pornografi kültürü, şiddet, tüketim ve yozlaşmış yaşam biçimleri dönemin kitle iletişim araçları sayesinde bir ‘tercih’ haline getiriliyor… Darbe döneminde arabesk kültür tarzına yenilen Emek Sineması bu kez de pornografiye yeniliyor. Git gide halkın ilgisinin azaldığı sinema teknolojik değişimlere de uyum sağlayamıyor… 
 
Fayton, gazoz ve sinemadan geriye…
 
2000’lere gelindiğinde ise kimse gazozunu alıp film izlemeye giden mütevazı halktan, faytoncuları kulaklarını dört açarak dinleyen ve hangi film oynatıldığını öğrenmeye çalışan kadınlardan bahsetmiyor…  Kültürel yozlaşma, popüler kültür ve tüketim koşullarına dayanamayan sinema; 2006 tarihinin Mayıs ayından itibaren bina sahipleri arasındaki anlaşmazlıktan kaynaklı iyice iş yapamaz duruma geliyor. Emek Sineması’nın kapısı şuan mühürlü fakat bir dönem Van halkında yarattığı heyecan hafızlarda gizli…