‘Bu, kadın yönetmenlerin var olma savaşıdır’

  • 09:15 28 Şubat 2020
  • Kültür Sanat
İZMİR - Bu yıl üçüncüsü düzenlenecek olan Kadın Yönetmenler Festivali, “Her Kadın Başka Hayaller Kurar” teması ile yarın İzmirli sinemaseverlerle buluşacak. 
 
İzmir’de Kadın Yönetmenler Festivali, bu yıl üçüncü kez “Her kadın Başka Hayaller Kurar” teması ile İzmirli sinemaseverlerle buluşuyor. Yarın başlayacak olan festival 5 Mart tarihine kadar sürecek. Festivalin direktörü Gülten Taranç, Buca Tarık Akan Gençlik Merkezi’ndeki gösterimlerden önce festivalin kapsamı ve kendi sinema deneyimlerini anlattı. 
 
2018’den beri kadın yönetmenlerle yaptıkları toplantılardan yola çıkarak İzmir’de gösterimlerinin yapılacağı tematik bir festival oluşturma talebine karşılık böyle bir girişimde bulunduğunu belirten Gülten, herkesi bu filmleri izleyemeye davet ediyor. 1990 yılında doğan Gülten lise yıllarında bir arkadaşını kaybettikten sonra fotoğraf çekmeye merak sarıyor. Bu durum bir anlamda onun film macerasının da başlamasına neden oluyor. Sonrasında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-Televizyon bölümünde eğitim alıyor. Hemen akabinde Marmara Üniversitesi’nde aynı alanda yüksek lisans yapıyor. 2018’de kadın yönetmenlerle yaptığı görüşmeler sonucunda nihayet bir festival yapma fikri doğuyor. Bu, Gülten için uzun zamandır eksikliğini hissettiği bir proje. 
 
‘Festivalin üçüncü ayağını yapıyoruz’
 
Kadın Yönetmenler Festivali, gerçek anlamda kadın teması üzerine kurulu olan ender festivaller arasındaki yerini alıyor. Gülten bu çok özel festivalin hikâyesini ve kendi sinema serüveninin gelişimini şöyle aktarıyor: “Anı dondurup insanları o anın içerisine hapsetmek çok hoşuma gitti. Lisedeyken belgeseller çekmeye başladım. Ayrıca kendimi bildim bileli müzikle de hep uğraşıyordum. O dönemde çok sayıda kısa film çalışmam oldu. 2015’te ‘Yağmurlarda Yıkansam’ isimli ilk uzun metraj filmimi çektim. Bu film, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ödül aldıktan sonra ismim artık yavaş yavaş duyulmaya başladı. 2018’de kadın sinemacıların sorunlarını konuştuğumuz, tartıştığımız,  birbirimize çözümler ürettiğimiz kolektifler oluşturmaya başladık. Orada bana kadın yönetmenlerin filmlerinin İzmir’de gösterimlerini yapmam konusunda bir teklif geldi. Bu fikir üzerinden de Kadın Filmleri Festivali doğmuş oldu. Bu sene İzmir’de festivalin üçüncü ayağını yapıyoruz.”
 
Festival ilk sene ‘İlkler unutulmaz’ teması ile başlıyor
 
“Kadın Yönetmenler Film Festivali” ilk sene “İlkler Unutulmaz” teması ile başlıyor, ardından 2019’da “Her 10 Yönetmen’den 1’i Kadın” sloganıyla devam ediyor. Bu seneki teması ise “Her Kadın Başka Hayaller Kurar” şeklinde. Gülten bu seneki tema için, “Ülkemizde hayal kurmak git gide zorlaşır oldu. Bu temayı bulmak zor olmadı açıkçası. Aslında her şey bir hayal ile başladı” diyor. Gülten’in karşısında “kilo problemi” bir süre yük oluyor. Bu yük, insanların deyim yerindeyse el birliği ile üzerine birer tuğla taşıdıkları bir yüke dönüşüyor. Oysa kendisiyle ve dahası kendi vücuduyla son derece barışık bir kadın olan Gülten, bunun kendi idealleri ile çatışmasına son derece güçlü ve kararlı bir şekilde direnebilmiş. Nitekim bu direniş öyküsü onu bu festivalin yaratıcılığına dek taşıyor. 
 
‘Yaparım’ deyip ilerlemek istedim’
 
Gülten sözlerine şöyle devam ediyor: “Benim kariyerim biraz ‘her şerde bir hayır vardır’ diyerek gidiyor. İş bulamadım ve hep aynı gerekçe gösterildi. Şişmansın, yapamazsın! Bu anlamda çok önyargılı bir ülkede yaşadığımızı şu anda düşündüğümde daha da iyi anlıyorum. Bunları kırabilmek için çok fazla mücadele verdim. Ben de hal böyle olunca kendim bir film çekip filmin dağıtım da dahil tüm süreçlerini bir şirket kurup üstlenmek durumunda kaldım. Dağıtımını yapmak için şehir şehir dolaştık. Filmim 7 ödül aldı, 30’a yakın ülkede gösterimi yapıldı. Bu süreçten sonra 35 kilo verdim. Çok saçmaydı zaten böyle bir şey önüme çıkarmaları. O süreçte biraz inadına da kilo almıştım açıkçası. Biraz ‘Ben bu işi her halükarda yaparım’ demek istedim aslında. Bir taraftan gurur duyduğum bir hikâye bir taraftan da üzerinden zaman geçtikçe çok saçma geliyor. Daha 25 yaşındayken böyle bir davranışa maruz kaldım kilolu olduğum için. Yönetmenlik adına biraz daha bekleyebilirdim olgunlaşmak için; ama bir yandan da yapmak zorundaydım. O kadar kişi ‘yapamazsın’ deyince ‘yaparım’ deyip ilerlemek istedim!” 
 
‘Kadın yönetmenlerin sayısının nitelikli olarak artmasını istiyorum’
 
Festivale başlamadan önceki süreçte müzik ve sinema sektörü arasında bir karar aşamasında olduğunu kaydeden Gülten, bir yandan da beste yarışmasına giriyor, diğer yandan da festival için başvurduğu yerlerden haber bekliyor. Bu süreci Gülten şu sözlerle özetliyor: “Aslında müzik de yapıyorum. Bir beste yarışmasına da katılmıştım ve festival için görüşmelerimin de sonuçlanması aynı güne denk geldi. İkisinin de olabileceği ihtimalini düşünmedim ve birini seçmek durumunda kaldım. Müziği değil film festivalini tercih ettim. Bu anlamda iyi bir çizgide ilerlediğimi düşünüyorum. Bu ülkede kadın yönetmenler olarak sayımızın nitelikli bir şekilde artmasını istiyorum.”
 
‘Sen de değiştirmeye çalışan tarafa geç’
 
Bu yıl 3’üncüsünü düzenledikleri Kadın Yönetmenler Film Festivali ile ilgili yönetmenlerin niteliğin artması amacıyla  “yüz yüze” diye yeni bir bölüm yer alacak. Bu bölümde elenen filmlerin neden elendikleri açıklanacak. Gülten bu fikrin nasıl oluştuğunu şöyle dile getiriyor: “Festival kapsamında elenen filmler için bir kurul topladık. Neden elendiklerini açıkladığımız, bilgilendirici ‘yüz yüze’ isminde bir bölüm ayırdık. Bu da dediğim gibi sadece üretim artışı değil nitelikli üretim artışını da göz önünde bulundurmamız gerektiği için yapıyoruz bunu. Sinema için çok kapsamlı düşünmek gerekiyor. Hem izleyicinin potansiyelini arttırmak, ufkunu açmak da bence çok önemli.  Film üretebilirsiniz, pazarlayabilirsiniz gibi geliyor insana ama aslında bu filmleri pazarlayabileceğiniz yüzdelik de çok az. Bunun da artması lazım işte bu noktada gişe filmi ve sanat filmi ayrımı çok yanlış. Şimdi onun tekrar bir araya gelmesi lazım, sanat filmlerinin de herkese ulaşabilmesi için çabam aslında. Bu işin kadını, erkeği de yok bağımsız sinema yapmak zor bir iş. Bir şeyler değişecek elbette bu ülkede ve dünyada. Ben işte o değiştirmeye çalışan taraftayım. Sen de değiştirmeye çalışan tarafa geç! Önce kendinde başlat sonra bu çevrene yayılsın.”
 
‘Sayımızın nitelikli şekilde yükselmesi için bir araya gelişler olacaktır’
 
Gülten, uzun vadede en büyük beklentisini ise şu şekilde ifade ediyor: “Bu, belki benim girişimim gibi görünebilir ama esasen bu tüm kadın yönetmenlerin bir tür var olma savaşı. Lütfen kadın erkek herkes filmlerimizi izlemeye gelin. Bu hepimizin festivali. Aldığımız tepkilerde toplumsal cinsiyet eşitliğine dayandıran, olumlu-olumsuz tepkiler alıyoruz. Demek ki eşitlikten yana yanlış giden bir şeyler oluyor ki biz de bu festivali yapıyoruz ve buna tek başına karar vermiş bir yetkili değilim. Demek ki böyle bir sorun var ve bizim canımızı, sayımızın azlığı sıkıyor. Mesela 10 yönetmenden 1’i kadın dedik ama 2019’un rakamlarına baktığımızda 100 yönetmenden 2’si kadın. Sayımız gitgide düşüyor. Sayımızın nitelikli şekilde yükselmesi için tepki çekecek bir araya gelişler olacaktır. Sadece bir film festivali değil aynı zamanda kadın yönetmenlerin bir araya geldiği bir iletişim ağı toplantısıdır.”