Sultan Yarar: Şiirlerim toplumsal gerçeklikten besleniyor

  • 09:04 19 Mayıs 2019
  • Kültür Sanat
Gülistan Azak
 
DİYARBAKIR - Yeni çıkan ‘Bêyî Te’ adlı şiir kitabı hakkında konuşan Şair Sultan Yarar, kadın gerçekliğini sıkça konu aldığı kitabının, toplumsal sorunlardan, acı ve sevinçlerden beslendiğini söyledi. 
 
Şair Sultan Yarar ile yeni çıkan ‘Bêyî Te’ adlı şiir kitabı hakkında konuştuk. Kitabının çıkış noktasına ve konusuna ilişkin sorularımızı yanıtlayan Sultan’ın okurlarından tek isteği ise okudukları şiirleri toplumsal gerçeklikle anlamlandırmaları.
 
* Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
 
Mardin’in Mazıdağı İlçesinde dünyaya geldim. Küçük yaşta evlendirildim ve dört çocuk annesiyim. Liseyi dışarıdan bitirdim. Yaşamım boyunca kadına yönelik hakareti, baskıyı asla kabul etmedim ve buna karşı çıktım. Okumayı çok seviyorum ve 30 yıla aşkındır okuyorum. Sıklıkla roman ve hikaye okuyorum. Okumak insanı geliştiriyor. Okumayan kişi ne hayatı ne de kendisini anlamlandıramaz.  Okumayı sevmeyen kişi yazamaz.
 
* Kitabınızı tanıtabilir misiniz? Kitap ne zaman çıktı, ismini nereden esinlendiniz ve kitabın konusu nedir?
 
Kitabım yakın bir zaman önce çıktı. Amacım sadece kitap çıkarmak değildi. Duygu ve düşünce yoğunluğumu paylaşmak ve bunu kitap haline getirmek istedim. Beni etkileyen olay ve olgulara karşı büründüğüm hüzün, öfke, mutluluk beni yazmaya teşvik eden etmenlerden. İçimdekileri yazıya döküyordum. Geçen yıl bir rahatsızlık geçirdim ve kendime dedim ki ‘hayat o kadar uzun değil ve her şeyi uzatmamıza gerek yok’ diye. Çevremdeki arkadaşlar da her zaman “Şiirlerin çok iyi yazabilirsin, bu zamana kadar niye hiç yazmadın ve kitaplaştırmadın?” diye soruyorlardı. Ben de her zaman kitap yazmanın kolay bir şey olmadığını bunun için büyük cesaret gerektiğini savunurdum. Arkadaşlarımın yoğun ısrarlarına karşı birçok şair ile görüştüm. Onlar da yazmamı istediklerini belirttiler. Tüm bu ısrarlara karşı kendi ısrarımı sürdüremedim ve şiir kitabımı derlemeye başladım. Sonra Mamoste Azad’ın yanına gittim ve yazdığım şiirlerimi ona gösterdim. Şiirimi beğendiğini belirtti. Sonra ise kitap bastırmaya karar verdik. ‘Sensizlik’ sözü hoşuma gittiği için kitabın ismini de Kürtçe karşılığı olan ‘Bêyî Te’ koyduk. Bu daha çok dikkat çekiyor. Hemen hemen bütün şiirler aşk ve vatanseverlikle ilgilidir. Yine ülke üzerine de şiirler yazdım ve en son Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Leyla Güven için bir şiiri kaleme aldım.
 
* Aynı zamanda Amed Şiir Grubu’nun da üyesisiniz. Şiir kitabınız grup çalışmasının bir ürünü mü? 
 
Amed Şiir Grubu’ndan önce de şiir yazıyordum. Ama tabi ki bu düzeyde değil. Gruba üye olduktan sonra şiir yanımı geliştirdim ve daha iyi cümleleri bir araya getirme fırsatı buldum. Grupta her zaman daha çok kitap okuyorduk ve buda bizi geliştirdi. Okurken kendi hatalarımızı bulduk ve bu hataları gidermeye çalıştık ve bunu da başardık. Şiir grubu bana yazma cesaret verdi. Orada gerçekten şiiri öğrendik. Kendim serbest şiirleri seviyorum. Kadının kaleminin özgür olması gerektiğini düşünüyorum. Fazla aşktan bahsetmeye cesaret etmiyoruz. Gruba katıldıktan sonra kendimi daha özgür hissetim tıpkı şiirlerim gibi.
 
* Kültür-sanat alanında özellikle kadın olmanın verdiği zorluklardan bahsedebilir misiniz?
 
Bazen sosyal medyada bir kaç cümle yazıyoruz bazıları kötü yorumluyor ve sonra da kötü mesajlar gönderiyorlar. Tabi kadın için zor ama kadın bu zoru da aşacak. Kadının başaramadığı bir şey yok. Yeter ki kadın istesin. Kadın etrafındaki erkekleri düşünmeden yazmalı. Erkek ne derse desin ama kadın mutlaka yazsın. Ben avantajlıyım aynı zaman da eşim de şiir yazıyor. Kadının kaleminin özgür olması gerekiyor. Bunun altını çizmek istiyorum. Biz Kürtlerin durumu belli. Mutlaka kadınlar daha fazla kendilerinin durumunu dile getirmeli. Kürt kadını doğalında şair ve yazardır. Tüm Kürt kadınları şair ya da dengbêjdir. Çünkü bu bizim doğamızda var. Bir eve gidiyorsun birçok kadın söyledikleri dengbêjlerle kederini dile getiriyor. Bana göre bu pekala da bir şiirdir. Kimse çekinmemeli ve yapabilecek ne varsa yapmalı.
 
* Sizi Kürtçe yazmaya iten neden neydi?
 
Evet, ben gerçekten kendi dilime aşığım. KURDÎ-DER’e gittikten sonra Kürtçe yazmaya başladım. Küçükken Türkçe konuşmazdık. Türkçeyi okullarda öğrendik ve kendi dilimizi unuttuk. KURDÎ-DER’de Kürdistan tarihini de öğrendim. Kendi dilimizin zenginliğini Kurdî-Der’den öğrendik. Ardından duygularımı Kürtçe daha iyi dile getirdiğimi fark ettim ve yazmaya başladım. Bundan sonra da hiç bir dilde yazmak istemiyorum.
 
* Şiir yazmak isteyenlere ya da okurlarınıza bir çağrınız var mı?
 
Eğer Kürdistan’da yaşıyorsanız öncelikle hayatın gerçeklerini anlatmanız gerekiyor. Eğer şiirinizde gerçeklik yoksa o şiir yarımdır. Şiirin toplumsal gerçekliği yansıtması gerek. Salt ‘sanat sanat içindir’ anlayışından ziyade ‘sanat toplum içindir’ anlayışının da kendini hissettirdiği ve betimlediği bir anlayışı uygun bulduğumu belirtmek isterim. Kişiler okudukları her türlü yazıda kendi gerçekliklerini görmelidir. Bunun için de öncelikle okuyucularımdan şiirlerimi anlamlandırmalarını istiyorum. Okuduklarından kendi acılarını ve sevinçlerini görmeleri gerek. Ben kitabımda bunların tamamına yer vermeye çalıştım.