‘Seçimler kadınların ‘Vardık, varız, var olacağız’ deme günüdür’

  • 09:02 4 Nisan 2023
  • Hukuk
Şehriban Aslan
 
AMED - Cumhur İttifakı ve siyasal İslamcı partiler tarafından 6284 sayılı kanunun seçim için hedef alınmasına tepki gösteren avukatlar, “Kadın hakları, kazanımları siyaset üstü bir mesele” dedi. Avukatlar, 14 Mayıs seçimlerine işaret ederek, bu seçimin aynı zamanda, “Varız” demenin günü olduğunu vurguladı. 
 
AKP, iktidara geldiği 2002 yılından beri kadın kazanımlarını hedef alırken, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararıyla 2021 yılında kadınların önemli kazanımlarından olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilinmesi, bu saldırı politikalarının büyüklüğünü yeniden gösterdi. İstanbul Sözleşmesi’nden sonra şimdi de 6284 Sayılı Ailenin Koruması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlemesine Dair Kanun AKP-MHP’nin yer aldığı Cumhur İttifakı’nın hedefinde. Cumhur İttifakı’nın, birlikte masaya oturmak istediği Yeniden Refah Partisi (YRP) ve Hür Dava Partisi’nin (HÜDA PAR) ittifaka sunduğu, içerisinde 6284 sayılı kanuna dair değişiklik önerilerinin de olduğu liste, partilerin “kadın meselesine ortak yaklaşımını” da gösterdi. Şiddetin, katliamların, taciz ve tecavüzün artmasında rolü olan AKP’nin, 6284 konusunda açık kapı bırakması, ittifaka dönük tepkileri daha da büyüttü.
 
Dayanışmanın Kadın Hali Derneği (DAKAH-DER) Başkanı Avukat Aslı Pasinli ve Rosa Kadın Derneği üyesi Avukat Leyla Kaya, 6284 sayılı kanunun hedef haline getirtilmesini değerlendirdi.
 
‘Kadın kazanımları erkekliğe peşkeş çekiliyor’
 
Seçim sürecine girilmişken HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi’nin Cumhur İttifakı’yla kadın kazanımlarını masaya yatırdığını söyleyen Aslı, bu kazanımlar üzerinden pazarlık yapıldığını dile getirdi. Aslı, “İktidar adeta kadın kazanımlarını erkekliğe peşkeş çekiyor. Daha önce Cumhurbaşkanı kararnamesiyle feshedilen İstanbul Sözleşmesi’nden sonra sıranın 6284 sayılı kanuna geleceğini kadın hareketi o dönem yüksek sesle söylemişti. Nitekim tam da kadın mücadelesinin, kadın hareketinin söylediği gibi bugün 6284 ana hedefe oturtulmuş durumda. Bunun üzerinden kadınların nafaka hakkı, medeni kazanımları gibi birçok hakkı gasp edilmek isteniyor. 6284 ile ilgili yaşanılan bu saldırılar sadece kadın mücadelesi boyutunda kadınların hukuki kazanımları değil; ülkede rejim değişikliğinin ilanı olarak okunmalıdır. Çünkü bu kanun kadınların yüzyıllık kazanımdır. Bu süreçte kadınlara çok büyük rol düşüyor. Buradaki itirazın çok daha güçlü ifade edilmesi gerekiyor. Ben inanıyorum ki Türkiye kadın hareketi kadınların kazanımlarına saldırmaları gerçekten tarihe gömecek. Seçimde var olma hakkımızı arayacağız. Bu süreçte kadınların sandığa giderek yeniden ‘Vardık, varız, var olacağız’ sözünü söyleme günüdür. O yüzden sürecin böyle bir boyutu var” ifadelerini kullandı.
 
‘Kadın hakları siyaset üstü bir mesele’
 
AKP’nin, “AK Parti gelene kadar kadın kelimesinin adı yoktu Türkiye’de” cümlesine değinen Aslı, sözlerini şöyle sürdürdü: “AKP’nin bu söylemi aslında o süreçte yapılan başörtüsü meselesinin kurumsal alanda da hayat bulmasıyla ilgiliydi. Fakat kadınların hakları sadece başörtüsünden ibaret değildir. Eğer AKP bu sürecin kendisiyle başladığını söylüyorsa aslında kendisiyle birlikte bitirmek istiyor, bunu böyle okumak lazım. Nitekim bu kanunların imzalanma süreçlerine baktığımızda yani 6284’ten önceki kanun olan 4220 sayılı Ailenin Korunması Kanunu, 98’de AİHM kararlarıyla beraber Türkiye’nin mahkûm olması ve uluslararası arenada Türkiye’nin kadına yönelik şiddetle ilgili kötü bir tablo çıkarmasından sonra değişiklik süreci başlandı. 2011 yılında uluslararası bir taahhüt verildi ve İstanbul Sözleşmesi imzalandı. Onun referans aldığı iç hukuk yansıması ise 6284 sayılı kanunun kendisi oldu. İki yıl önce bir gecede cumhurbaşkanı kararnamesiyle ilgili 20 Mart’ta 2021 yılında İstanbul Sözleşmesi feshedildi. Buna ilişkin dava süreçleri yürütüldü. Bugün ‘Kadınların yaşamasını istiyoruz’ diyen herkesin kadın kazanımlarının yanında olması gerekiyor. Buna aksi bir söylem geliştirmek; daha fazla kadın ölsün demek, kadınları daha çok yok saymak üzerinden söylem geliştirmektir. Kadın hakları, kazanımları siyaset üstü bir mesele. Nitekim kendi içlerinde de bir bölünme yaşadılar. Bakan Derya Yanık ve Özlem Zengin aksi bir söylemle ortaya çıktı ve 6284’ü destekleyen bir yerde söz üretti. Bu da gösteriyor ki AKP içerisinde bu konuda bir birlik yok.”
 
‘Var olma seçimi!’
 
Son olarak kadınlara seslenen Aslı, “Bu seçim gerçekten var olma seçimidir. Bizim varlık mücadelemizin seçimi ve sandığa gittiğimizde kendi varlığımı oylayacağız. Bu yüzden herkesi eşitlik için, kadınların var olma hakkı için ve bu toplumda eşit bir düzende yaşamak için bu seçime sahip çıkmaya ve kadın kazanımlarını destekler nitelikte söz üretmeye bütün kadın adayları da çağırıyoruz” şeklinde konuştu.
 
‘İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğiz’
 
Ardından konuşan Avukat Leyla Kaya, iktidarın toplumsal desteğinin belirgin şekilde azaldığını ve yönetimsel krizlerin yaşandığı bir dönemin yaşandığını kaydetti. Leyla, İstanbul Sözleşmesi’nin tek bir kişinin kararıyla kadınların ne düşündüğü sorulmadan, Meclis’in onayı alınmadan feshedildiğini hatırlatırken, “İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesini kabul etmiyoruz ve hala yürürlüktedir diyoruz. Bu karar kadın ve diğer dezavantajlı gruplara düşmanlığın en somut örneğidir” dedi.
 
‘Yasanın kaldırılması demek şiddetin meşrulaştırılmasıdır’
 
Kadınlar için hayati önem taşıyan İstanbul Sözleşmesi’ni hatırlatan Leyla, “Toplumda yaratılan bir takım algılar ve gerici çevrelerin baskısı nedeniyle Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden hukuka aykırı bir şekilde geri çekilme kararı aldı” hatırlatmasında bulundu. İstanbul Sözleşmesi esas alınarak düzenlenmiş 6284 sayılı kanunun hedef alınmasına işaret eden Leyla, “6284 yasasına değinirsek kadınlara sağladığı güvencelere bakmak gerekiyor. Siyasal İslamcı partilerin neden bu kanuna karşı olduklarını ve bunun kaldırılması için taleple gittiklerine bakmak lazım. Yasa sadece kadınları değil, çocuklar, aile bireyleri, ısrarlı takip mağdurlarını da kapsıyor. Dolayısıyla toplumu şiddete karşı koruyor ve bu yasanın kaldırılmasını istemek demek devletin şiddeti meşrulaştırmasıdır” sözleriyle yasanın içeriğine vurgu yaptı.
 
‘Gerici zihniyeti yeneceğiz’
 
Kadın düşmanı politikaların boşa çıkacağının altını çizen Leyla, şöyle konuştu: “Kadın düşmanları, diğer dezavantajlı grupların ırkçılık ve nefret söylemleri gidecek. Demokrasinin karşısında olan tüm kesimler kadınlar tarafından sandığa gömülecek. 22 yıldır apaçık şekilde ‘Kadın ve erkek eşitliğine inanmıyorum’ diyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu sözler ve diğer tüm söylemler de dahil olmak üzere iktidarın kadına olan bakış açısını yansıtıyor. Biz de diyoruz ki gerici fikirleri ve zihniyetleri yeneceğiz. Hem İstanbul Sözleşmesi hem de 6284’e göz diken hiçbir zihniyet ve ittifakı kabul etmiyoruz.”