Kobanê Davası: Gizli tanık beyanına dair videoyu savcı neden izlememiş?

  • 13:17 22 Aralık 2022
  • Hukuk
 
 
ANKARA - Kobanê Davası’nda  mahkeme heyetinin siyasetçiler olmadan haftasonu  dinlediği ve siyasetçilere dinlettirmek istediği gizli tanık Ulaş’ın videolarının iddia makamının izlemediği ortaya çıktı. Bu duruma tepki gösteren Gültan Kışanak, “Her duruşmada tanık beyanlarını bize tutuklama devam gerekçesi yapan savcı neden zahmet edip videoyu izlememiş” diye sordu. 
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 17’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 20’nci duruşmasının 3’ncü   oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü. 
 
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar, HDP milletvekillerinin  yanı sıra izleyiciler katıldı. 
 
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan tutsakların bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı cezaevlerinde bulunan tutsak siyasetçiler, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.
 
Duruşma, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın söz almasıyla başladı. 
 
‘Müşteki beyanları yönlendirme’
 
Müşteki beyanların siyasi iktidarın diliyle oluşturulan suçlamalar olduğunu söyleyen Figen, müşteki beyanların hepsinin iktidarının baskıları olduğunu gördüğünü kaydetti. Figen, “Müşteki beyanları siyasi iktidarın hedef gösterilmesi doğrultusunda oluşan beyanlardır. Bu dava nasıl kasti ise müşteki beyanları da öyledir. Mahkeme heyeti kendisini savcılık kurumuna soktu, yalancı tanıklar, gelen belgelerle tutuklamayı sürdürme bahanesini sürdürdünüz. İstanbul emniyet beyanlarında ne olduğunu bilmiyoruz. Sadece bize  sunduğunuz değil, bize dayattığınız kadar biliyoruz ve bunlar da dayatma suçlardır. 7 yıl öncesine gidin, suçlamaya neden olan olayları hatırlamayanların bize dönük suçlamaları ne kadar net olduğunu görüyoruz ve bunların da nasıl yönlendirme olduğunu görüyoruz” dedi. 
 
‘Aynı replikler’
 
Yalanlarla Kobanê Davası’nın krimalize edilmeyeceğine dikkat çeken Figen, davanın siyasi saiklerle açıldığından kaynaklı sunulan her belgenin yalan olduğunun ortaya çıktığını ifade etti. Figen, “Güneş balçıkla sıvanmaz. Bizim hakkımızda suçlamalar yapılırken, siyasi iktidarın dili ile aynı. Siyasi iktidarın repliklerini gelip bize tekrarlıyorlar ve bu aynı replikleri sizin iddianamenizde de gördük. Bu suçlamaları kabul etmemizi bekleyemezsiniz. Bu suçlamalarla müştekilerin beyanlarını esas almak büyük bir provokasyon demek. Kobanê dayanışması meşruydu, provokatif güçler tarafından provokatif edildi, karanlık güçler tarafından bu dayanışmaya kan karışıldı. Siyasi iktidar ateşle oynuyor çünkü koltuğunu kaybetmek istemiyor. Ama sizin ateşle oynama lüksünüz yok. Yasin Börü’nün ailesini karşımıza müşteki olarak çıkarıyorsunuz, kapatılmış davalarda müşteki çıkararak karşımıza çıkarıyorsunuz. Bu karanlık çaba değilde nedir.  Yasin Börü davasındaki siyasi katliam hakikatini aydınlatmıyor. Size Yasin Börü’nün Yargıtay kararını okudum. Katliamın yaşandığı evde, sokakta mağdur insanların verdiği ifadelerinin ne anlama geldiğini sordum. Bütün Türkiye ayağa kalkmasına rağmen, defalarca polise haber verilmesine rağmen, Yasin Börü’nün evine saatler sonra müdahale ediyor. Bu sorularımıza cevap vermeyen bir yargı nasıl bize bu suçlamaları yöneltebilir” diye belirtti. 
 
‘O kan üzerinde kimlerin ne yediğini ifşa edeceğiz’
 
Yargının süreci ve hasasları yeniden tetiklemeye çalıştığına dikkat çeken Figen şöyle devam etti: “Bu hayatın fay hatları ile oynuyorsunuz. Mahkeme salonlarında faili belli olmasına rağmen yaşamını yitiren insanlarla bizi birbirimize düşüreceksiniz öyle mi? Siz de bu provokasyonun hakemi olmak istiyorsanız olun ama biz nasıl direndiysek yine direniriz. Bizim karşımıza yalancı tanıklar çıkardığınız gibi yalancı müştekiler çıkararak bu dosyayı bitiremezsiniz. Müşteki beyanı adı altında yeniden üretilen provokasyon belgelerini reddediyorum. Bu bir suçtur, burada gerçeklerin ortaya çıkması için halka karşı elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz. Bu müştekiler hangi siyasi pazarlıklar sonucu karşımıza çıkarıldı? Bunları ifşa edeceğiz, bir canımız var getirirsiniz mahkeme salonuna orada veririz ama hak için veririz. Yeniden kan ve karanlık peşinden koşanlar kendilerini nasıl aklayacaklar, bunun sonu yok sizin içinde sonu yok.  2014’ten sonra partimize yönelik siyasi operasyonlardan sonra Kürt illerinde, saha da nasıl düzenlemeler yapıldığını, pastanın Kobanê sürecinde yaşamını yitirenlerin üzerinden nasıl paylaşıldığını bilmiyor muyuz? O kan üzerinden kimler ne yedi, hala yemeye devam etti hepsini anlatacağız. 
 
Müşteki beyanlarını reddetti 
 
Bugün karşımıza müşteki olarak çıkıyorlar öyle mi çıksınlar. Sizde bu karanlık senaryonun filmini yapacaksanız buyrun yapın. Aradan 7 yıl geçiyor sonra ifade veriyor nereden bileyim müştekinizin paraya ihtiyacı olmadığı. Herkesin ayakkabı numarasını bilenler bu olayların failini nereden açığa çıkarmamış neden beklemiş bu zamana kadar.  Polisin yönlendirmesiyle şikayetçi olduklarını söylüyor. İki yıl boyunca bu insanlar delik deşik aranmış, bulunmayanı bulmak için seferber edilmiş. Bir kısmı vazgeçmesin diye emniyet, İçişleri Bakanı elinden gelen herşeyi yapmış. Böyle bir kalitesizlik olmaz. Madem girdiniz bu yola ben gerekeni göğüslemeye hazırım. Böyle bir seviyesizlik kabul edilemez, müşteki beyanlarını kabul etmiyoruz, gayrimeşrudur.”
 
Dosyaya eklenen belgelerde çelişkiler
 
Figen’in ardından HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da dosyaya yeni gelen belgelere ilişkin söz aldı. Selahattin, Muş’ta yeni eklenen tanık beyanları arasındaki çelişkilere dikkat çekti. Selahattin, “Ferhat Aksu yada Ferhat Aksoy ile ilgili tüm bilgilerde çelişki var. Gizli tanık Ulaş ve Mahir’i mi esas alacaksınız yoksa Muş’ta Osman Akpolat’ın verdiği ifadesini mi esas alacaksınız? Bu ismi geçen şahısların isimlerini de fotoğraflarını ilk defa görüyorum ve bu yüzden kumpas olduğunu düşünüyorum. Gelen evraklarda zamanımız yok incelemeye. İncelesek onlarca yalanı ortaya çıkarırız. Bu evraklarda kumpası ortaya çıkaran çelişkiler. Yeni bir kumpas hazırlığı olabilir, olası Ahmet Altun yeni bir kumpas yaratmak istiyorsa sakın öyle bir düşünmesin bütün çelişkiler ortada. Kumpası sürdürmeye kimse çalışmasın uyarıyoruz buradan, kumpasın yalanları çıkıyor” ifadelerini kullandı.  
 
‘Ahmet Altun özel kumpasçı’
 
Ardından Diyarbakır Büyükşehir Belediye (DBB) eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak, savunmasına devam etti. Davadaki çelişkiler yerine ülkenin sorunlarına dönük çözümleri konuşmayı tercih ettiklerini belirten Gültan,  gizli tanık ifadelerine değindi. Gültan, “Tanık beyanları hukuk anlamda bir delil niteliği taşımıyor. Hukukla alakamız yok diyorsanız o da sizin bileceğiniz iş. Bu belgeler ısmarlama olarak alınmıştır. Ahmet Altun gizli tanık Ulaş’a benim fotoğrafımı neye dayanarak teşhis ettirdi? Bu sorunun cevabı yok. Ama benim tutuklanmam için Ahmet Altun, gelen geçen lafları elindeki kişiye imzalattırdı. Bu ülkede liyakat yok, biat var. İşte biat edilince ortaya böylede bir cahillik çıkıyor. Bu kumpas davası AKP iktidarının bir ürünüdür. Bunlar sabah akşam yalan söyleye söyleye yandaşları da inandı. AKP’nin söylemlerine inanarak iddianame hazırlayan kişiye de savcı denilemez. Talimatla görevlendirilmiş özel kumpasçı. Saraydakilerle birlikte bir senaryo hazırlamışlar, ‘HDP’liler PKK’den talimat almış, Demirtaş’a talimat gelmiş, Demirtaş eşbaşkan ise hepsini bağlar, Gültan’da zaten yönetici onu da bağlar’ denilmiş. Böyle bir şey olur mu?” sözlerini kullandı. 
 
İddia makamı gizli tanık videolarını izlememiş 
 
Gizli tanık Ulaş’ın gerçekten var olup olmadığını bilmediğini dile getiren Gültan, mahkeme heyetine, “Siz de buna inanmamız için bir delil göstermediniz” dedi. Gültan, “Tanıklara soru sormamızı istemiyorsunuz, çünkü sorarsak yalanları ortaya çıkacağını biliyorsunuz. Gizliden haftasonu tanıkları izlediniz, sonra bize izlettirmeye çalıştınız. Biz sinema seyircisi değil, 38 kere müebbet verilmek istenilen siyasetçileriz. Elbet o tanığı görmek ve soru sormak istiyoruz. Bize bu hakareti yapıyorsunuz, biz bunu kabul etmediğimizi söyleyerek duruşmadan çıktık. Tutanaklar elimize geldiğinde, savcının bize dayattırarak izletmek istediği tanık videosunu izlememiş. Her duruşmada tanık beyanlarını bize tutuklama devam gerekçesi yapan savcı neden zahmet edip videoyu izlememiş? Çünkü o da biliyor ne olduğunu. Bunun nasıl ısmarlama ifadeler olduğunu, nereden geldiğini bu dosyaya nasıl eklendiğini biliyor. Videoyu izlemeyi bırakın o gün gelip celseye de katılmamış. Savcının izlemeye tenezzül etmediği bir videodan bize tutuklama gerekçesi yapıyorsunuz.Bu davada herşey çok açık,  heyetin kafasındaki karar çok açık, kumpasta çok açık” şeklinde konuştu. 
 
Mahkeme heyetine: ‘Kadro mensubu’ denilince aklınız duruyor
 
Gültan şöyle devam etti: “Böyle bir şeyi bu kadar açık ayan beyan, hukuka aykırı, zorla delil üretme çabası olan bir beyanı tanık beyanı olarak getirilip bize savunma yapın dediğiniz de bize zul geliyor. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz? Siz de sorsanız iyi olur. Böyle bir kişiye bilgim yok dediği halde tek tek fotoğraflarımızı gösteriyorsunuz, üzerimize ifade verilmesi için zorluyorsunuz. Teşhis beyanında 4 ay önce tutulan araştırma ifadeleri Ahmet Altun’a gitmiş. 4 ay sonra bu ifadeyi tertipleyip bu dosyaya konulmuş. Bunu siz de biliyorsunuz ama hala benim fotoğraflarımı kağıda yapıştırarak beyan vermesini istiyorsunuz. Bu beyanlarda; cezaevinde kaldı, gazetecilik yaptı, belediye başkanlığı yaptı. Bunları bilmeyen var mı? Bu memlekete seçilmek, gazetecilik yapmak, parti yöneticiliği yapmak suç mu? Suçsa hepsini işledim. Bunu buraya suç beyanı olarak gösterip benim tutuklamama neden oluyor. ‘Kadro mensubu’ denilince aklınız duruyor. ‘Kimlere talimat verilmiş, hangi şiddet eylemlerine bulaşmış’ bunları sormak aklınıza gelmedi mi? Gelmez çünkü aklınız da bir senaryo var. Saray’ın, iktidarın her yerde söylediği ezbere kendinizi o kadar kaptırdınız ki soru sormayı unutmuşsunuz. Bana Diyarbakır Cezaevi'nde yaşadıklarımdan kaynaklı özür dileyeceksiniz. Bana borçlusunuz borçlu, bir şey yüklemeyin bana.” 
 
Ahmet Altun hakkında suç duyurusu talebi 
 
Gültan, Ahmet Altun’un hakkında “kumpas hazırladığı” gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulmasını talep etti. Ayrıca, gizli tanık Ulaş’ın ilk ifadelerinin gönderilmesini ve gizli tanıkların “duydum”  beyanlarına karşı bunların dedikodu mu değil mi üzerine bilirkişi raporunun çıkarılmasını talep etti.  
 
Duruşmaya bir saat ara verildi.