Kobanê Davası: Masumiyet değil suçlu karinesi yürürlükte

  • 12:47 7 Mart 2022
  • Hukuk
 
ANKARA - Kobanê Davası’nda savunma yapan Ayla Akat Ata’nın avukatı Çiğdem Kozan, savcılığın “ Önce tutuklayalım sonra delil buluruz”  diye hareket ettiğini belirterek “Masumiyet karinesi değil, suçlu karinesi yürürlükte” dedi.
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 10’uncu duruşması, 5'inci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonda görülmeye devam ediyor.
 
Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nden Gülten Kışanak ve Gülser Yıldırım ile Edirne F Tipi Cezaevinde tutsak bulunan Selahattin Demirtaş Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
 
Duruşma, Ayla Akat Ata’nın avukatı Çiğdem Kozan’ın savunmasıyla başladı. Savunmasına ifade özgürlüğünün önemini hatırlatarak başlayan Çiğdem, AİHM’in “Aksoy kararını” hatırlattı. Aynı durumun Kobanê Davası’nda da görüldüğünü belirten Çiğdem,  dava nedeniyle yargılananlarının silahlı bir çağrı yapmadığını vurguladı. Müvekkili ve yargılanan siyasetçilerin siyasi tartışmalarda fikir beyanında bulunduğunu belirterek bu yargılamayla söz konusu hakkın ihlal edildiğini belirtti. 
 
‘İlliyet bağı yok’
 
Müvekkilinin açıklamalarının 6-8 Ekim 2014’te protestolarıyla illiyet bağı olmadığını belirten Çiğdem Ayla Akat Ata’nın, 2019 yılında yaptığı konuşmasının da dosyaya konulduğunu hatırlatarak “2019’da yapılan bir açıklama nasıl olur da 2014’teki bir eylemle ilişkilendirilir” diye sordu.
 
HDP’nin attığı tweet 
 
Dosya kapsamında HDP’nin tweet’inin şiddete çağrı olarak değerlendirildiğini belirten Çiğdem, tweetin dayanışma çağrısı olarak yapıldığına dikkat çekti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Selahattin Demirtaş kararıyla tweet ve şiddet arasında bir bağ bulunmadığının tekrar teyit edildiğini anımsatan Çiğdem,  o dönem Kobanê halklarıyla dayanışma için birçok kurum ve kişilerin çağrı yaptığını hatırlattı. 
 
Tayyip Erdoğan’ın açıklaması 
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim protestolarında önce farklı tarihlerde halkın farklı kentlerde protesto ve eylemler yaptığını hatırlatan Çiğdem, polislerin bu eylemlere müdahale ettiğini hatırlattı. HDP’nin çağrısından önce eylemlerin gerçekleştiğini ifade eden Çiğdem, “Erdoğan’ın ‘Kobanê düştü, düşecek’ açıklamasının ardından şiddet olayları başladı” diye konuştu. 
 
Karanlık güçler vurgusu 
 
Çiğdem,  Sırrı Süreyya Önder’in şiddet olayları olma ihtimaliyle dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala’yı uyardığını hatırlatarak, Bakanın Selahattin Demirtaş’a “Bizim kontrol edemediğimiz güçler var sahada” ifadelerini kullandığı söyledi. Eylemler sırasında “Karanlık güçlerin” harekette olduğunu söyleyen Çiğdem,  HDP’nin şiddetsizlik çağrısını yaptığını hatırlatarak gelişen olayların HDP ile bağlantılı olmadığını vurguladı. 
 
‘Şiddet çağrısı varsa 20 bin kişinin katıldığı eylemde neden çatışma olmadı’
 
Batman’da Hür Dava Partisi (Hüda Par) binasından açılanan ateşle öldürülen, basına Emrah Demir olarak yansıyan Emre Demir’in ölümünden HDP’nin sorumlu tutulmaya çalışıldığına dikkat çeken Çiğdem,  olaylardan yaklaşık bir ay sonra 1 Kasım Uluslararası Kobanê Günü’nde yapılan eyleme en az 20 bin kişinin katıldığını hatırlattı. Çiğdem “Eğer şiddet çağrısı yapsalardı, 1 Kasım’da 20 bin kişinin katıldığı eylemde neden çatışma olmadı” diye sordu. 
 
Eril yargının gözdağı 
 
Ayla Akat Ata’nın İçişleri Bakanlığı’nın izniyle kurulan Rosa Kadın Derneği ve Tevgera Jinên Azad (TJA) üyesi olmasını suç sayıldığını ifade eden Çiğdem, “Bu kurumlar yasal kurumlar, Bakanlığın izniyle kurulmuş bir kurumda faaliyet yürütmek suç olamaz” dedi. Dava dosyasıyla TJA’nın şiddetle ilişkilendirerek illegalize edilmeye çalışıldığına dikkat çeken Çiğdem, iddianamede TJA’yi şiddetle ilişkilendirecek somut bir delilin olmadığını söyledi. İddianameyle kadınların mücadelesinin “Yargı eliyle taciz edildiğini” ifade eden Çiğdem, mahkemenin Ayla’nın tutuklu halinin devam kararı vermesinin “eril yargının” kadın mücadelesine yönelik bir gözdağı olduğunu belirtti.  
 
‘Masumiyet değil suçlu karinesi yürürlükte’
 
AİHM’in Türkiye’yi sık sık mahkum ettiğini belirten Çiğdem, mahkeme heyetine “Bunun nedeni sizin gibi kararlar veren hakimlerdir” dedi. AİHM’in HDP’li vekillere yönelik davalarda hak ihlali kararı verdiğini hatırlatan Çiğdem, HDP’lilere yönelik düşman ceza hukukunun yürürlükte olduğunu ifade etti. Çiğdem, savcılığın “ Önce tutuklayalım sonra delil buluruz”  diyerek hareket ettiğini belirterek “Masumiyet karinesi değil, suçlu karinesi yürürlükte” dedi. AKP Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un “DAİŞ sebep değil sonuçtur. Oradaki halkın katılma özgürlüğü vardır” ifadeleriyle Ayla Akat Ata’nın “PKK sebep değil sonuçtur. Kürt halkının katılma özgürlüğü vardır” sözleriyle aynı olduğunu vurgulayan Çiğdem, Numan’ın siyasi hayatına devam ederken Ayla’nın tutuklu bulunmasının eşitlik yurttaşlık hakkının ihlali olduğunu kaydetti. 
 
‘Deliller çarpıtılıyor’
 
Davadaki delillerin çarpıtıldığını belirten Çiğdem, Ayla Akat Ata’nın 2012’de operasyon bölgesine yaptığı ziyaretin iddianamede 2015 yılından sonra yapılmış gibi gösterildiğini söyledi. Emniyetin Twitter araştırmasında Ayla Akat Ata’nın paylaşmadığı, beğenmediği ve yazmadığı bir tweetin dosyaya eklendiğine dikkat çeken Çiğdem, “Emniyet bu cesareti, dosya savcısından alıyor” dedi. Çiğdem, iddianame savcılık tarafından değil emniyet tarafından hazırlandığı için hukuki bir boyutu olmadığını söyledi. 
 
Duraşmaya 13.30’a kadar ara verildi.
 

Etiketler:

kobanê dava