Kobanê Davası: Paris’i emsal alacağınıza Strazburg’u alın

  • 16:28 21 Aralık 2021
  • Hukuk
 
ANKARA - Siyasetçilerin konuşmaları ve avukatların beyanlarıyla devam eden Kobanê Siyasi Soykırım Davası’na 23 Aralık’a kadar ara verildi. 
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları karşısında 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemler gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 isim hakkında açılan Kobanê Davası’nın 8’inci duruşması 2’nci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görüldü.
 
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasına, tutuksuz siyasetçiler Gülfer Akkaya ve Berfin Özgü Köse İstanbul’dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) bağlandı. Tutuklu yargılanan siyasetçiler bulundukları cezaevlerinden duruşmaya SEGBİS ile bağlanırken, Sincan Cezaevinde tutulan siyasetçiler ise duruşma salonunda hazır bulundu.  Duruşmaya dava avukatlarının yanı sıra HDP’li milletvekilleri Erdal Aydemir, Abdullah Koç, Saruhan Oluç Serpil Kemalbay, Pero Dündar ve Muazzez Orhan Işık ile tutuklu siyasetçilerin yakınları ve HDP il ilçe yöneticileri katıldı. 
 
‘Heyet niyet sorgulaması yapıyor’
 
Duruşmada verilen aranın ardından HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş söz aldı. Çözülmesi gereken iki temel sorun olduğunu ifade eden Selahattin, “Yokluğumuzda aldığınız ara kararlardan anlaşıldığı kadarıyla savunma ve duruşma periyotlarıyla ilgili sıkıntı devam ediyor. Mahkeme heyet olarak ısrarla bizi ve avukatlarımızı bu konuda sorumlu tutuyor, niyet sorgulaması yapıyor. Davaları uzatmaya çalıştığımıza dair bir niyet sorgulaması yapıyor. Bu konunun bugün netleşmesi ve çözüme kavuşması gerekiyor” dedi. 
 
‘Niyetimizi sorgulamak yerine bizi ve avukatlarımızı anlamaya çalışın’
 
“Niyetimizi sorgulamak yerine bizi ve avukatlarımızı anlamaya çalışın” diyen Selahattin, mahkeme üzerindeki siyasi baskıyı anladıklarını belirtti. Somut belgelerle anlattıklarını kaydeden Selahattin, “Kesinleşmiş mahkeme kararına dayanarak söylüyoruz. Yetmiyor, bugüne kadar avukat arkadaşlarımızı çıkardılar. 6 yıllık sürede hükümet kanadından 500’den fazla bu dava aleyhine açıklama yapmışlar. Dünyada hangi davayla ilgili bir iktidar bugüne kadar yargılama tarihinde bu kadar konuşmuştur. Bu bir ilktir. Dünya yargı tarihinde ilk defa görülen bir davaya dair devleti yürüten erk 500’den fazla açıklamada bulunuyor. Siz de diyorsunuz ki ‘Bizde siyasi baskı yok.’ İyi de bunları görmezden mi gelelim? Bunlar açıklama yapıyor da heyetiniz hukuk neyse onu mu uyguluyor? Eğer öyle olsaydı biz bu iddiaları dile getirmezdik. ‘Yargı bağımsız’ derdik. ‘Hukuk neyse onu yapıyor’ derdik. Öyle de değil 6 yıldır bu adamlar ne demişse siz aynısını yapmışsınız. Sizden önce bizi yargılayan ceza mahkemeleri de iktidar ne istemişse onu yapmış. Mahkemelerin veya savcıların bize karşı aldığı tutum ve kararlar ile iktidarın söylemleri arasında bir paralellik var. ‘Bunların iddia olmaktan çıktı, somutlaştı’ dememizin nedeni budur” şeklinde konuştu.
 
 ‘Taleplerimizi karşılayın duruşma tıkır tıkır işleyecek’
 
668 klasörün hali hazırda dosyada birikmiş olduğunu ve tamamının herkesi ilgilendirdiğini belirten Selahattin, savunma yaparak hepsini göz önünde bulundurma hakları olduğuna işaret etti. Dinlenen hiçbir müştekinin kendilerine bildirilmediğini söyleyen Selahattin, “Her müşteki dinlenirken gününü ve saatini bize bildirmeniz gerekiyordu ama bunu yapmadığınız gibi ‘Biz dinledik oldu bitti’ diyorsunuz. Adil yargılama ilkelerine saygı duyuyorsanız bize bu fırsatı vermeniz gerekiyordu. Neden şikayetçi olduğunu bilmeyen çok kişiden beyan alınmış. Soruların nasıl sorulduğunu bilmiyoruz. Sözde söylenenlerle tutanakta yazılanlar aynı değil. Taleplerimiz doğrultusunda sağlıklı bir savunma yapılabilmesi için duruşma periyotlarını yeniden düzenleyin ve göreceksiniz ki tıkır tıkır duruşma işleyecek ve hiçbir sıkıntı yaşanmayacak. Belki öngördüğünüzden daha erken sürede dosya karara çıkacak. 5 yıldan fazladır tutukluyuz. Neden uzatalım? Ama bu siyasi baskı, gölge ve panik haliyle, ‘bir an önce bitirelim’ yaklaşımıyla savunma hakkımızdan feragat ederek, Büyük Birlik Partisi’nin işlerini kolaylaştıracak değiliz” dedi.
 
‘Paris’i emsal alacağınıza Strazburg’u alın’
 
Mahkemenin verdiği ara kararda DAİŞ yargılaması yapan Paris Mahkemesi’ni emsal olarak göstermesine tepki gösteren Selahattin şöyle konuştu: “Ara kararınıza bunu nasıl yazdınız? Paris Ağır Ceza Mahkemesi’ni emsal olarak almanıza hayret ettim. Türkiye'deki bir Ağır Ceza Mahkemesi bir başka ülkenin yerel mahkemesi kararını emsal olarak kendi ara kararına yazdı. Dünya yargılama tarihini incelemedim ama olsaydı duyardık da bu da bir ilktir. Uluslararası belgeler emsal alınır ama yerel bir mahkeme başka bir ülkenin yerel mahkemesinin kararını emsal almamış. Bu ezikliktir. Paris Fransa'nın başkenti, Ankara Türkiye'nin başkenti. Size ne onların nasıl yargılama yaptığından? Ben üzüldüm. Mahkemenizin böyle bir şeyi kendisine emsal alacak pozisyona girmesine üzüldüm. Orada bir IŞİD davasını emsal almışsınız ki reddediyoruz. Barbar bir tecavüzcü ordusunun yargılandığı davayı bizim davamıza emsal göstermenizi reddediyoruz. İlla ki yazacaksanız 10 Ekim Davası’nı gören, Suruç Davası’nı gören mahkemelere yazın bu davayı emsal olarak. Onlara emsal gösteriniz, onlar bizim davamızda emsal olamaz. Onlara söyleyin ‘7 yıldır davayı sürüncemede bıraktınız’ deyin. İlle de Fransa'dan bir mahkemeyi emsal alacaksanız, Strazburg'da da bir mahkeme var adı AİHM. Üstelik onun bir kararı sizin dosyanızda var. Paris’i emsal alacağınıza Strazburg mahkemesinin kararını tanıyın. Paris'ten önce orası sizi bağlıyor. İkisi de Fransa’nın bir şehri.  
 
Dönemin Başbakanını, Cumhurbaşkanını dinleyin
 
İllaki ‘Paris mahkemesini tanıyacağız’ diyorsanız bakın Paris mahkemesi ne yapmış. Bakın kurban yakınları evlerinde duruşmayı dinlesin diye radyo kanalı açılmış. Her ailenin yanında sosyal hizmet uzmanı ve psikolog var. Duruşma boyunca, bir ay boyunca müdahiller dinlenmiş, dosyada gizlilik kararı yokmuş. Avukatlar tüm delillere her aşamada ulaşmışlar. Dönemin Devlet Bakanı, İçişleri Bakanı, Dış İstihbarat Şefi tanık olarak dinlenmiş. Kobanê olaylarında da gerçeğe ulaşmak mı istiyorsunuz. Dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanı’nı siz de dinleyin. Mahkeme 140 bin basın mensubu için yer ayırtmış. İki yıl süren soruşturmalarda tek bir belge avukatlardan gizlenmeden, onların huzurunda cereyan etmiş. Yargılama aşamasında da mahkeme heyeti ısrarla ‘Ne kadar adil yargıladığımızı tüm dünyaya göstereceğiz’ demiş. ‘Göstermelik bir yargılama yapacağız’ dememiş. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı seçilmiş milletvekillerine gece gündüz ‘terörist’ diyor. ‘Bitirin bu dosyayı’ diyor. Dolayısıyla sizin emsal alacağınız mahkeme Paris Ağır Ceza Mahkemesi değil oradan vazgeçin. 
 
Cezaevinde artan ölümler
 
Son bir hafta içinde cezaevlerinde adeta cinayet gibi öldürmelerle hayatlarını kaybeden arkadaşlarımızı rahmetle anıyorum, tüm halkımıza başsağlığı diliyorum. Cezaevindeki tüm arkadaşlar adına bir çağrı yapmak istiyorum. Lütfen moralli olsunlar, sağlıklarına dikkat etsinler. Hiçbir tutuklu arkadaşımız kendini yalnız hissetmesin. Hem tutsaklarla hem de aileleriyle yan yana olmaya devam edeceğiz. Kalbimiz en yoksulundan, tecritte olana kadar herkesle birlikte atıyor. Arkadaşlarımızın intihara zorlanması, cinayet gibi bir şekilde hayatına son vermeye zorlanması ve hasta tutukluların ölüme terk edilmesi tam bir insanlık suçudur. Ama biz siyasi mücadeleyle sonuç alacağız. Demokrasiyi, özgürlükleri geliştireceğiz. Bu iktidar hak, adalet, hukuktan nasibini almamış. İnsanların eziyet çekmesi umurunda değil. İktidarı değiştirip HDP’nin görüşünü iktidara taşımadan nefes alamayacağız. Tüm arkadaşlar moralli olsunlar çözüm siyasi mücadelededir. Dirençle umutla birlikte başaracağız. Daha adil yargı önünde bu davalar da farklı bir seyir alacaktır. Bugün vereceğiniz kararlarda daha çok sizin geleceğinizi belirler. Savunma için süre istiyoruz siz de gelecekte ne tür savunma yapacağınızı düşünün ve savunma hazırlayın.”
 
‘Mazlum İçli’nin hayatını sizin gibi bir heyetin eliyle kararttılar’
 
Avukat Mahsuni Karaman, düğünde olduğu ispatlanmasına rağmen ceza verilen müvekkili Mazlum İçli’yi anlattı. 6-8 Ekim olaylarında Yasin Börü'nün de arasında bulunduğu 4 kişiyi öldürme iddiasıyla 14 yaşında tutuklanan ve 7 yıldır cezaevinde olan Mazlum İçli'nin, 124 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm edildiğini  dile getiren Mahsuni, davanın siyasi bir boyut taşıdığını ve iktidar tarafından HDP'ye açılan kapatma davasına da dayanak oluşturduğunu söyledi. Mahkemenin Mazlum İçli için önce tahliye kararı verdiği sonrasında ceza verdiğini belirten Mahsuni, talimatın Kobanê Davası’nın soruşturma savcısı Ahmet Altun tarafından verildiğini ifade etti. Mahsuni, “Mazlum İçli’nin hayatını sizin gibi bir heyetin eliyle karartılar” dedi. 
 
Tanığın savcıya gönderdiği mektuptan cezaevinin haberi yokmuş!
 
Ardından söz alan dava avukatı Kenan Maçoğlu, mahkemenin bugüne kadar yüzlerce ara karar kurduğunu ancak 3 şey dışında istenilen bütün ara kararların eksiksiz yerine getirildiğini ifade etti. Kenan, “Birincisi Ahmet Altun hakkında siz defalarca yazdınız emniyet savcıya gönderdi savcı da henüz göndermiş değil, ikincisi de tanık Kerem Gökalp'in cezaevinde savcı Ahmet Altun’a gönderdiği mektup. Biz bunu talep ettik ancak Şırnak Cezaevi, idarede böyle bir mektubun, dilekçenin olmadığını söylüyor. Mahkeme bunu bizden gizliyor. Bunun tarafımıza verilmesi için savcı Ahmet Altun’a yeniden yazı yazılmasını istiyoruz. Üçüncüsü yine Kerem Gökalp’in kapatma davasında başka bir ifadesi olduğunu gördük fakat bizim mahkememizde yok. Bu bizden gizlenmiş, neden gizlenmiş bilmiyoruz. Bunun sizlerle de paylaşılmasını istiyoruz. Periyot bitiminde ara karar kurmayın. Duruşma sonunda çokça ara karar kuruyorsunuz bazı taleplerimiz gözden kaçıyor. O nedenle bugün ara karar kurmanızı istiyoruz. Perşembe günü elimizde olur. Ahmet Altun dosyada gizlilik kararı olduğunu gerekçe göstererek size bilgiyi vermeyecektir ancak gizlilik kararı sizin için geçerli değil” dedi.
 
Duruşmaya 23 Aralık’a kadar ara verildi. 
 
 
 

Etiketler:

kobanê dava