Konya Katliamı davasında failden çelişkili savunmalar

  • 14:15 14 Aralık 2021
  • Hukuk
 
KONYA - Dedeoğulları ailesine dönük katliama ilişkin görülen davanın ilk duruşmasında sanık Mehmet Altun’un çapraz sorguda, çelişkili ifade vermesi dikkat çekti.
 
Konya’nın Meram ilçesinde 30 Temmuz’da Karslı Kürt Dedeoğulları ailesini katleden Mehmet Altun  ile Çalık ve Keleş ailelerinin yargılandığı davanın ilk duruşması, Konya 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Davaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri, HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu avukatları, Ankara, Diyarbakır, Van ve Mardin, Şırnak baro başkanları, Urfa ve Batman baro temsilcileri, İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) avukatları, Türkiye Barolar Birliği (TBB) temsilcileri, Konya ve ilçelerinde çok sayıda kişi katılırken, birçok gazeteci de davayı takip etmek üzere Konya Adliyesi’ne geldi. Sanık Mehmet Altun bulunduğu cezaevinden Ses Görüntü ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katılırken, tutuksuz sanıklardan beş kişi duruşmada hazır bulundu.
 
Katılma taleplerine ret
 
Üç savcının bulunduğu davada Türkiye Barolar Birliği (TBB) temsilcisinin duruşmaya katılım talebi reddedildi. TBB’nin talebinin reddedilmesine ilişkin söz alan avukatlar, “İlk defa Konya’da TBB katılma talebinde bulunuyor” derken, mahkeme heyeti katılma taleplerini reddetti. 
 
Ardından iddia makamı mütalaayı okudu. Mütalaanın ardından avukatlar, duruşmanın SEGBİS ile kayıt altına alınmasını talep etti. Bu talep mahkeme başkanı tarafından kabul edildi. Sonrasında fail Mehmet Altun’un savunmasına geçildi. 
 
‘Silahı kendimi koruma amacıyla götürdüm’ savunması
 
Sanık Mehmet Altun, katliamda Keleş ve Çalık ailesinin azmettirme suçu işlemediğini iddia ederek, olay günü ailenin evine barışmak için gittiğini öne sürdü.  Sanık, “Tasarlayarak gitmedim ama kendimi korumak amacıyla yanıma silah aldım ve olası duruma karşı benzin aldım” sözlerini sarf etti. 
 
Sanığa tepki gösteren iki kişi salondan çıkarıldı
 
Mahkeme başkanının, sanık Mehmet Altun’un ifadesini soru-cevap üzerinden sürdürmesine dava avukatları tepki gösterdi. Avukatlar, önce sanığın ifadesinin alınmasını, ardından soru-cevap kısmına geçilmesini isteyerek, ara karar oluşmasını talep etti. Talebi reddeden mahkeme başkanı her zaman duruşmaları bu şekilde sürdürdüğünü ifade etti. Sanığın suçlamaları kabul etmemesi üzerine salonda bulunan ailenin yakınları tepki gösterdi. Tepki gösterenlerden 2 kişi mahkeme başkanın talimatıyla polisler tarafından salondan dışarı çıkarıldı.
 
Bilindik savunma: Hatırlamıyorum
 
Ardından ifadesine kaldığı yerden devam eden sanık Mehmet Altun, olay günü "çok büyük bir felaket yaşandığını" ileri sürerek, “Ne olduğunu tam hatırlamıyorum. Kaç defa ateş ettiğimi hatırlamıyorum ama yerde yatan birine bir kez daha ateş ettim. Ama detaylı olarak kime kaç defa ateş ettiğimi hatırlamıyorum. Zaten fazla sürmedi. Ortalama 20 dakika sürdü. Daha sonra çıktım, ardından benzin ve kamera aklıma geldi. Kamera görüntüleri kalmasın diye benzin aldım eve tekrar döndüm. Benzin kapağını açtım sonra yere attım ve yaktım. Ardından aracıma binerek kırsal tarafa doğru gittim. Kiraladığım araçla tek başıma oraya gittim. O sırada telefonum açıktı. O sırada sadece arabayı kiraladığım arkadaş hızlı gittiğimi ve yavaşlamam gerektiğini söyledi. 4-5 gün boyunca bozkırda köylülerin bağ bahçelerinde kaldım. Bozkıra gittikten sonra telefonumdaki sim kartımı kırdım kimsenin aramaması için” dedi.
 
Mahkeme başkanın ‘azmettirme’ ısrarı
 
Sanığın ifadesi sırasında mahkeme başkanı, sanığa “Azmettirenleri söylemesi halinde cezai indirim uygulayacağını” söyledi. Sanık ise kimsenin azmettiren olmadığını iddia etti. Sanık ayrıca, aileye karşı herhangi bir “kin” duymadığını öne sürdü. Yeniden söz alan sanık Mehmet Altun, aile bireylerinin kendisine çocukluğundan beri sataştığını iddia ederek, olaydan birkaç gün önce de sataşma olduğunu ifade ederek, “pişmanlık” kılıfına sığındı. Sanık, “Yakalandığımda telefonum yanımdaydı ama sim kartı kırmıştım. Sadece birkaç defa 112’yi aramıştım” ifadelerini kullandı. 
 
Çapraz sorguya geçildi
 
Avukatlar, sanığa olaydan 2 gün önce uçak yolculuğu yapıp yapmadığını sordu. Sanık Konya'dan İstanbul'a uçak yolculuğu yaptığını söyledi. Avukatların, “Olaydan hemen sonra telefonunu neden resetledin” sorusuna sanık, “Ne olur ne olmaz diye resetledim” cevabını verdi. Avukatların ısrarla, “Birkaç gün önce neden resetledin” sorusuna sanık, “Her zaman resetlerim” cevabını verdi. “Bir aracınız olmasına rağmen neden araç kiraladın” sorusuna ise sanık, “Ben araçla gitmemiş olsaydım onlar beni öldürecekti” yanıtını verdi.
 
Dava avukatı Abdurrahman Karabulut sanığa, “Olay öncesi kent plazada kiminle mesajlaştın? Başka telefonun var mıydı” sorularını yöneltti. Sanık ise “Mesajlaşma ve konuşma yok” dedi. Avukat, “Kredi çekildikten sonra her gün 4 bin ile 2 bin TL arası nakit para çektin, ne amaçla çektin” diye sordu. Sanık bu soruya, “Araç kirasına vs kullanıyordum” diye yanıt verdi. Abdurrahman’ın, “Gittiğin şehirlerde hangi otellerde kaldın” sorusuna ise sanık hatırlamadığı şeklinde cevap verdi. “Usule aykırı bir şekilde şikayetten vazgeçirme yapılmayacağını bilmiyor muydun” sorusuna sanık, “O dosyada sadece isimler yazıyordu” diye cevap verdi. Abdurrahman son olarak, “Oraya barışı sağlamaya mı gittin yoksa şikayeti geri almak için mi” diye sordu. Sanık bu soruya, “Ben oraya şikayeti geri almaya gitmedim. Dosyayı öylesine tuttum elimde. Ben sadece dertlerinin ne olduğunu ve ne yapacaklarını öğrenmek için gittim” diye yanıt verdi.
 
Kamerayı yakmaya çalışan sanıktan çelişkili yanıtlar
 
Avukat Hişyar Özalp'ın "Sen şikayeti almak ve barışı sağlamak için gittiysen neden sadece Yaşar Dedeoğulları ile görüşmedin de tüm aileyi orada topladın" sorusuna sanık, “Sadece Yaşar ile görüşerek amacıma ulaşamazdım. Hepsi ile görüşmem gerekirdi" dedi. Hişyar’ın ardından başka bir avukat, “Olaydan sonra telefonu şarj ettiniz mi? Nasıl kullandınız” diye sorarken sanık, “Telefonu şarja takmadım, sadece 112’yi aramak için açtım” cevabını verdi. 4 gün boyunca Android telefonlarının şarjının dayanamayacağını belirten avukata sanık, “Telefonum kapalıydı” diye cevap verdi. Avukat Nahit Eren de “Benzini sürekli arabanda taşır mısın” diye sordu. Sanık “Hayır” dedi. Avukat Nahit Eren, sanığa “Evde kamera olduğunu biliyor muydun, bilmiyor muydun” sorusuna, sanık “Bilmiyorum, hatırlamıyorum” diyerek çelişkili cevap vermeyi sürdürdü. Avukat Ali Bozan’ın “Nerede nasıl askerlik yaptınız” sorusuna,  sanık “Ankara Anıtkabir’de yaptım” dedi. Avukat Ali Bozan'ın, “Askerlik yaparken, 15 ay boyunca her gün silah kullandın mı” sorusuna  sanık, “Evet sürekli yanımda taşıyordum, ama ateş etmiyordum. Acemi birlikten sonra silah kullanmadım” dedi. Bunun üzerine Avukat Ali Bozan, “Silah kullanmayı gerektiren herhangi bir işte çalıştınız mı” sorusunu sanık, “Hayır” diye yanıtladı. Ali Bozan, “Uzaktan ateş etme eğitimini kimden aldınız” diye sordu, sanık “Askerken aldım” cevabını verdi.
 
Önce hatırlamadı ardından ‘ben ödedim’ dedi
 
Avukat Ali Bozan’ın, “İstanbul Avcılar Hilton Otel’de kaç gün kaldınız? Ücretini kim ödedi” sorusuna, sanık, önce hatırlamadığı cevabını verdi, ardından “Ben ödedim” iddiasında bulundu. Sanığın Ankara ve Eskişehir’de kaldığı lüks otelleri ve daha önce kalıp kalmadığını soran Ali Bozan’ın sorusuna sanık aynı şekilde kalmadığını, ardından hatırlamadığını ileri sürdü. Ali Bozan’ın, “Hesabınıza yatırılan paraları kim yatırdı” sorusuna sanık, “Hesabımda sadece çalışırken işyerinde yatırılan paralar vardı onun dışında para yoktu” cevabını verdi. Yine Ali Bozan’ın, “İşyerinizin sahibi kim” sorusuna sanık, “Tarım şirketinde çalışıyordum” diye cevap verdi. Katliamdan sonra üstünü değiştirip değiştirmediğini soran avukat Ali Bozan’ın sorusunu sanık, “Hayır” diye yanıtladı. Katliam günü sanığın üstünde hangi kıyafetlerin olduğunu soran Ali Bozan’a cevap veren sanık, “Gri tişört, siyah pantolon, siyah ayakkabı” diye cevap verdi. Sanığın Ankara’dan Konya’ya dönerken Ayşe Keleş’in evine neden gittiği sorusuna cevap veren sanık ilk olarak evine gittiğini iddia etti.
 
'Olayla ilgim yok' iddiası
 
Çapraz sorgunun ardından  faillerden ve 12 Mayıs’ta Dedeoğullarına dönük ilk saldırıda tutuklu bulunan ve tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS ile bağlanan Ali Keleş'in savunmasına geçildi. Sanık Ali Keleş hiçbir olaya karışmadığını iddia ederek, “2010'da yaşanan bir olay vardı ama ben küçüktüm o zamanlar, pek hatırlamıyorum. Mehmet Altun amcamın kaynıdır. Mehmet Altun ile görüşmem olmadı" dedi.  Sanık ayrıca, cezaevinde suçu üstlenmek için kimsenin kendisiyle görüşmediğini iddia etti.
 
‘Kürtler uslandı mı’ sorusu cevapsız bırakıldı
 
Ardından sanıklardan 12 Mayıs saldırısından hala tutuklu bulunan ve Mehmet Altun'un eniştesi Lütfü Keleş'in savunmasına geçildi. Ali Keleş ve Lütfü Keleş de üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Sanık Lütfü Keleş’e “Suçu neden üstlendin” diye soran avukat Abdurrahman Karabulut’a sanık, “Ben de eşim de tutukluyduk. Birimizin çıkması için suçu üstlendim” dedi. Avukat Abdurrahman, Lütfü Keleş’in cezaevinde oğlu ile yaptığı ve içinde, “Kürtler uslandı mı” ibaresi geçen konuşmasını sordu. Sanık Lütfü Keleş, ses kayıtlarına rağmen konuşmayı reddetti. Lütfü Keleş, “Bizi yalan ifadelere soktular ondan dedim” iddiasında bulundu. Avukat Abdurrahman, Mehmet Altun'un kendisine dijital medya hesabından silah fotoğraflarını göstermesinin nedenini ve  silahlara ilgisinin olup olmadığını sordu. Sanık ise "Silahı bana gösterip güzel mi diye sordu. Mehmet bize pek bir şey anlatmaz. Derdini anlatmaz" dedi.  Abdurrahman Karabulut’un ardından, soru soran avukat Hişyar Özalp, sanık Lütfü Keleş’e “Neden telefon kaydında Kürtler ibaresini kullanıyorsun onların ismi yok mu neden Kürtler diye ifade ediyorsun” diye sordu. Sanık, "Benim tarlamda çalışan Kürtler var hatırlamıyorum neden öyle dediğimi" dedi.
 
Duruşma sanık Veli Keleş’in savunmasıyla devam ediyor.