‘5’inci Yargı Paketi’nin alt yapısı yok, uygulama aylar alacak’

  • 09:04 5 Aralık 2021
  • Hukuk
 
İSTANBUL - Çocuğun üstün yararının gözetildiği iddia edilen 5’inci Yargı Paketi’nin alt yapısının olmadığı için uygulamada ayları alacağını belirten avukat Nuran Arslaner, “Akşamdan sabaha yasa değişikliği hiç normal değil” diyerek sürekli yeni yargı paketlerinin çıkartılmasının normal olmadığını ifade etti.
 
AKP-MHP iktidarının sık sık kadın ve çocuğun yaşamını yakından ilgilendiren ancak yararı gözetmeyen yargı paketleri, torba yasalar çıkartılmakta. Bunun en son örneği kamuoyunda 5’inci Yargı Paketi olarak bilinen “İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun” 30 Kasım günü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte, Aile Mahkemeleri'ndeki çocuk teslimi işlemleri, icra dairelerinden alınarak Adalet Bakanlığı'na verildi. Bu yargı paketinde çocuk teslim işleminin pedagog, sosyal hizmetler danışmanı ve öğretmenler eşliğinde yapılarak iki tarafın bir araya gelmesine engel olunacağı ve çocuğun teslimine engel oluşturan tarafa hapis cezası verileceği maddeler yer alıyor. Söz konusu maddelerin uygulanışı ise önümüzdeki süreçte belli olacak. 
 
5’inci yargı paketine ilişkin avukat Nuran Arslaner, ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.
 
Çocuklar annelere karşı kullanılıyor
 
5’inci Yargı Paketi olarak adlandırılan icra infaz kanununda yapılan değişikliklerin 29 Kasım’da onaylanarak yürürlüğe girdiğini ifade eden Nuran, özellikle çocuk teslimi ile ilgili çok ciddi bir değişikliğin yapıldığını söyledi. Nuran, “Bunun bir yasa değişikliği değil yeni bir yasacığın yürürlüğe girmesi olarak değerlendiriyorum çünkü önceki ceza infaz kanunundaki düzenlemeler ortadan kaldırılarak yeni bir sistemle çocuk teslimi sağlanacak. Bu yüzden önemli. Eğer getirilen düzenlemeler uygulanabilirse çocuğun ve kadının üstün yararı için adımlar atılmış olur. Boşanma davalarında velayet anneye karşı zor aracı olarak kullanılıyor, erkeğin velayeti istemesinin tek nedeni anneyi zor duruma sokmak. Kadın kendisinde velayeti olmayan çocukla ilişki kuramıyor çünkü icra müdürlüğüne, çocuğun bulunduğu yere gitmekte işlemleri devam ettirmekte kadınlar ciddi tereddütler yaşayabiliyorlar. İcra müdürlüklerini aradan çıkartıp il müdürlükleri tarafından kontrol sağlanırsa kadın lehine sonuçlar doğabilir” dedi.
 
‘Toplum baskısı Sulh Komisyonları’na engel oldu’
 
Nuran, Yargı paketi yürürlüğe girmeden önce yargının işini kolaylaştırmak için Sulh Komisyonları’nın kurulmasının planlandığını ancak toplumdan gelen baskı sonucuyla yargı paketinde bu konuyla ilgili bir maddenin yer almadığı dile getirdi. Nuran, “Son birkaç yıldır hukuk pratiğimizde uzlaşma adı ile taraflar mahkemeye gitmeden önce bir araya getirilerek mahkemeye gitmeden sorunun çözülmesi sağlanmaya çalışıyor. Ancak bu uzlaşma ve arabuluculuk uygulamasında insanların haklarını alabildiklerini söyleyemeyiz. İnsanlar istemedikleri, rıza göstermedikleri bir takım kararları kabul etmek zorunda kalabiliyorlar. Arabuluculuk adil yargılamaya çok da uygun değil. Bunun aile hukukunda uygulanmasının sonucu büyük bir felaket olabilir. 5’inci Yargı Paketi’nde bunun da olabileceği tartışılırken toplum tarafından çok ciddi bir tepki geldi. Bundan çekindikleri için yargı paketi içerisinde yer almadı” diyerek toplumun etkisine dikkat çekti.
 
‘Yasalar yargının samimiyetini sorgulatıyor’
 
Sürekli çeşitli torba yasaların, yargı paketlerin çıkartıldığını, bu gelişmeleri takip etmekte zorlandıklarını belirten Nuran, çocuğun üstün yararını gözettiğini iddia eden Adalet Bakanlığı’nın cezaevlerindeki çocuklar için de aynı tutumu sergilemesi gerektiğini ifade etti. Nuran, “Ne yazık ki herkeste aynı hassasiyet yok. Hamile kadınlar tutuklanıyor, küçük çocuklar cezaevlerinde büyüyor. Bunlar ciddi sorunlar.  Onların bakış açısını değerlendirmek çok kolay değil. Çocuk her şeyden aridir, herkes eşit olmalıdır ama çocuklar söz konusu olunca o eşitliği daha çok bekliyorsunuz. Çocukların bile ayrımcılığa uğradığını görüyoruz. Bu durumlar çıkan yasalar yargının samimiyetini sorgulatıyor insana” diyerek toplumda yargı bağımsızlığının tartışılan konu olduğuna işaret etti.
 
‘6284’e atıf yapılıyor’
 
İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece vakti Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile çıkıldığını, Danıştay’ın ise yürütmenin durdurulması talebini reddettiğini, ancak 5’inci Yargı paketi ile İstanbul Sözleşmesi’nin dayanak olduğu 6284 sayılı yasaya atıf yapıldığının altını çizen Nuran devamında, “Bir yandan İstanbul Sözleşmesi’nden çıktık diyorlar bir yandan onun dayanak olduğu ailenin, çocuğun, kadının korunmasına yönelik olan 6284 sayılı yasaya atıf yapılıyor. Tedbir kararlarının uygulanması konusunda 6284 dikkate alınsın deniliyor. 6284 sayılı yasada şiddetin, tehdidin önlenmesinde, yaşam hakkının korunmasında yönelik ciddi düzenlemeler vardı. Bu düzenlemelerden biri de delil aranmadan derhal karar verilmesiydi. Çocuk karşı eş tarafından kaçırıldığı zaman aile mahkemesinde süreç uzayacağı için 6284’ü esas alarak aile mahkemesine başvuruyorduk. 6284 delil aramadığı için şahsi ilişki kurulmasına izin veriyordu ama kararların uygulanmasında sıkıntı vardı” bilgisini verdi.
 
‘Sorunumuz mevcut yasaların her gün değişmesi’
 
Sorunun yasaların eksik olması değil uygulanmaması olduğuna dikkat çeken Nuran, “Yasa var ama uygulanmıyor. Yasaların uygulanması için gerekli alt yapının oluşturulması gerekiyor. Şimdi çıkartılan 5’inci Yargı Paketi’nin alt yapısı oluşturulmadan çıkarıldığı için uygulamaya geçmesi aylar, yıllar alacak” diye ekledi.  Nuran son olarak da “Kadına yönelik şiddet davalarında şeker dağıtır gibi indirim uygularsanız bu iş çözümsüz kalır. Velayet hakkı da aynı öyle velayeti kendisinde bulunduran kişi mahkeme kararını uygulamadığı zaman ağır bir sonucu olacağını bilmeli. Karar alınıyor ama bir şey olunmaz deniliyor, mevcut sistem buna ortam hazırlıyor. Bizim sorunumuz mevcut yasaların her gün değişiyor olmasıyla. Akşamdan sabaha yasa değişikliği hiç normal değil” dedi.