![](/staticfiles/news/174525/2021/10/22/823x463cc-ank-22-10-21-kobane-davasi-5inci-durusma-4uncu-oturum-bitti-manset.jpg)
Kobanê Davası’nda savunma yapan siyasetçiler ihlallere dikkat çekti
- 16:07 22 Ekim 2021
- Hukuk
ANKARA - Kobanê Siyasi Soykırım Davasında konuşan Sibel Akdeniz Sincan L Tipi Kapalı Cezaevinde birlikte kaldığı Sebahat Tuncel ile maruz kaldığı hak ihlallerine değindi. Gültan Kışanak ise mahkemenin ciddiyetle yaklaşmadığı için tutukluluk durumuna ilişkin beyanda bulunmayacağını belirterek, “Karşımda hukuki bir muhatap görmüyorum” dedi.
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te yaşanan protestolar nedeniyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) geçmiş dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 108 isim hakkında açılan Kobanê Davası’nın 5’inci duruşması 4’üncü gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görüldü.
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmaya HDP Milletvekilleri, HDP Mersin ve Ankara il, ilçe üye ve yöneticilerini yanı sıra çok sayıda avukat ve izleyici katıldı. Sincan Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde tutulan siyasetçiler, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Tutuksuz yargılanan diğer siyasetçiler ise bulundukları şehirlerde SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katıldı.
‘Neden L Tipinde tutuluyoruz’
Duruşmada söz alan HDP önceki dönem MYK üyelerinden Sibel Akdeniz Kürtçe konuştu. Sebahat Tuncel’le birlikte 25 Nisan’dan bu yana Sincan 3 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde kaldıklarını belirten Sibel, “Erkekler için dizayn edilmiş bir cezaevi. Kantinde satılan ürünler bile erkeklere göre. Biz bir isteğimizi bulamıyoruz. Yine pandemi başladığından bu yana pandemi cezaevi olarak hazırlanmış durumda. Bu şu anlama geliyor ki hangi tutuklu gelirse sadece karantina sürecinde burada tutuluyorlar. Sonrasında o tutukluları cezaevinin başka bir kampüsüne gönderiyorlar. Kadınları da Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderiyorlar. Ama hiç kimse Sebahat arkadaşla birlikte neden L tipinde tutulduğumuzu bilmiyor. Bu durum ancak heyetin kararıyla değiştirilebilir. Zaten cezaevi idaresi de bizim kadın cezaevine gitmemiz gerektiğini ve burada kalmamızın kendilerine bağlı olmadığını ifade ediyor. Savcı da bize böyle yanıt vermişti” dedi.
‘24 saat izleniyoruz’
Kadın cezaevine gitme kararının mahkemeye bağlı olduğunu ifade eden Sibel, “Biz duruşmalar için buradayız. Burada ne kadar kalacağımız duruşmaya bağlı. Siz neden kadın cezaevine gidişimizi engelliyorsunuz? Cezaevinde tecrit altındayız. Siyasi süreç ve politik gelişmeler sonucunda bize karşı baskılar da artıyor. 7 Ağustos’ta gardiyanlar bize saldırdı sonrasında ise bize disiplin cezası verdiler. Bu fiziki saldırıdan sonra ben ve Tuncel’in güvenlik sorunumuz olduğundan size yazdık. Güvenlik sorununa bağlı olarak bilgisayar başında çalışmaya da gidemiyoruz. Birçok evrak birikti. Ama biz hala araştırma yapamadık. Biz bunları araştırmadan savunma veremeyeceğiz. Savunma koşulları oluşturulmadığından hakkımız elimizden alınıyor. Cezaevi içinde ve dışında hatta banyo kapısına kadar kamera konulmuş durumda. 24 saat izleniyoruz. Oda değişim ve ortak alana çıkma hakkımız var. Ama o cezaevinde sadece iki siyasi tutukluyuz ve birçok hakkımız kullanamıyoruz. Duruşmalar sırasında da ben ve Tuncel diğer arkadaşlardan ayrı bir koğuşta kalıyoruz. Bunu da anlamış değiliz. Bu durum her haliyle tecridi gösteriyor” diye anlattı.
‘Tecrit tüm cezaevlerine yayılıyor’
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinden uygulanan tecridin yıllardır cezaevlerinde açlık greviyle protesto edildiğine dikkati çeken Sibel, şöyle devam etti: “Ağır tecrit koşullarının son bulması gerekirken, bugün pandemi gerekçesiyle tecridi tüm cezaevlerinde kalıcı hale getirmeye çalışıyorlar. Tecrit tüm tutuklular üzerinde uygulanıyor. Siz cezaevlerine karışamayacağınızı söylüyorsunuz. Ama öyle değil, bizim cezaevlerinde aldığımız disiplin cezaları mahkemelerde karara bağlanıyor. Kısa zamanda bu davanın sonuçlanmasını ve adil bir şekilde yargılanmak istiyoruz. Cezaevinde misafir konumunda kaldığımız için cezaevleri tevkif evleri genel müdürlüğü bize yönelik karar veremiyor. Adalet Bakanlığı da karar veremiyor. Özel bir uygulama yoksa mahkeme heyeti bir dilekçeyle bizlerin kadın cezaevine gönderilmesini sağlayabilir.”
‘Bir dosyanın hazırlanması 6 yıl sürer mi?’
Ardından konuşan HDP önceki dönem MYK üyesi Zeynep Ölbeci, “Hakkımızdaki iddialar kopyala yapıştır. Yargılama bu şekilde olacaksa hükümet yetkililerinin de sanık olarak burada, yargılanmaları gerekiyor. Bu çarpık durumdan kaynaklı mahkeme tarihe kara bir leke olarak geçecek. Bir dosyanın hazırlanması 6 yıl sürer mi? Bu dosya hangi amaçla 6 yıl sonra raftan indirildi? Salonda yer alan herkes bu sorunun cevabını biliyor, mahkeme heyeti de biliyor. Allah’ın bildiğini neden kuldan saklıyorsunuz? Bu dosya AKP eliyle hazırlanıp mahkemeye sunuldu” dedi.
‘AKP yargılanmalıydı’
HDP’ye yönelik açılan kapatma davasına dikkat çeken Zeynep, “Tüm üye ve yöneticileri içerde olan bir parti siyasi hayatına nasıl devam edebilir. Bu kararla demokratik muhalefete bir darbe yapıldı. Amaç susturmak ve sindirmektir. Tüm bu gelişmeler sonucunda dosyanın da bugün açığa çıkması şüphe uyandırıyor. Bizi insan öldürmekle, hırsızlıkla suçluyorlar. Bununla parti itibarını bizim şahsımızda zedelemeye çalışıyorlar” şeklinde konuştu. DAİŞ’in Kobanê’ye saldırısında AKP’nin neden karşı çıkmadığını soran Zeynep, “Bugün burada AKP yargılanmalıydı” diye ekledi.
Mahkeme başkanı sözünü kesti
Mahkeme başkanı Zeynep’in konuşmasını bölerek, tutukluluğa dair konuşmasını aksi halde sözünü keseceğini belirtti. Savunmayı yüz yüze yapmak istediğini aktaran Zeynep tutukluluğuna dair konuşacağını ifade ederek “Konuşmam uzun değil ama çeviri sırasında sıkıntı yaşanıyor. Ben bu hukuksuzluğu kabul etmiyorum. Tutukluluğa dair de olsa konuşmak istiyorum. Ancak tercümede sıkıntı var o nedenle burada bitiriyorum. Tahliyemi talep ediyorum” şeklinde konuştu.
‘Cezaevi savunma hazırlamaya uygun değil’
Ardından dosya kapsamında yeni tutuklanan kadın hareketi aktivisti Aynur Aşan, tutuklu bulunduğu Antalya Cezaevi’nden SEGBİS aracılığıyla bağlandı. Aynur, iddianamenin eline ulaşmadığını ve savunmasını duruşma salonunda yapmak istediğini belirterek tahliyesini talep etti. Cezaevi koşullarına dikkat çeken Aynur, “Cezaevi koşullarım Sibel Akdeniz ve Sebahat Tuncel’in durumundan farklı değil. Cezaevi koşullarında dosyayı inceleme ve savunmaya hazırlanma imkanım yok. Kaldığım cezaevi istasyon gibi kullanılıyor. Ben bu nedenle başka bir cezaevine sevkimi ve huzurda savunma vermek istiyorum” ifadelerini kullandı.
4 Bin 600 sayfa ek klasör gönderildi
HDP önceki dönem MYK üyesi Mesut Bağcık da, cezaevi koşullarına değindi. Mesut, cezaevi koşullarındaki teknik sıkıntı ve sorunlardan kaynaklı savunmasına hazırlayamadığını kaydetti. Sorunların giderilmesi için mahkemece cezaevine yazı yazılması talebinde bulunan Mesut, “4 bin 600 sayfalık ek klasör gönderdiniz. Ben sadece şahsımla ilgili kısmının fiziki olarak gönderilmesini istiyorum. Dosyaya erişim önündeki engellerin kaldırılmasını talep ediyorum. Mahkemenin adil yargılama için tüm koşulları sağlaması gerekiyor” şeklinde konuştu.
50 bin sayfayı ekrandan okumak zor
Yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak da aynı sorunların kaldığı cezaevi için de geçerli olduğunu ifade etti. Savunmaya hazırlanamadıklarına vurgu yapan Gültan, “Bizi Figen Yüksekdağ’la beraber de çıkarmıyorlar. Birlikte bilgisayarları kullanabilsek belki biraz daha rahat olacak. 4 bin 600 sayfalık ek klasör gönderdiniz. Toplamda 50 bin sayfalık dosyaları ekrandan okumak da zor oluyor. Bunların fiziki olarak tarafıma tebliğ edilmesini talep ediyorum. Bunları inceleyemedikçe savunma için daha çok süreye ihtiyacımın olduğunu söylemek istiyorum” dedi.
Tutukluluk durumuna dair konuşmayacağını ifade eden Gültan “Ciddiyetle yaklaşıldığını düşünmediğim için bir beyanda bulunmayacağım. Ben neden size derdimi anlatayım ki. Karşımda hukuki bir muhatap görmüyorum” dedi.
Siyasetçilerin tutukluluğa dair konuşmalarının ardından duruşmaya 25 Ekim’e kadar ara verildi.