![](/staticfiles/news/173707/2021/10/11/823x463cc-mrs-11-10-21-cocuk-evliligi-mahkeme-karari-manset.jpg)
‘Çocuk yaşta evlilikler insan hakkı ihlalidir’
- 09:06 11 Ekim 2021
- Hukuk
Derya Ren
MERSİN - İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin "Suriye kanunlarına göre 13 yaşındaki çocukla evlenmenin yasal olduğunu ve bu sebeple sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına” ilişkin verdiği kararla ilgili konuşan Avukat Figen Alp, kararın anayasaya aykırı olduğunu ve çocuk yaşta evliklerin insan hakkı ihlali olduğunu söyledi.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde benimsenen Çocuk Hakları Sözleşmesi 2 Eylül 1990 tarihinde de yürürlüğe girdi. Türkiye de dâhil olmak üzere yaklaşık 142 ülke sözleşmeyi imzalarken, Türkiye sözleşmeyi 2 Ekim 1995’te uygulamaya başladı. Bu sözleşmeye göre; çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre erken yaşta reşit olma durumu hariç, on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır. Öte yandan BM Mülteci Sözleşmesinde yer alan 34’ncü madde de ise çocuğun her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistmale karşı koruma güvencesi verir.
Geçtiğimiz aylarda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, "Suriye kanunlarına göre 13 yaşındaki çocukla evlenmenin yasal olduğunu ve bu sebeple sanık hakkında ceza verilmesine” yer olmadığına karar vermişti. Konuya dair Avukat Figen Alp değerlendirmede bulundu.
‘Çocuk yaşta evlilikler insan hakkı ihlalidir’
Türkiye Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi’nin imzacısı olduğunu hatırlatan Figen, Türkiye’de uygulanan çocuk hakları kanununun mevcudiyette yer aldığını belirtti. Figen, “Çocuk yaşta evliliklere yönelik net bir madde olmamakla birlikte çocukların istismarına ilişkin düzenlemeler mevcuttur. 18 yaşını doldurmamış her insanın çocuk olduğu kabul eder ve taraf devletlerin istismara karşı önlemler alması gerektiğini vurgular. Türkiye her ne kadar uluslararası sözleşmelere tarafsa da çocuğun üstün yararını gözetmediğinden iç hukukta uygulama alanı bulamamaktadır” sözlerine yer verirken, çocukların erken yaşta evlendirilmesinin bir insan hakkı ihlali olduğunu söyledi.
‘Çocuklar zorla evlendirilmektedir’
Türkiye’de yasal evlenme yaşının 18 olarak kabul edildiğini söyleyen Figen, “Ancak ailelerin izniyle 17 yaşında evlenme gerçekleşebildiği gibi 16 yaşında da istisnayı durumlarda hakim kararı ile evlenmelerine izin verilmektedir. Ancak bu durumlar dahi göz ardı edilerek daha erken yaşlarda kız çocukları zorla evlendirilmektedirler. Bunun da sebebi ekonomik problemler (kız çocuklarının evlendirilmesi ile alınan başlık parası gibi), sosyal normlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve toplumsal mecburiyetler, eğitim eksikliği ve en önemlisi de devletin çocuk yaşta evlendirmeye yönelik yürütmüş oldukları politikalardır. Sadece kanun maddelerinde ceza miktarlarına yapılan artışlarla çözüm bulunamayacağı kanaatindeyim. Zira toplum eğitilmedikçe ceza oranının artırılması hiçbir surette erken yaşta evlilikleri önlemeyecektir” dedi.
‘Türkiye’de hukuk içler acısı’
Devletin istismara uğrayan çocuk için koruyucu ve destekleyici önlemler alması gerektiğinin altını çizen Figen, çocuğun sosyal hizmetlerin korunmasına verilmesinin daha doğu olacağını kaydederek, “Söz konusu olayla ilgili her hangi bir koruma ve denetim sağlanmamış olup çocuğun üstün yararı gözetilmemiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin verdiği karar anayasaya ve Türk Ceza Kanunu (TCK)'na aykırıdır. Zira çocuğun cinsel istismar suçunu düzenleyen TCK’nın 103 maddesinde; 15 yaşını doldurmamış ya da 15 yaşını doldurmuş olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılamaya yeteneğine sahip olmayan bireye yapılan her türlü cinsel davranışın suç olduğunu ve şahsın hapis cezasıyla cezalandırılması gerektiğini vurgulamıştır” ifadelerini kullandı.
‘Karar, anayasaya aykırı olduğu için hükümsüzdür’
“Türkiye vatandaşı olan bir şahsın 13 yaşındaki bir çocukla evlenmesi durumunda ve sistematik olarak çocuğa tecavüz etmesi durumunda karşılaşacağı ceza en az 16 yıl iken Suriye vatandaşı olan bir şahsın cezalandırılmamış olması Türkiye'de hukukun içler acısı olduğunu göstermektedir” diyen Figen, Türkiye’de adaletin din, dil, ırk vb. ayrımlar yapılarak verildiğini söyledi. Bu durumun ülke içinde kaosa neden olduğunu belirten Figen, konuşmasının devamında şunları belirtti: “Hukuk düzeni korunmak isteniyorsa adalet işlenecek ise ve iktidarın da sürekli söylediği ama hiçbir zaman gerçekleştiremediği refahı sağlamak istiyorsa, ülkede yaşayan yerli ya da yabancı herkese aynı kanun maddesini uygulayarak cezalandırması gerekir. TCK’nın 3'üncü maddesinde ‘suç işleyen kişiler arasında din, dil, ırk, mezhep, renk vb. ayrım yapılamayacağı ve hiç kimseye ayrımcılık tanınmayacağı’ belirtilmiştir. Ayrıca 4’üncü maddesinde de ceza kanunlarını bilmemenin mazeret sayılamayacağı belirtilmiştir. Eğer ülke için hukuk düzeninin sağlanması isteniyorsa anayasaya ve kanunlara aykırı kararlar verilmemelidir. Verilen karar anayasaya aykırı olduğu için hükümsüzdür.”