![](/staticfiles/news/173448/2021/10/07/823x463cc-071021-ank-dedeogullari-savcisindan-bakanliga-yazi-manset.jpg)
Konya katliamı davasının savcısı bakanlıktan görüş istedi
- 14:22 7 Ekim 2021
- Hukuk
Öznur Değer
KONYA - Irkçı saldırı sonucunda katledilen 7 kişilik Dedeoğulları ailesinin avukatı Abdurrahman Karabulut’un başka avukatlara verdiği yetki belgesine karşı savcı Ersin Taşkazan, Adalet Bakanlığı’ndan avukatların “belge örneği alıp alamayacaklarına” dair görüş bildirmesini istedi.
Konya’nın Meram ilçesinde yaşayan Karslı Kürt Dedoğulları ailesinden Yaşar, Barış, Serpil, Serap, İpek, Metin ve Sibel Dedeoğulları, 30 Temmuz’da Mehmet Altun tarafından katledildi. Katliamı incelemek üzere görevlendirilen Konya Cumhuriyet Savcısı Ersin Taşkazan’ın Adalet Bakanlığı’na yazı yazarak, konunun etnik boyuta taşınma gayreti taşıdığı bu nedenle de dava avukatı Abdurrahman Karabulut’un yetki belgesi verdiği avukatlara belge verilip verilmeyeceğine dair görüş bildirmesi istediği ortaya çıktı.
Katledilmeden önce 22 Mayıs’ta komşuları olan Keleş ve Çalık ailesi tarafından ırkçı saldırıya maruz kalan Dedeoğulları ailesi, emniyette yaptıkları şikayet başvurusuna rağmen korunmadı. Olayın ırkçı saiklerle işlendiği ailenin katledilmeden önce savcılığa ve karakola verdiği ifadede de ortaya çıkarken, İçişleri Bakanlığı, Konya Valiliği, Konya Emniyeti ve Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olay “iki aile arasında bir husumet” olarak açıklanmıştı.
Irkçı saldırıya dair ifade tutanakları
Katledilen Barış Dedeoğulları, 24 Mayıs’ta karakolda verdiği ifadede şunları söylemişti: “12 Mayıs günü saat 02.30 sıralarında ikametimde iken aynı sokakta ikamet eden komşularımız Lütfi Keleş, oğlu Ali Keleş ve İbrahim Keleş, kardeşi Veli Keleş, onun oğlu Ali Keleş ile enişteleri Yahya Çalık isimli şahıslar ile onun oğlu Ali Çalık, Ramazan Çalık etrafı beton duvar ile çevrili sürgülü demir kapıyı açıp, içeri izinsiz girdiklerinde Veli’nin oğlu Ali Keleş duvar üzerinden atlayıp, avluya girdiklerinde ellerinde demir çubuk ve ağaç plastik sopalarla geldiklerinde… abim Metin Dedeoğulları karşılarına çıktı. Ben gittiğimde abime sopalarla vuruyorlardı. Yahya’nın ve Veli’nin ‘ben ülkücüyüm sizi buradan kaldıracağım’ dediğini duydum. Ali Keleş ve iki şahıs beni kollarımdan tuttu ve sopalarla başıma vururken Ali Keleş’in de Ali Çalık’a hitaben bıçağı gösterip, sapla buna dediğini duydum. Beni yere yatırıp, üstüme çullanırken beni kurtarmaya çalışan kız kardeşim Serap Dedeoğulları’na da demir sopalarla vurduklarını gördüm. Diğer kardeşim Serpil Dedeoğulları polisi ararken evin avlusunda bizi dövmeyi bırakıp, kaçıp, gittiler…Şikayetçiyim.”
‘Polisleri arayın gelsinler sizi bizim elimizden kurtarsınlar’
Saldırıya dair ifade veren Serpil Dedeoğulları da olayı anlatarak, “… Karşı komşumuz olan Lütfi Keleş’in ikametine bir gri renkli plakasını bilmediğim bir araç geldi. Bu aracın içinde Ramazan Çalık, Ali Keleş ve Ahmet Keleş vardı. Aracı kullanan ismini bilmediğim şahıs araçtan indi kapıyı açtı babam Yaşar’a hitaben sizin…. Polisleri arayın gelsin … gelsinler sizi bizim elimizden kurtarsınlar, dedi… Veli benim saçlarımdan tutup, kafama yumrukla vurarak, darp ettikten sonra bana hitaben… ‘çekil sizi buradan kaldıracağım ben ülkücüyüm’, dediğini duydum. Bu sırada sol koluma demir çubukla vurulup, yaralandım ve kenara çekilip, 155 ve 112’yi aradım….şikayetçiyim” derken, aileden Sibel ve Yaşar’ın da ifadelerinde Yahya Çalık’ın “ben ülkücüyüm sizi buradan kaldıracağım” dediği belirtilmişti.
‘Kürt olduğumuz için bize saldırdılar’
Serap Dedeoğulları da saldıranların “Biz ülkücüyüz sizi buradan kaldıracağız” sözlerini bir kez daha yineleyerek, “Biz Kürt olduğumuz için bize saldırdıklarını düşünüyoruz. Daha öncede aynı mevzu nedeniyle babamın bu şahıslarla husumeti vardır… Biz Kürt olduğumuz için karşı taraf sürekli bizi mahallede istemiyordu. O hareketlere ve olay günü evimizi basmalarını ve bizi darp etmelerini buna bağlıyorum” ifadelerinde bulunmuştu.
Tutuklama sayısı 13
Katliamın ardından Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında katliam faili Mehmet Altun ile onunla akraba olan Keleş ile Çalık ailesinden 10 kişi tutuklanmıştı. Geçtiğimiz günlerde ise daha önce Dedeoğulları ailesine yönelik ırkçı saldırıda bulunmalarının ardından tutuklanan 2 kişi, katliama ilişkin yürütülen soruşturma dosyasından da tutuklandı. Böylece tutuklu sayısı 13’e çıkmış oldu.
Savcı bakanlığa avukatları sordurmuş
Katliamın ardından Dedeoğulları ailesinin avukatı Abdurrahman Karabulut’un başka avukatlara verdiği yetki belgesinin sorgulanması üzerine Konya Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık Bürosu 2 Eylül’de Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne dilekçe sundu.
‘Konunun etnik boyuta taşınma gayreti…’
Ajansımızın ulaştığı ve Konya Cumhuriyet Savcısı Ersin Taşkazan tarafından Adalet Bakanlığı’na gönderilen dilekçede şunlar yer alıyor: “Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2021/ 40415 sor sayılı dosyasında canavarca hisle ve tasarlayarak yedi kişiyi kasten öldürme, yakarak mala zarar verme, nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihlal, 6136 SK muhalefetet ve bu suçlara azmettirme, iştirak veya yardım suçlarından soruşturma yürütüldüğü, dosyada herhangi bir gizlilik kararı bulunmadığı, müşteki Çetin Dedeoğulları vekili Av. Abdurrahman Karabulut’un dosyaya vekaletname ibraz ettiği ve bu doğrultuda Uyap üzerinden soruşturma dosyasını inceleyebildiği ve dosyadan örnek alabildiği, bununla birlikte Av. Abdurrahman Karabulut’un birçok başkaca avukata yetki belgesi ve bu yetki belgesi belgelerinin dosyaya sunulduğu, yetki belgesi alan bir kısım avukatların Uyap üzerinden dosyayı inceleme taleplerinde bulundukları, olayın kamuoyuna mal olmuş hassas bir soruşturma olduğu, konunun etnik boyuta taşınma gayretinin olduğu, dosyadaki bilgi ve belgelerin bu amaçla kullanılma ihtimalinin bulunduğu görülmekle; 1136 sayılı Avukatlık Kanunun 56’ıncı Maddesi de dikkate alındığında dosyaya yetki belgesi sunan tüm avukatların Uyapa taraf vekili olarak kaydedilip kaydedilmeyeceği, Uyap’tan dosya inceleme taleplerinin kabul edilip edilmeyeceği, dosyadan belge örneği alıp alamayacakları hususunda tereddüt hasıl olduğundan, bu hususlarda görüş bildirilmesi takdirlerinize arz olunur.”
Bakanlık ‘mahkeme bağımsızdır’ dedi
Savcı Ersin’in Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü tarafından incelenen dilekçesine 21 Eylül tarihinde şu yanıt verildi: “… 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasasının, ‘Yargı yetkisi’ kenar başlıklı 9’uncu maddesinde, ‘Yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.’ ‘Mahkemelerin bağımsızlığı’ kenar başlıklı 138’inci maddesinin ikinci fıkrasında; ‘Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye veya telkinde bulunamaz.’
Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında 1 Nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin, ‘Görev’ kenar başlıklı 38’inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde; ‘Adalet hizmetleriyle ilgili konularda, gerekli araştırmalar ve mevzuat hazırlıklarını yapmak ve görüş bildirmek’ hükümleri yer almaktadır.
Bakanlıktan görüş talep edilmemeli
Ayrıca, Genel Müdürlüğümüzün 1 Ocak 2006 tarihli ve 11 No’lu ‘Bakanlıktan görüş talepleri ile ilgili dikkat edilmesi gerekli hususlar’ konulu genelgesinde, hangi usuller çerçevesinde görüş talep edilebileceği ayrıntılı bir şekilde açıklanmış ve ‘yargı yetkisinin kullanılma alanına giren veya mahallinde kanun, tüzük, yönetmelik, genelge veya Yargıtay içtihatları araştırılmak suretiyle çözülebilecek konularda Bakanlıktan görüş talep edilmemesi’ gerektiği ifade edilmiştir.
Bakanlıkça görüş bildirilmesi mümkün değil
Bu itibarla; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9 ve 138’inci maddeleri ile 1 Nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 38’inci maddesi gereğince yargı yetkisinin kullanılma alanına giren konularda Bakanlıkça görüş bildirilmesinin mümkün olmadığı, mütalaa edilmekle birlikte, sorunun kanun ve yargı yoluyla çözümlenmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.”