![](/staticfiles/news/172748/2021/09/27/823x463cc-270921-yazar-nurcan-kaya-manset.jpg)
Yazar Nurcan Kaya’ya 1 yıl 3 ay hapis cezası
- 14:46 27 Eylül 2021
- Hukuk
DİYARBAKIR - Artı Gerçek yazarı Nurcan Kaya hakkında Twitter paylaşımları gerekçe gösterilerek 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi.
Artı Gerçek yazarı Nurcan Kaya hakkında Twitter paylaşımları gerekçe gösterilerek “zincirleme şekilde örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla devam eden yargılamanın 4’üncü duruşması Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya tutuksuz yargılanan Nurcan Kaya, avukatları Veysel Ok, Mehmet Emin Aktar ve Nahit Eren katılırken çok sayıda avukat da destek amaçlı izleyici salonunda yerini aldı.
İddia makamı esas hakkındaki mütalaasında, Nurcan’ın kullandığı dijital medya hesabı aracılığıyla “Kobanê’de yalnızca Kürtler değil, orada yaşayan bütün halklar direniyor. Demokratik Araplar da direniyor, şehitler verdiler maalesef” şeklinde paylaşım yaptığı hatırlatıldı. Nurcan’ın herkese açık bir şekilde yaptığı bu paylaşımla PKK, KCK ve YPG silahlı örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterdiği, övdüğü ve bu yöntemlere başvurmayı teşvik edici nitelikte olduğu ileri sürülerek, Nurcan’ın basın ve yayın yoluyla “zincirleme şekilde örgüt propagandası yapmak” suçundan 5 yıla kadar cezalandırılma isteğini tekrarladı.
‘Takipsizlik kararı verildi sonra dosya açıldı’
Ardından savunma yapan Nurcan, 2 yıl önce Suriye’ye yapılacak olan ‘Barış pınarı harekâtı’na yönelik bakanlığın yaptığı açıklamaya ilişkin dijital medyada paylaşım yaptığını söyledi. Nurcan yaptığı paylaşımının bazı kesimler tarafından ilgi çektiğini kaydederek, “İstanbul’daki evime baskın yapılarak gözaltına alındım. Soruşturma açıldı ve takipsizlik kararı verildi. Sonrasında aynı twit üzerinden yine soruşturma açıldı. Yaptığım paylaşımların bir kısmı savaş karşıtı paylaşımlardır. Savaş karşıtıyım ve olan olumsuzlukların askeri operasyonla çözüleceğini düşünmüyorum. Ben bütün askeri operasyonlara karşı çıktım. Aynı twitimde operasyonun savaş nedeniyle katliam olduğunu söyledim” dedi.
‘Barışı savunmaya devam edeceğim’
Nurcan insan hakları savunucusu olduğunu ifade ederek, “İnsan hakları savunucusuyum. Aynı zamanda bir barış aktivistiyim. Hem bugünün dünyasında şiddet içeren bütün mücadele biçimlerine karşı çıkıyor, hem de Kürt sorunun ancak diyalog yoluyla, eşit vatandaşlık, özgürlük ve demokratik standartlar temelinde bir çözüm bulunması gerektiğine inanıyorum. Hangi kesimden olursa olsun, kimse hayatını kaybetmesin istiyorum. Bakın bir zamanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan da aynı şeyi söylüyordu; çok da iyi yapıyordu, ‘Ama biz onların duruşlarına rağmen kanı durdurmak için çırpınacağız. Onlar şehit cenazesi gelsin istismar edelim diye ellerini ovuştururken, biz tek bir gencimizin dahi burnu kanamasın diye çırpınmaya devam edeceğiz’ dedi. O fikrini değiştirmiş olabilir ancak ben evrensel ilkelere bağlı kalarak barış savunuculuğu yapmaya devam ediyorum. Bundan sonra devam edeceğimin de bilinmesini isterim” diye kaydetti.
‘İktidar tutum değiştirdi diye ben değiştiremem’
Nurcan, savunmasının devamında şunları ekledi: “İddianamede yer alan bazı tweetlerim de Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeler üzerine çözüm sürecine dönülmesi ihtimali ve umudu konusundadır. Bugün iktidar Kürt sorununa çözüm konusundaki pozisyonunu değiştirdi diye ben de ona uyarak değişmek zorunda değilim. Ne insan hakları savunucuları ne barış aktivistleri ne de yargı, iktidarın değişen politikalarına göre tutum alabilirler. Bizler ancak evrensel hukuk ve ahlak doğrultusunda ilkeli tutumlar alabiliriz ve bedeli ne olursa olsun bu tutumumuzda ısrar edebiliriz. Sonuç olarak bu davada vereceğiniz karar bu ülkede iktidara ve vatandaşlara ayrı hukuk uygulanıp uygulanmadığını gösterecektir. İktidarın bir dönem söylediklerini biz hala söylüyoruz diye cezalandırılabilir miyiz, onu gösterecektir. İnsan haklarını ve barışı savunmak, çatışmalara diyalog yolu ile çözüm bulunmasını istemek propaganda sayılabilir mi? Bana dava açılmasının nedeni propaganda suçunun işlenip işlenmediğini saptamak mıdır yoksa bir hak savunucusunu, bir barış aktivistini susturmak mıdır, kararınız bunu belirleyecek.”
‘Atılan twit hangi olaya mal olmuştur?’
Nurcan’ın savunmasından sonra avukatı Veysel Ok söz alarak, 2014 yılında yapılan paylaşımın hangi toplumsal olaya mal olduğunu sordu. Veysel, “Bu 8 yıl önceki bir paylaşımdır. Mütalaada hangi örgütün olduğunu belirtmesi gerekir. Birçok insan hakları mahkemesi kararı vardır. Basının attığı twit bölücülüğü anımsatsa bile görüş özgürlüğü kapsamında değerlendirmiştir. AİHM’nde ve Anayasa Mahkemesi’nde buna dönük verilmiş birçok karar vardır. Müvekkil IŞİD’e karşı direnildiğini, buna karşı dayanışma vurgusunda bulunmuştur. Müvekkilin kendi kişiliği ile çatışan karar verilmesi hukuka uygun olmayacaktır” diyerek müvekkilinin beraatını talep etti.
Beraatını istediler
Nurcan’ın savunma avukatlarından ve Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, Avrupa Birliği Bakanlığı’nın avukatlara ilişkin kararlarının olduğuna değinerek, avukatların mesleklerini icra ederken ayrımcılığa ve kamuya gelebilecek baskılara uğramadan gerekli önlemlerin alınması yönünde birçok devletlere görüş gönderildiğini belirterek, müvekkilin beraatını istedi.
Son olarak konuşan avukat Mehmet Enin Aktar, “Müvekkilin yaptığı paylaşımı iddia makamının belirtildiği şekilde biz sesli olarak okuyoruz. Biz Türkçeyi sonradan yazıp öğrendik. İddia makamı bu mütalaayı hazırlarken bu twiti sesli olarak okumuş mudur? Bu şekilde açılan davalar zaman kaybı oluşturmuştur. Hala bu saate kalkmış ifade özgürlüğünü tartışıyoruz. Müvekkilin cezalandırılması yargının kendi duruşunu kaybettirmesi demektir. Hiçbirimizin ceza almak gibi bir korkumuz yok. Biz sadece kendiniz için bugün beraat kararı verin ve konuyu kapatalım diyoruz” ifadelerinde bulundu.
Mahkeme heyeti verdiği aranın ardından Nurcan'a, “örgüt propagandası” yaptığı gerekçesiyle 1 yıl 3 ay hapis cezası verdi.