‘YPG ve YPJ 2017 yılına kadar ‘terör örgütü’ olduğuna dair tek bir karar yok’

  • 13:13 20 Eylül 2021
  • Hukuk
 
ANKARA - Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nda konuşan dosya avukatlarından Mesut Beştaş,  emniyetin YPG ve YPJ hakkındaki yazısına işaret ederek, “YPG’nin ve YPJ’nin ‘terör örgütü’ olarak kabul edilmesine yönelik karar ve tarihin istenmesini talep ediyoruz” dedi.
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te yaşanan protestolar gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP)  önceki dönem Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 108 isim hakkında açılan Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 4’üncü duruşması başladı. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görülen dava dosyasında ismi geçen 108 kişi, 29 ayrı suçlamayla 38’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680’er yıl hapis istemiyle yargılanıyor.
 
‘Yargı ve idarenin işbirliği ile sindirilmek isteniyoruz’
 
Avukat beyanları ile devam eden davada, dosya avukatlarından Mesut Beştaş, savunma olarak meslektaşlarının söz almak istemesinin külliyen retçi bir yaklaşımla karşılandığını belirtti. Mesut, açık bir şekilde sindirilmek istendiklerini kaydederken, avukatların dahi mahkeme salonuna alınmasının sorun olduğunu, izleyicilerin, siyasetçilerin yakınlarının alınmamasını eleştirdi. Mesut, “Bize yönelirken de bu durumun sizden bağımsız ortaya konulduğunu ifade eden söylemleriniz oluyor. ‘Ben salon dışında yaşananlara karışamam’ diyorsunuz. Yargı ve idarenin işbirliğiyle sindirilmek isteniyoruz. Bir önceki duruşma periyodunun da duruşma salonunun kapısına kadar farklı bir amaç taşıdıkları belli olan bir grup salonun kapısına dayandı. Bunun engellenmesini talep ettik, ‘Bizim yetki alanımız bu salondur’ dediniz. Biz buraya avukat olarak gelirken bir saate yakın sorguyla geliyoruz, ancak üzerinde işaretleri olan bir ekip ellerini kollarını sallaya sallaya salonun kapısına geliyor. Biz avukatlar duruşma salonundan çıktığımızda tekrar kimliğimizi sormadan bizi içeri almıyorlar ama onlar kimlik göstermeden içeri girdiler” dedi.
 
‘HDP Genel Merkez önündeki provokasyon’
 
Mahkeme başkanının önceki celselerde “HDP’ye neden saldırı olmuyor” sözlerinin ardından HDP İzmir İl Örgütü’ne yönelik yapılan saldırıda partili çalışan Deniz Poyraz’ın katledildiğini hatırlatan Mesut, şöyle devam etti: “Geçtiğimiz günlerde de HDP’nin kızını kaçırdığını iddia eden Mehmet Laçin,  HDP Genel Merkez binası önüne getirildi. Deniz Poyraz’ın katledilmesinde gözcülük yaptığı iddia edilen şahıs alınıyor, gösteri yürüyüş ve ifade özgürlüğü açısından HDP Genel Merkez önüne getiriliyor. Tek başına. Onu kim getiriyor. İçişleri Bakanlığı’nın personellerinden 500 kişi onu koruyor. Ama HDP’li vekiller ‘Bir şeyler söyleyeceğiz’ diyorlar, ‘Hayır’ konuşamazsınız’ diyorlar. Ama İzmir’de Deniz Poyraz katledilirken kapıda bulunan şahıs, HDP Genel Merkez binasına getiriliyor. Dolayısıyla biz bu provokasyonların bundan sonra da devam edeceğini düşünüyoruz.”
 
‘Ara kararların dışında belgeler geliyor’
 
Mahkeme heyeti tutuklu siyasetçilerin ailelerinin güvenliğini sağlama noktasında çekinceli davrandığı sürece bu tarz durumların devam edeceğini belirten Mesut, “Şu görevi yapmanız gerekiyor: Bu yargılamanın adil yapılması için her türlü girişimde bulunma sorumluluğunuz var. Yasa size bu sorumluluğu yüklüyor. Bir diğer husus, bu dosyaya ara kararların dışında da belgeler geliyor. ‘Geldi dosyaya konuldu’ dediğiniz zaman delillerin tartışılmasını engellemiş oluyorsunuz. Siz odanıza çekildiğinizde bu belgeleri okuduğunuza ve incelediğinize inanmıyoruz. Bize de sunulmadığından inceleme ve buna yönelik savunmalarımızın önünde engel oluyorsunuz. Bu uygulama yargılamanın gizli yapılmasına neden oluyor” ifadelerini kullandı. 
 
Mükerrer yargılamaya değinen Mesut, “Siz hukuk dışı davranarak, mükerrer yargılama yaptığınız yetmiyor. Bir de oradan buradan dosya getiriyorsunuz. Karar verin, biz bunu AYM ve AİHM’e götürmek durumdayız. Biz burada yargıya inancımızı kaybetmiş durumdayız. Biz birileri gibi bize verilen görevlerle idare ve iş yapacak değiliz” dedi.
 
Avukatın sözü kesildi
 
Mahkeme başkanı avukatın sözünü keserek, taleplerini söylemesini istedi. Avukat Mesut taleplerini söyleyeceğini ve belgede sunacağını aktardı.
 
‘Kaç YPG’li tedavi edildi araştırılsın’
 
Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı’na yazı yazılarak, 6-8 Ekim’e dair Ekim ayını kapsayacak şekilde ülke sınırları içinde hastanelerde tedavi edilen YPG, YPJ ve IŞİD’lilerin sayılarının istenmesini talep eden Mesut, şöyle devam etti: “O dönem IŞİD terör örgütü olarak değerlendiriliyor. Türkiye’de de öyle ya da böyle terör örgütü deniliyor ama bakın Adalet Bakanlığı ne diyor. Emniyet Genel Müdürlüğü’nden alınan yazıda ‘Bir yapının terör örgütü ilan edilmesi Bakanlar Kurulu kararıyla ya da Yargıtay kararıyla olacağı, bu konuda YPG ile ilgili bir kararın bulunmadığı bildirilmiş. Terör örgütleri listesinde PYD, YPG yer almıyor. O dönem Türkiye sınırları içerisinde yer alan hastanelerde YPG’li ya da PYD’linin tedavi edilmesi suç değildir. Bu nedenle yazı yazın diyoruz. Adalet Bakanı o tarihte YPG’yi ‘terör örgütü’ olarak görmüyor. Ama ne yazık ki devran değişti. Şimdi hükümet kimi istese ‘terör örgütü’ yapıyor. Sıkıyönetim dönemlerinde bile Bakanlar Kurulu ya da başka bir merci ‘terör örgütü’ olarak ilan edemiyordu.
 
‘Adalet Bakanlığı’na yazı yazılsın’
 
Türkiye’de 2017 yılına kadar YPG’nin “terör örgütü” olduğuna dair tek bir kararı olmadığı gibi hiçbir ülke tarafından da “terör örgütü” olarak görülmediğinin altını çizen Mesut, “2017’de yakalanan YPG’liler hakkında beraat kararları aldık. Adalet Bakanlığı’na yazı yazılarak, YPG’nin ve YPJ’nin ‘terör örgütü’ olarak kabul edilmesine yönelik karar ve tarihinin istenmesini talep ediyoruz. Adalet Bakanlığı’na yazılmasını ve kararın getirilmesini istiyoruz.”
 
Mahkeme başkanı: Kürsüde konuşacak kadar saf mıyım
 
Mesut elindeki belgeleri de mahkeme heyetine sundu. Mesut’un taleplerine ilişkin savunmasını kesen mahkeme başkanı, “Ben 21 yıldır buradayım. Kim bana talimat verecek? Velev ki verildi kürsüde konuşacak kadar saf mıyım” dedi.
 
Avukat Mesut’un söz hakkını engelleyen mahkeme başkanı, “Müvekkilinizin savunmasını yaptıktan sonra savunma yaparsınız” sözlerine Mesut, Diyarbakır’da SEGBİS üzerinden defalarca söz hakkı almak istediğini ama verilmediğini belirtti.  
 
Mesut söz hakkı verilmediğini söylemesine ise mahkeme başkanı “Eğer ben öyle bir şey yaptıysam istifa ederim” yanıtını verdi. Mahkeme başkanına Mesut, şu sözlerle tepki gösterdi: “İspat edeyim. Siz bu ülkenin hukuku çerçevesinde CMK kapsamında ikinci gün davayı açtığınızda hangisini reddedersiniz. Siz AİHM kararının uymak zorunda olduğunuzu biliyorsunuz ama uymadınız. Siz bu ülkede 6-8 Ekim olaylarında polisler zırhlı araçlarla yurttaşların arabaları ateşe attı. Onun sorumluluğunu HDP’ye yüklemeniz hukuki mi? Siz AİHM’in HDP’nin tasfiye amacıyla sonuçlarını doğurduğunu yazdığı halde bu karara uymadığını biliyor musunuz? Bu talimattır ya öfkedir ya düşmanlıktır.”
 
Duruşmaya saat 14.00’e kadar ara verildi.