‘Hamile kadına şiddet’ olayında gerekçeli karar açıklandı

  • 09:42 7 Temmuz 2020
  • Hukuk
İSTANBUL - Pendik'te 7 aylık hamile Ayten Bahçıvan ve eşini şiddete maruz bırakan Hasan ve Hüseyin Sel’e verilen 5'er yıl hapis cezasının gerekçeli kararı açıklandı.
 
İstanbul Pendik ilçesinde 6 Temmuz 2019 tarihinde trafikte 7 aylık hamile Ayfer Bahçıvan ile eşi Yunus Emre Bahçıvan’ı şiddete maruz bırakan Hasan ve Hüseyin Sel’in İstanbul Anadolu 59’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandıkları davada sanıklara, "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçundan 4'er yıl 2'şer ay, "ulaşım araçlarının kaçırılması ve alıkonulması" suçundan da 10'ar ay hapis cezası verilmişti. 18 Haziran’da görülen karar duruşmasında sanıkların 10'ar aylık hapis cezaları ertelenmişti. Mahkeme, verdiği hapis cezasının gerekçeli kararını açıkladı.
 
Gerekçeli kararda sanıkların hal ve hareketlerinin konuşmaya giden birilerinin davranışına benzemediğine dikkat çekilerek, şunlar belirtildi: “Olay yerinin cadde üstü olduğu ve trafik akışının devam ettiği, bu durumda sanıkların eyleminin devam etmesinin mümkün olmadığı ve çevrede toplananların da olması nedeni ile olay yerinden ayrılmak zorunda kaldıkları, bir pişmanlığın söz konusu olmadığı, TCK'nın 110 maddesinin uygulanma ihtimali bulunmadığı düşünülmüştür.
 
Sanıkların savunması inandırıcılıktan uzak
 
Sanıklar, katılanların aracının kendilerinin aracına vurduğunu ve konuşmak amacıyla araçlarından indiklerini söylemişlerse de, görüntülerden öndeki aracın aniden durması ile arkasındaki aracın fren yaparak hafif bir şekilde öndeki araca vurduğu anlaşıldığından sanıkların savunmasının yerinde olmadığı, inandırıcılıktan çok uzak olduğu, sanıkların toplum önünde düşmüş oldukları durum dikkate alındığında kendilerini haklı çıkarmak adına bu şekilde beyanda bulundukları düşünülmüştür.
 
Bu beyanları suçtan kurtulmaya yönelik olduğundan savunmaları yerinde görülmemiştir. Ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması suçunun unsurlarının oluştuğu kabul edilmiştir.
 
Eylem kişileri hedef aldı
 
Katılanların aracın camlarını ve kapılarını sıkı bir şekilde kapatmak zorunda kalarak dehşet içinde, araba içinde kapalı kalmak zorunda kaldıkları göz önüne alındığında ayrıca hürriyeti tahdit suçunun da oluştuğunun kabul edilmesi gerektiği düşünülmüştür. Olayın başlangıcında sanıkların katılanların aracının yanına geldikleri, burada el kol işareti yaptıkları, katılanların aracının camına vurdukları, katılanların durmayarak ilerlediği buna rağmen sanıkların katılanların aracının önünü keserek durdurdukları dikkate alındığında kasıtlarının yoğun olduğu ve eylemin ayrıca kişileri de hedef aldığı kabul edilerek bu yöndeki savunmalara itibar edilmemiştir.
 
Pişmanlık söz konusu değil
 
Sanıklar vekili, hürriyeti tahdit suçu açısından sanıkların kendiliğinden olay yerini terk ettiğini ve katılanların bir zarar görmediğini, TCK'nın 110 maddesinin uygulanması gerektiğini belirtmiş ise de; olay yerinin cadde üstü olduğu ve trafik akışının devam ettiği, bu durumda sanıkların eyleminin devam etmesinin mümkün olmadığı ve çevrede toplananların da olması nedeni ile olay yerinden ayrılmak zorunda kaldıkları, bir pişmanlığın söz konusu olmadığı, TCK'nın 110 maddesinin uygulanma ihtimali bulunmadığı düşünülmüştür.”