'Sosyalistlerin görevi şovenizme karşı mücadele etmek!'

  • 09:06 18 Mart 2025
  • Güncel
Melike Aydın
 
İZMİR - Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısının net ve kendi örgütüne dönük olduğunu, sürece dair gerçeklerin ise çarpıtıldığını ifade eden DEM Partili Milletvekili Burcugül Çubuk, “Sosyalistler ne yapacak” diye sorarak sosyalistlerin en temel görevinin şovenizme karşı bu coğrafyada mücadele etmek olduğunu söyledi. 
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı görüşmenin ardından kamuoyuna açıklanan  “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” siyaset ve toplumun her kesimi içerisinde etkisini sürdürüyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk, Kürt Halk Önderi’nin çağrısına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Terör meselesi değil Kürdistan’ın sömürgeleştirilmesi sorunu’
 
NATO’nun en büyük kara ordusu olmakla övünen Türkiye’nin başka bir örgüte veya devlete emperyalizmin maşası olduğu suçlamasında bulunamayacağını ifade eden Burcugül Çubuk, Kürt meselesinin esas olarak Kürdistan’ın sömürgeleştirilmesi ve statüsü meselesi olduğunu ifade etti. Kürt halkının hala kendi diliyle yaşayamadığını, Kürt meselesinin bu yüzden bir “terör” meselesi olarak tarif edilemeyeceğini dile getiren Burcu Gül Çubuk, “Çocuklar anne ve babalarının Kürtçe adlarını söyleyemiyordu, hala öyle. Çocuklar Kürtçe konuştuğu için aileler cezalandırıldı. Ortada böyle bir mesele varken buna ancak devlet terörü sömürgeci terörü denir. Dört parça Kürdistan sömürge altındadır. Dört parça Kürdistan sömürge coğrafyasıdır” dedi.
 
‘Rojava bütün Suriye’nin demokratikleşmesini hedefliyor’
 
Burcugül Çubuk, Rojava Kürdistanı'nın en özgürleşmiş bölge olduğunu belirtti. Ayrıca, bu modelin yalnızca kendisini değil, Kuzey ve Doğu Suriye halklarını ve tüm Suriye'yi demokratikleştirmeyi hedeflediğini vurgulan Burcugül Çubuk, bu modelin Suriye'yi bir 'halklar hapishanesi' olmaktan çıkarmayı amaçladığına dikkat çekti. Burcugül Çubuk, “Aslında kendi sömürge yaşamından çıkardığı sonuç kimsenin bunu yaşamaması üzerine. Bu ileri bir örnek. Rojava Devrimi aslında bugün hem devrimin imkanlarını, devrimi düşünmekle ilgili imkan yaratıyor alan yaratıyor hem de sömürgecilik mücadelesinde herkese ne kadar katkı sağladığını gösteriyor. Bu nedenle saldırıların hedefinde” şeklinde konuştu.
 
‘Terör etiketi solla ilgili değil, varsa terör sömürgeci terörüdür’
 
Kürdistan’ın kurtuluşu meselesini “terör” olarak tanımlamanın aslında Kürtler, Kürdistan coğrafyası ve diğer halklara biat ettirmek, talan ve şiddet uygulama amacı içerdiğini ifade eden Burcugül Çubuk, şunları belirtti: “İsrailli yerleşimciler Filistinlilerin kuyularına beton dökerken burada da Kürt halkı kemiklerini kireç kuyularında bulamıyor. Kuyulara gömülen halkların özgürlüğü meselesi var. Bu nedenle Kürdistan’la ilgili meseleye dört parçası için de terör meselesi diyeceksek o zaman sömürgecilerin terörü diyeceğiz. Bu nedenle de bu terör etiketini kullanmanın solla sosyalizmle alakası yok. Çünkü en ufak sol, sosyalist okuma yapmış olan halkların kendi kaderini tayin hakkının emperyalizme hizmet etmediğini meşru olduğunu bunun yönetimlerinin meşru olduğu ve sosyalistlerin bu konudaki yegane görevinin kendi içinde yer aldığı egemen ulus içinde şovenizmi kırmak olduğunu, işçi sınıfının üzerindeki şovenist etkiyi kırarak işçi sınıfını kendi devrimini örgütlemek olduğunu böylelikle de sömürgeci coğrafyada birlikte mücadele ilişkisi kurulması gerekir.” 
 
‘Gerçekler çarpıtılıyor’
 
Açıklanan metinin net ve kendi örgütüne çağrı yapan nitelikte olduğunu ve aslında onların arasındaki hukuku yansıttığını kaydeden Burcugül Çubuk, “Partimiz barışa dair sorumluluktan kaynaklı bu anlamda bir aracılık yapıyor. En temel sözü halkların barışı olduğu için bunu yapıyor. Bu mesajı iletildiği örgütün verdiği cevap ortada. Ve sanki bu örgüt onca yıldır bir mücadele vermemiş hiç bedel ödememiş kayıpları olmamış, halkına karşı sorumluluk hissetmemiş gibi bir eleştiriyle karşı karşıya. PKK’li olmak, sevmek zorunda da değil kimse, ama gerçeği çarpıtmak başka bir boyut” şeklinde konuştu.
 
Eleştirilere yanıt
 
Metne dair eleştirileri de değerlendiren Burcugül Çubuk sağdan gelen iki ana hattan birinin metni teslimiyet olarak yorumladığını, diğerinin ise “devletle bir oldular Kürt -Türk düşmanlığı yapıyorlar ve kandırıyorlar” şeklinde değerlendirdiğini ifade eden Burcugül Çubuk “Soldan gelen bir kısım zaten hiçbir zaman şoven refleksleri ulusalcılığı bırakmadı, Kürt halkının kazanımlarına ve kendi öncülerine her zaman aynı argümanlarla yaklaştı. Mütemadiyen ‘amalı fakatlı’ cümleler kurdu. ‘Biz ezen ulusun mücadelesini destekleriz ama’larla gelen, ‘ezen ulusun mücadelesini meşrudur ama Kürdistan Kürtler...’ diye gelen. En nihayetinde kendini cumhuriyetle özdeşleştiren oraya yerleşen bunu yapmasa da bunu riskli buluyor; Kürt halkının taleplerinin yanında yer almak bedel ödetiyor bu coğrafyada. Kobanê Kumpas Davası’ndan HDK operasyonlarına kadar. Tamamında özellikle Kürtlerle yan yan durmaya çalışan sosyalistler, insan hakları, demokrasi ve barış savunucuları hedef alındı, feministler hedef alındı. Konforlu bir alanda siyaset yapma isteği de var. Solda olanlarda ise endişe hakim” ifadelerini kullandı. 
 
‘Türkiye sosyalistlerinin sorunu faşizme karşı birleşik cephe kuramaması’
 
Türkiye sosyalist hareketinin temel sorumluluğunun kendi devrimini örgütlemek olduğunu, bu konudaki başarısızlığının onun Kürdistan Özgürlük Hareketi ne yaparsa etkisinde kalma sonucunu ortaya çıkardığını belirten Burcu Gül Çubuk, bunun da müsebbibinin kendisi olduğunu söyledi. Burcugül Çubuk, “Her kararından pratiğinden etkileniyorsa ortada dönüp bakması gereken kendi pratiği kendi eksiğimiz. İşçi sınıfı örgütü olmamamız. İşçi sınıfından insanları örgütlemek değil işçi sınıfı örgütü olmak gerekir. Burada aşizme karşı birleşik bir cephe bir ilerici hat kuramamış olmak gibi sorunlarımız varken ‘silah mı bırakacak kime bırakacak nereye bırakacak, onlar düzenle siyaset mi yapacak, hapse mi girecek’ Bunların hepsini düşünen bir örgüt var” dedi.
 
‘İktidar partileri barış sürecine uygun davranmıyor’
 
Şeffaflık konusundaki eleştirileri de değerlendiren Burcugül Çubuk, “Kürdistan Özgürlük Hareketi ile yan yan yürüyen sosyalistler açısından şöyle bir netlik var: Bazı şeyler her zaman açık açık söylenmez, en temel neden sürece dair sürecin provokasyonlarla ellerinden alınmasından kaygılı. Örneğin Ceylanpınar’da bunu gördük. Bir diğer mesele de arabulucusundan tarafların kedisine dair güvenlik önlemleri almaktır. Güvenlik ve sürecin selameti meselesinde önlem alarak hareket edebilir. Fakat AKP kanadından ‘ayakkabı numaralarına kadar biliyoruz’dan’, ‘silah bırakacaklar, dümdüz edeceğiz’ propagandası var, ‘Hemen kongre yapsın hemen silah bıraksın’. Bunu anlıyoruz ve biliyoruz ki aslında onlar açısından da süreç ilerlemiyor. Dışarıda yaptığı propaganda başka, ilettiği mesajlar başka bir şey. MHP kanadından da barışın sahibi biziz tadında şeyler yapılıyor sürece çok övgü düzülüyor ama orada da totalde devlet ve iktidar partileri kanadında sürecin aslında nasıl ilerlemesinde sır perdesi ortaya çıkarmak muzaffer parti imajı ortaya çıkarmak. Oysa barış süreçleri böyle olmaz” şeklinde konuştu.
 
‘Süreci PKK’nin bozmayacağı ortada’
 
Açıklama geldiği andan itibaren ateşkes ilanı yapan PKK açısından durumun çok daha rahat olduğunu, bunun aynı zamanda açık bir özgüven ifadesi olduğunu ifade eden Burcugül Çubuk, “Anlıyoruz ki süreç kendileri tarafından bozulmayacak. Sürece dair kendileri açıkça açıklıyorlar. Mesela o görüşmelerde ne tartışılıyor olabilir? Örneğin siyasi tutsakların, hasta tutsakların tahliyesi tartışılıyor olabilir. Bir başka mesele partinin fikri önderinin Sayın Öcalan’ın fiziki olarak özgürleşmesi, çalışma imkanlarına kavuşması ve partisiyle doğrudan bağ kurabilmesi. Bunlar konuşuluyordur. Ya da yasal düzenleme. Bu zaten deklarasyonun ardından bir mesaj olarak ilan edildi. Hukuken bir düzenleme yapılmalıdır. Ancak böyle teminat altına alınır deniyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Gizlilik devletle ilgili, yandaş kalemler eliyle özel savaş taktiği’
 
Bir tarafın kendisine dair açıklamalar yapabilirken diğer tarafın yaptığı çalışmaları da gizleyerek halkı yanılttığını dile getiren Burcugül Çubuk, şöyle dedi: “Özgür Özel açıkladı mesela bunu. Dört komisyon çalışıyor, Adalet Bakanlığı da dahil. Bunun hukuki siyasi altyapısı çalışıyor ama özellikle yandaş kalemler eliyle başka bir dezenformasyon, yeni bir savaş propagandası devam ediyor. Savaş seçeneğini elinde tutmak isteyen bir devlet var. Gizlilik oradan çıkıyor aslında.” 
 
‘Türkiye sosyalist ve feministlerine görevler düşüyor’
 
Kürt halkının kendi mekanizmalarının, örgütlerinin kendine çıkardığı görevler olduğunu, ayrıca Türkiye sosyalist ve feministleri olarak hakikaten barışı konuşmak zorunda olduklarını ifade eden Burcugül Çubuk, “Bu noktada kendi pratiğimize yönelmek zorundayız. Kadınlar Barış İstiyor İnisiyatifini kurdular. Sosyalistler ne yapacak? Onların da en temel görevi şovenizme karşı bu coğrafyada mücadele etmek. Sınıf mücadelesi ile barış mücadelesini yan yana getirmek. Bunların tamamında devletin angajmanına girmek değil tersine sınıf hareketinin gelişmesinin önündeki milliyetçi angajmanı ortadan kaldırmak” şeklinde konuştu.