Kayıp yakınları: Devlet işlediği suçlarla yüzleşmek zorunda

  • 14:36 25 Ocak 2025
  • Güncel
  
 
HABER MERKEZİ – Kayıp yakınlarının bu haftaki eylemlerinde şu çağrıda bulunuldu: “Devlet işlediği suçlarla yüzleşmek zorunda.” 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” şiarıyla, Amed, Êlih ve Colemêrg’in Gever ilçesinde bu hafta da eylemlerine devam etti. 
 
Amed
 
Amed’de İHD ve kayıp yakınları, eylemlerinin 833’üncü haftasında, Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Eyleme, kayıp yakınlarının yanı sıra, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Amed Milletvekili Adalet Kaya ile DEM Parti Amed il ve ilçe yöneticileri katıldı. Kayıpların fotoğraflarının bulunduğu dövizlerin taşındığı eylemde, bu hafta 25 Ocak 2001 tarihinde  Şirnex’in Silopiya  ilçesinde çağrılmaları üzerine gittikleri ilçe jandarma komutanlığında, kaybettirilen Halkların Demokrasi Partisi (HADEP) İlçe Başkanı Serdar Tanış ve parti yöneticisi Ebubekir Deniz’in akıbeti soruldu. Eylemde, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in hikayesini kayıp komisyonu üyesi Berfin Elçi okudu.
 
‘Toplumsal barışın gerçekleşmesi için birbirimizle barışmalıyız’
 
Burada kısa bir konuşma yapan DEM Parti Amed İl Eşbaşkanı Abbas Şahin, “Toplumsal barışın gerçekleşebilmesi için birbirimizle barışmamız gerekiyor. Faillerin açığa çıkması, yargılanması, kendi tarihiyle yüzleşmesi gerekiyor ki bir daha aynı sorunlarla karşı karşıya kalmayalım” dedi.
 
‘Devlet işlediği suçlarla yüzleşmek zorundadır’
 
Ardından söz alan DEM Parti Amed Milletvekili Adalet Kaya ise, kayıpların nasıl kaybettirildiğine ve neden kaybettirildiğine dair hatırlatmalarda bulundu. Adalet Kaya, “Bugün tam da barışın yeniden konuşulduğu günlerde şunu biliyoruz, faşizm biçim değiştirdi, Kürt siyaseti ve siyasetçileri üzerinde hala şiddet ve işkence biçimleri farklı şekillerde sürdürülüyor. Biz biliyoruz ki bu sistematik işkence hem ulus üstü sözleşmelere, hem de ulus üstü insan hakları hukukuna göre devlet suçudur. Devlet işlediği suçlarla yüzleşmek zorundadır. Toplumsal barışı sağlayacak en önemli mekanizma budur ve bunun koşullarının oluşturulmasıdır. Bu onarıcı adalete ailelerin ihtiyacı var. Biz bu politik mücadeleyi sürdüreceğiz”  dedi.
 
Daha sonra İHD Kayıp Komisyonu üyesi Berfin Elçi, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in kaybediliş hikayesini paylaştı. 
 
‘Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’den bir daha haber alınamaz’
 
Berfin Elçi, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in hikayesini aktarırken, 25 yaşındaki Serdar Tanış’ın arkadaşlarıyla birlikte Silopi’de HADEP ilçe teşkilatını açmak için çalışma yürüttüğünü, ancak bu süreçte Şırnak İl Jandarma Alay Komutanı General Levent Ersöz ve Silopi İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Süleyman Can’ın ağır tehdit ve baskılarıyla karşılaştığını belirtti. Tüm engellemelere rağmen, 3 Ocak 2001’de teşkilatın açıldığını ve Serdar Tanış’ın ilçe başkanı olduğunu ifade eden Berfin Elçi, baskıların giderek yoğunlaştığını ve 25 Ocak 2001’de Serdar Tanış’ın, İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından çağrılması üzerine ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz ile birlikte komutanlığa gittiğini, ancak ikisinden bir daha haber alınamadığını vurguladı. 
 
Olayın ardından, İnsan Hakları Derneği’nin ailelerin başvurusu üzerine, kayıpların can güvenliğinin sağlanması ve akıbetlerinin öğrenilmesi için birçok resmi makama başvuruda bulunduğunu belirten Berfin Elçi, bu süreçte Uluslararası Af Örgütü’ne de acil eylem çağrısı yapıldığını ekledi. Ancak, yapılan tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını ve etkin bir soruşturma yürütülmeden 2015 yılında dosyanın takipsizlik kararıyla kapatıldığını ifade eden Berfin Elçi, Anayasa Mahkemesi’nin 2019 yılında süre aşımı gerekçesiyle başvuruyu reddettiğini ve nihayetinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, devletin yeterli ve bağımsız bir soruşturma yürütmediğini belirterek, kayıplardan dolayı Türkiye’yi mahkum ettiğini hatırlattı.
 
Açıklama, yapılan oturma eylemi ile son buldu.
 
Êlih
 
Êlih’te eylemlerinin 669’uncu haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya gelen kitle, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartı açarak, kayıpların fotoğrafları taşındı. Eyleme kayıp yakınları, insan hakları savunucuları, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Êlih Şubesi üyeleri, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) yöneticileri katıldı.
 
Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in hikayesini, İHD Êlih Şube Yöneticisi Hüseyin Elçi okudu. 
 
Açıklama, oturma eylemi ile son buldu.
 
Colemêrg
 
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, 159’nci haftasında Colemêrg’in Gever (Yüksekova) ilçesindeki Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Eylemde, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartı ve kayıpların fotoğrafları açıldı. Bu haftaki eylemde, 7 Haziran 1994’te gözaltında kaybedilen Mehmet Zeki Doğan’ın akıbetini sordu. Basın metnini İHD Colemêrg Şube üyesi Eren Baskın okudu.
 
Mehmet Zeki Doğan’ın gözaltında kaybedilmesiyle ilgili etkin soruşturma süreci başlatılması gerektiğini belirten Eren Baskın, “37 yaşındaki Mehmet Zeki Doğan’ı Colemêrg’în Çêle ilçesinde yaşıyordu ve on yılı aşkın süredir Çukurca Lisesi’nde kamu personeli statüsünde hizmetli olarak çalışıyordu. 7 Haziran 1994 tarihinde saat 23.00 sıralarında Özel Harekat Timleri liseye baskın düzenledi. Kapıyı kırarak içeri girip gece nöbetinde olan Mehmet Zeki Doğan’ı zorla bir panzere bindirerek götürdü. Ailesi olaya tanık olan mahallelilerden Mehmet Zeki Doğan’ın gözaltına alındığını öğrendi. Resmi makamlara başvurarak aldığı izin belgesiyle bölgede arama faaliyetine başladı. Çukurca halkının da katılımı ile gerçekleşen kapsamlı bir arama faaliyeti yürütüldü. 
 
Tanık beyanlarından yola çıkarak yapılan arama sonucunda Narlı Köyü Biyamen mevkiinde Zap suyu kenarında Mehmet Zeki’nin ayakkabıları ve ceketi bulundu. Giysilerin olduğu yerde kan izleri de vardı. Ancak aramalar sonuçsuz kaldı Mehmet Zeki Doğan’a ulaşılamadı. Kamu personeli olan Doğan, görev başındayken gözaltına alınıp kaybedilmesine rağmen, okul yönetimi ve Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından herhangi bir girişimde bulunulmadı ve ailesine bilgi verilmedi. Tanıkların Mehmet Zeki Doğan’ın gözaltına alındıktan sonra öldürülüp Zap suyuna atıldığı iddiaları karşısında resmi makamlar suskun kaldı. 
 
Herhangi bir başvuru olsun ya da olmasın, suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrendiğinde, ‘işin gerçeğini’ araştırmaya başlamakla görevli savcılar sessiz kaldı. Bu güne kadar soruşturma ve kovuşturma mercileri, ceza muhakemesinin ‘maddi gerçeğe’ ulaşma amacına uygun faaliyet göstermedi. 31 yıldır Doğan Ailesi’nin evlatlarının akıbetini öğrenmesi ve adalete ulaşması engellendi. Doğan Ailesi’nin hakikate ve adalete ulaşma hakkı önündeki engeller kaldırılsın” dedi