'Borçla aldığımız ürünleri satıp yine borç ödüyoruz'

  • 09:02 13 Ağustos 2024
  • Emek/Ekonomi
 
Şehriban Aslan
 
RIHA - Curnê Reş’te domates yetiştiriciliği yapan Hayriye İdi ve kızı Rukiye İdi, bu süreçte yaşadıkları zorluklara dikkat çekiyor. Rukiye, “Fabrika olsaydı bu kadar zarar etmezdik. Fakat fabrika olmadığı için satım yapmakta zorlanıyoruz, öyle ki mecbur kalıp ucuza veriyoruz” diyor. 
 
Ekonomik kriz giderek derinleşirken, Kurdistan’da devletin uyguladığı savaş politikaları nedeniyle bu kriz daha da ağırlaşıyor. Kürtler, geçimlerini sağlamak için bahar aylarından itibaren batı kentlerine mevsimlik işçi olarak gitmek zorunda kalıyor. Bu ailelerden biri de Riha’nın (Urfa) Curnê Reş (Hilvan) ilçesinde yaşayan Remziye İdi ve ailesi. Yıllarca batı kentlerinde çalışarak büyük zorluklar çeken Remziye ve ailesi, son yıllarda kendi ilçelerinde domates yetiştirmeye karar veriyor. Ancak, elde ettikleri ürünün zararlarını karşılamadığını belirten aile, ilçede üretilen tonlarca domates için bir fabrikanın şart olduğunu, aksi halde zararlarının giderek büyüyeceğini ifade ediyor.
 
Curnê Reş'te domates yetiştiriciliği yapan Hayriye İdi ve kızı Rukiye İdi, hem tarlada hem de evde çalışmanın zorluklarını dile getirerek yaşadıklarını paylaştı. 
 
‘Uyumaya dahi vaktimiz olmuyor’
 
Domates tarlasında çalışan Rukiye İdi, sabahın çok erken saatlerinde uyanarak ev işlerine başladıklarını söylüyor. Rukiye, “Evdeki işler bitince bu defa direkt tarlaya geliyoruz. Tarlada işler başlıyor; domates topluyoruz, sepetlere koyuyoruz, sepetleri motora taşıyoruz. Burada işler bitince akşam eve dönüyoruz. Evde yemek yapmak, iş elbiselerini yıkamak, çocuklarla ilgilenmek derken gece yarısını buluyor ve uyumaya vaktimiz dahi olmuyor” diyor. 
 
‘Tarlada çalışmak büyük çaba gerektiriyor’
 
 
Rukiye, tarlada çalışmanın başlı başına büyük çaba gerektirdiğini belirterek şunları dile getiriyor: “Yıl boyunca toprağı, fidesi, gübresi, yabancı otları ayıklamasını yapıyoruz. Fideleri elle tek tek dikiyoruz. Sabahın erken saatlerinde, sabah serinliğinde gelip sulama yapıyoruz. Toprak çamur olduğu için içine giremiyoruz, bu yüzden başka işlerle ilgileniyoruz. Akşam saat 17.00  ya da 18.00 gibi tekrar tarlaya girip ilaçlama yapıyoruz. Domatesler olgunlaştığında ise başka zorluklar başlıyor. Zarar görmemeleri için yavaş ve nazikçe topluyoruz. Bunca zahmete rağmen elde ettiğimiz ürünler kârımızı karşılamıyor. Özellikle yetiştirme aşamasında, domatesler çoğu zaman zararlı böcekler tarafından istila ediliyor ve zarar görüyor.  Hal böyle olunca borçla aldığımız ürünleri satıp yine borç ödüyoruz.”
 
‘Fabrika olsaydı bu kadar zarar etmezdik’
 
Domateslerin yetişmesi için aldıkları malzemelerin pahalı olduğunu kaydeden Rukiye, ancak domatesleri ucuza satmak zorunda kaldıklarını sözlerine ekliyor. Rukiye, “Hilvan’da bir fabrika olsaydı, ürünlerimizi doğrudan oraya verirdik. Domates salçası, kurutmalığı, konservesi ve daha birçok ürün yapılabilirdi. Fabrika olsaydı bu kadar zarar etmezdik. Fakat fabrika olmadığı için satım yapmakta zorlanıyoruz; mecbur kalıp ucuza veriyoruz” ifadelerini kullanıyor. 
 
‘Hayalim gerçekleşmedi’
 
“Ortaokula kadar okudum” diyen Rukiye, “Maddi imkansızlıklardan dolayı okuyamadım. Evin tüm yükümlülüğü benim boynuma kaldı. Babam hasta, annemin ellerinde sedef hastalığı var. Bu ortama girmemesi gerekiyor ama mecbur kalıp geliyor, birlikte domates topluyoruz. Bu şartlardan dolayı ben de okuyamadım, okulu bırakıp sorumluluk aldım. En büyük hayalim çocuk doktoru olmaktı ama o da olmadı” sözleriyle hayalini paylaşıyor. 
 
‘Kârımız zararımızı karşılamıyor’
 
Rahatsızlıkları olmasına rağmen tarlada çalışan Hayriye İdi şunları söylüyor: “Ne gecemiz ne de gündüzümüz var. Sürekli ev ve tarla demeden çalışıyoruz. Ellerimde sedef hastalığı var, bu tozlu ortama girmemem gerekir ama mecburuz, çalışmaya geliyorum. Bir buçuk aydan fazladır tarladayız, sürekli ayaktayız. Ev ve tarla dışında ben neneme de bakıyorum, onun çok fazla hastalığı var, tüm ihtiyaçlarını ben karşılıyorum. Gözü görmüyor, kulağı duymuyor ve fırsat buldukça gitmeye çalışıyorum.  Çocukluğumdan, gençliğimden beri çalışıyorum ve hala çalışıyorum. Eskiden Yozgat’a, Tokat’a ve daha birçok batı iline gidiyorduk iş için fakat baktık olacak gibi değil. Kendimiz birkaç yıldır domates tarlamızı ektik. Bunun dışında zaten elimizde bir iş yok. Kârımız da zararımızı karşılamıyor.”