İklim değişikliği: Yavaş kopan kıyamet

  • 09:04 30 Kasım 2017
  • Ekoloji
Zülal Koçer
 
İSTANBUL - İklim aktivisti Elif Cansu İlhan, iklim değişikliğinin "İklim koşullarının ani ve olağandışı değişmesi" gibi bir algılandığını belirterek bunun yanlış olduğunu söyledi. Elif, iklim değişikliğini ‘yavaş yavaş kopan bir kıyamete’ benzetti.
 
Son yayımlanan Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) 5. Değerlendirme Raporunda “Kentlerde, iklim değişikliği ile ilişkili riskler artmaktadır ve bu risklerin, insanların ve yerel, ulusal ekonomiler ile ekosistemler üzerinde geniş olumsuz etkileri bulunmaktadır” ifadeleri kullanılmıştı. IPCC aynı zamanda 1950’lerden beri artan meteorolojik afetlerde iklim değişikliğinin önemli katkısı olduğunu düşünüyor. İklim aktivisti Elif Cansu İlhan ile son dönemde yaşanan seller, yaz ortasında dolu yağışı ile gündeme gelen iklim değişikliğini, etkileyen faktörleri ve devletlerin rollerini konuştuk. 
 
'İnkar etmek mümkün değil'
 
“İklim değişikliğinden bahsetmek mümkün mü?” sorusuna, "Mümkün mü sorusunun ötesinde, artık iklim değişikliğini inkar etmek çok mümkün değil" cevabını veren Elif, iklim değişikliğini ortaya koyan veriler olduğunu ifade etti. Elif, "Dünyanın yıllık ortalama bir sıcaklığı var; bu endüstri dönemi öncesine göre bugün yaklaşık 1.1 oranında artmış durumda. Bu aslında iklim değişikliği demek"  diyerek iklim değişikliğini artık fosil yakıt şirketlerinin dahi kabul ettiğini söyledi. Fosil yakıt şirketlerinin durumu çok daha öncesinden fark ettiğini belirten Elif, ancak şirketlerin bunu gizleme yoluna gittiğini sözlerine ekledi. 
 
'Türkiye 80 kömürlü termik santral yapmak istiyor'
 
Fosil yakıt şirketlerinin bu tutumunun nedenine dair konuşan Elif, iklim değişikliğinin en önemli nedenlerinden birinin fosil yakıtları olduğunu kaydetti. Elif, iklim değişikliğini engellemenin yolunun ise fosil yakıt çıkarımının ve tüketiminin son bulmasından geçtiğine değinerek, bu durumun da şirketlerin işine gelmediğini belirtti. Küresel sıcaklığın arttığının, bunun bir çeşit felaket olduğunun ve doğal yollarla olmadığının artık kabul edildiğini dile getiren Elif, Türkiye'nin bu tabloya rağmen 80 tane kömürlü termik santral yapmak istediğine dikkat çekti. 
 
Karbon borsası
 
Paris Anlaşması’nda ülkeler tarafından karbon bütçesine katkı niyet beyanı verdiklerini ve hepsinin 2018'e kadar azatlım yapacakları karbon miktarını belirtiklerini aktaran Elif, "Türkiye'nin verdiği niyet beyanında ise emisyon artırımı gösteriyor. Yani normalde Türkiye'nin 2018'e kadar karbon emisyonu 5 birim artacaksa onu 10 birim gösterip biz bunu 7'ye düşüreceğiz diyor. Ama salında arttıracağını beyan ediyor. Öte yandan Paris Anlaşması’nı Meclis’te onaylamadı hâlâ ve onaylamadığı için tarafı da değil" diye konuştu.  
 
Türkiye'ye her yıl 'Günün Fosili' ödülü
 
İklim Zirvesi'nde küresel ısınmaya en çok katkı sağlayan ülkelere "Günün fosili" diye bir ödülün verildiğinden bahseden Elif, Türkiye'nin de neredeyse her yıl bu ‘ödülü’ aldığının vurguladı. Avrupa ülkelerinin enerji kullanımından vazgeçmeden kömürü terk ettiğini aktaran Elif, bu ülkelerin artık yenilenebilir enerjiye yöneldiğini söyledi. Ancak vazgeçilen kömürle birlikte ortada açık kömür madenlerinin kaldığını ifade eden Elif, "Birilerine bunların satılması gerekiyor ve Türkiye de bunlardan birisi. Dünyada en büyük kömür tehdidi olarak görülen ülkelerden 3'üçüncüsü Türkiye’dir" diye kaydetti. 
 
'İklim değişiyor, Türkiye Akdeniz kuşağına kayıyor'
 
Elif, iklim değişikliğinin insanlarda, "İklim koşullarının ani ve olağandışı değişmesi" gibi bir algı yarattığını belirterek, iklim değişikliğinin yavaş yavaş kopan bir kıyamet olduğunu vurguladı. Elif, yaşananların önlerine bir tablo koyduğunu dile getirerek, bu tabloya dair, İstanbul'da yazın aşırı yağışların olmasını, yine yavaş yavaş ülkede hortumların görülmesini örnek gösterdi. Suriye'de yaşanan çatışmalı sürecin de iklim değişikliği ile ilişkili olduğunu belirten Elif, “Orada insanlar kuraklık sebebi ile göç etmeye başladı. Daha yaşanabilir yerlere gitmek istedikçe belli yerlerde iç çatışmalar çıktı. Yine Mısır'da benzer bir şekilde kıtlık ve kuraklığın yarattığı yoksulluk burada halkın ayaklanmasına neden oldu" dedi. 
 
'Bireysel önlemler değil, örgütlü eylem'
 
Elif, tüm ülkelerin niyet beyanına uygun davranmaları durumunda bile artık önüne geçilmeyecek bir sıcaklık artışının olacağını, Türkiye'de ise bu durumun 1,9 milyon insanın hayatını etkileyeceğini belirtti. Elif, bu niyet beyanlarına uyulmamasının ise yerküre açısından çok daha büyük felaketlerin kapıda olacağına dikkat çekti. Bu nedenle sivil toplum örgütlerinin de ülkelere sözlerini tutmaları noktasında büyük baskı oluşturduğunu ifade eden Elif, bu baskının olumlu bir etki yaratacağına inandığını kaydetti. 
 
Elif son olarak, yaşanılan yerkürenin yok olmaması ve daha yaşanılabilir olması için örgütlenme çağrısında bulundu. Pek çok kişinin bireysel önlemlerle doğayı ve çevreyi koruma çabası olduğundan bahseden Elif, bunun tek başına bir sonuç vermeyeceğini, insanların örgütlü bir şekilde dünyayı felakete sürükleyen ülke politikalarına ‘dur’ demesi gerektiğinin altını çizdi.