İnci kefalinin neslini sürdürmesi yolculuğu kadar zorlu

  • 09:48 8 Haziran 2020
  • Ekoloji
VAN - Van Gölü’nden suyun akışının tersi yönünde göç ederken görsel şölen oluşturan inci kefalinin zorlu yolculuğu devam ediyor. Bu yıl salgın nedeniyle getirilen yasaklar avlanmayı bir nebze azaltsa da HES projelerinden kirliliğe kadar birçok etken inci kefali için tehlike oluşturuyor. 
 
Endemik bir balık cinsi olan ve sadece Van Gölü’nde yaşayan inci kefalinin göçü her yıl görsel bir şölen oluşturuyor. Üreme dönemlerinde suyun akışının tersi yönünde hareket eden inci kefali, tatlı sulara göç ediyor. İnci kefalinin bu zorlu yolculuğu, 19 nehir ve yüzlerce dereye doğru devam ediyor. İnci kefalinin neslini korumak amacıyla 15 Nisan-15 Temmuz tarihlerinde avlanması yasaklanıyor ancak avcıların yasaklara rağmen ava çıkması her yıl haberlere konu oluyor. 
 
‘En uzağa bırakılan yavrunun yaşama şansı da yüksek oluyor’ 
 
Ekolojist Fatih Şahin, balıkların Nisan ve Temmuz aylarının sonlarında üremek için Van Gölü’nü besleyen 19 nehir ve yüzlerce dereye göç ettiğini hatırlatarak, “Yumurtasını en uzağa bırakan balıklar, en güçlü balıklar olduğundan yavrularının yaşam şansı yüksek olur” dedi. Balığın tuzlu, sodalı göl suyundan tatlı sulara adaptasyonu için vücudundaki iyonu ayarlaması gerektiğini ifade eden Fatih, bunun da belli bir müddet şok geçirip beklemesine neden olduğunu aktardı. 
 
‘Bilinçsiz avlanma rapor edildi’
 
Geçen yıl 15 bin ton balığın avlandığını, bunun 12 bin tonunun ise yasaklı olan Nisan ve Temmuz ayları aralığında avlandığını belirten Fatih, bilinçsiz avlanmanın 1994 yılında Doğa ve Doğal Kaynakların Korunması için Uluslararası Birlik (IUCN) tarafından rapor edildiğini söyledi. Raporda  “tehlikeye” işaret edildiğini kaydeden Fatih, bilinçsiz avlanmanın yanı sıra Hidroelektrik Santrallerin (HES) doğaya verdiği zararın inci kefalini de etkilediğine dikkat çekti. Tüm bunların inci kefalinin neslini tehlikeye attığını ifade eden Fatih, “HES’ler suyun kirlenmesine neden olmakta ve bu kirlilik de balığın yumurta bıraktığı üreme alanlarını yok etmektedir. Borulara giren su tekrar nehre deşarj edildiğinde su özelliğini, değerini, kalitesini kaybetmektedir” dedi. 
 
‘İlaçlama ve kanalizasyon suları inci kefali katliamı demektir’ 
 
İnci kefalinin göldeki hayvansal ve bitkisel planktonlardan beslendiğini ve bunun Van Gölü havzasında özellikle Edremit ve İskelede bölgesinde bulunan “mıhmıh sineği”nin oluşturduğunu belirten Fatih, bu bölgelerde yapılan ilaçlamaların balığın da beslenmesine etki edeceğini vurguladı. İlaçlamanın balıklar açısından bir “katliam” olduğunu ifade eden Fatih, “Göle yakın tarım alanlarına uygulanan zirai ilaçlamalar da sulara karışarak balıkları zehirlemektedir. Bir diğer tehlike ise bir milyon nüfusa tekabül eden Van Gölü çevresindeki Gevaş, Tatvan, Adilcevaz, Ahlat, Erciş Muradiye, Çaldıran, Tuşba, İpekyolu, Edremit ve köylerin kanalizasyon sularının direkt veya tam arıtılmadan nehirler vasıtasıyla  Kirman, Şamran, Akköprü, Zilan çayı derelerinin Van Gölü’ne akmasıdır” diye konuştu. 
 
Fatih, koronavirüs salgını sürecinde yasaklar nedeniyle her ne kadar avlanma oranında düşüş olsa da aşırı temizlik nedeniyle kullanılan kimyasalların da nehirlere akmasının inci kefali için ayrıca risk oluşturduğuna işaret etti. 
 
‘Tanıtımı da yapılmalı’ 
 
İnci kefalinin kentin en önemli özelliklerinden biri olduğuna dikkat çeken Fatih, korunması dışında ayrıca tanıtılması gerektiğini vurguladı. Bu noktada yerel yönetimlere, Kültür ve Turizm Müdürlüğüne görev düştüğünü belirten Fatih, festivaller düzenlenmesi önerisinde bulundu.