
Sınırların ötesinde yükselen mücadele (7)
- 09:06 7 Mart 2025
- Dosya
Bolivya’da direniş: Juana Azurduy’un mirasından günümüze
Derya Ceylan
HABER MERKEZİ - Bağımsızlık savaşlarında ön saflarda yer alan kadınlar, tarih boyunca çoğu zaman görmezden gelindi. Ancak Bolivya’da Juana Azurduy’un başlattığı direniş, 19’uncu yüzyıldan günümüze uzanan kadın mücadelesine ilham verdi. Siyasal haklardan ekonomik bağımsızlığa, toplumsal cinsiyet eşitliğinden feminizide karşı direnişe kadar Bolivyalı kadınlar, yüzyıllardır süren bir mücadele yürütüyor.
Güney Amerika’nın tarihi, bağımsızlık savaşları, devrimler ve halk hareketleriyle şekillendi. Ancak bu mücadelelerde kadınların oynadığı rol çoğu zaman gölgede kaldı. Tarih kitapları, kıtanın bağımsızlığı için savaşan Simón Bolívar, José de San Martín, Antonio José de Sucre gibi erkek kahramanları öne çıkarırken, aynı savaş meydanlarında silah kuşanan, direniş örgütleyen ve hayatlarını ortaya koyan kadınların isimleri genellikle unutuldu. Oysa Güney Amerika’nın bağımsızlık mücadelesi, kadınların omuzlarında yükseldi. Sadece savaş meydanlarında değil, siyasi ve toplumsal haklarını kazanma yolunda da büyük bedeller ödediler.
Bu kadınlardan biri de Bolivya’nın bağımsızlığı için savaşan Juana Azurduy idi. Gerilla taktikleriyle İspanyol sömürgecilerine ağır kayıplar verdiren, askerî bir lider olarak tarihe geçen Juana Azurduy, savaşın ardından unutuldu ve yoksulluk içinde hayatını kaybetti. Ancak onun mücadelesi, Güney Amerika’daki kadın hareketleri için bir ilham kaynağı oldu. 19'uncu ve 20'nci yüzyılda Bolivyalı kadınlar, sadece siyasal haklarını kazanmak için değil, toplumsal eşitlik, eğitim hakkı, çalışma hayatına katılım ve toplumsal cinsiyet temelli şiddete karşı da mücadele etti.
Peki, Juana Azurduy’un başlattığı kadın direnişi Bolivya’da nasıl devam etti? Kadınlar 19. yüzyıldan itibaren hangi hakları için mücadele etti, neler kazandı? 21. yüzyıla doğru giderken kadın hareketleri nasıl şekillendi ve Bolivya’daki feminist hareket bugün ne durumda?
Dosyamızın bu bölümünde, Bolivya’da kadın direnişinin tarihsel gelişimini, Juana Azurduy’un bağımsızlık mücadelesindeki rolünü, 19’uncu ve 20’nci yüzyılda Bolivyalı kadınların siyasal, ekonomik ve toplumsal haklarını kazanmak için verdiği mücadeleyi, ayrıca 21'inci yüzyılda feminist hareketlerin elde ettiği kazanımları ve hâlâ devam eden mücadelelerini ele alacağız.
Bolivya’da direnişin başlangıcı…
Juana Azurduy’un mücadelesi, sadece İspanyol sömürgeciliğine karşı verilmiş bir savaş değil, aynı zamanda kadınların toplumda eşit bir yer edinmesi için başlatılan uzun soluklu bir direnişin de başlangıcıydı. 19’uncu yüzyılda Bolivya bağımsızlığını kazandıktan sonra, kadınlar yeni kurulan devletin bir parçası olmak için mücadeleye devam etti. Ancak, bağımsızlık savaşında büyük rol oynamalarına rağmen, yeni yönetim tarafından kadınlara siyasal ve toplumsal haklar tanınmadı. Bağımsız Bolivya’da kadınlar, eğitim, mülkiyet ve çalışma hakları konusunda hâlâ büyük engellerle karşı karşıyaydı.
Yerel örgütlenme ve topluluk içi dayanışma
19’uncu yüzyıl boyunca kadınlar, toplumsal hayatta yer almak için çeşitli mücadeleler verdi. Bolivya'da özellikle yerli kadınlar (Cholalar), hem sömürge döneminde hem de bağımsızlık sonrası süreçte toplumun en alt tabakasında yer almaya devam etti. Cholalar, geleneksel kıyafetleri ve sosyal statüleri nedeniyle ayrımcılığa uğruyor, kamu alanlarından dışlanıyordu. Kadınlar, ekonomik hayatta yer alabilmek için pazar yerlerinde çalışmaya ve kendi topluluklarını örgütlemeye başladı. Bu dönemde, Bolivya’da kadın hareketleri daha çok yerel örgütlenmeler ve topluluk içi dayanışma ağları üzerinden şekillendi.
Siyasal ve sosyal hak talepleri
20’nci yüzyıla girildiğinde, Güney Amerika genelinde olduğu gibi Bolivya’da da kadınların siyasal ve sosyal hak talepleri yükselmeye başladı. 1930’lar ve 1940’lar, kadınların eğitim hakkı, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve siyasal temsilde yer alma mücadelesinin yoğunlaştığı yıllardı. 1952 yılında Bolivya’da büyük bir dönüşüm yaşandı: Bolivya Ulusal Devrimi. Bu devrim, kadınlar için yeni bir dönem başlattı. 1952 Devrimi’nden sonra Bolivya’da kadınlar ilk kez siyasal haklarını kazanmaya başladı. 1952’den önce kadınların büyük bir kısmı seçme ve seçilme hakkına sahip değildi. Ancak 1956 yılında kadınlara oy hakkı tanındı ve kadınlar resmen siyasal yaşamın bir parçası haline geldi.
Demokrasiye geçiş süreci ve kadınların rolü
Devrim sonrası dönemde, kadınların işçi hareketlerinde aktif rol oynamaya başladığı görülür. 1960’lar ve 1970’lerde Bolivya’da madenciler, tarım işçileri ve öğretmenler arasında kadınlar giderek daha fazla örgütlenmeye başladı. Madenci kadınları (Las Bartolinas), bu dönemde en dikkat çeken hareketlerden biri haline geldi. Erkek madenciler, Bolivya’nın en zor çalışma koşullarında çalışırken, onların eşleri de hem ekonomik olarak ayakta kalmak hem de işçi hareketini desteklemek için örgütlenmeye başladı. 1978 yılında Bolivya'daki madenci kadınları açlık grevine giderek askeri rejime karşı büyük bir direniş başlattılar. Bu, Bolivya’daki kadın hareketinin en önemli dönüm noktalarından biri oldu ve ülkenin demokrasiye geçiş sürecinde büyük bir rol oynadı.
Neoliberal politikalar
1980’ler ve 1990’lar, Bolivya’da neoliberal politikaların uygulanmaya başlandığı yıllardı. Bu politikalar, işçi sınıfını ve özellikle kadınları derinden etkiledi. Özelleştirme ve işten çıkarmalar nedeniyle kadınlar büyük bir ekonomik zorluk yaşadı ve bu süreç, kadınların daha fazla ekonomik bağımsızlık için mücadele etmesine neden oldu. Yerli kadınların liderlik ettiği örgütler, özellikle kırsal alanlarda kadınların mülkiyet hakları ve ekonomik haklarını savunmaya başladı.
Kadın hakları ve kazanımlar
21’inci yüzyıla girerken, Bolivya’da kadın mücadelesi hem feminist hareketler hem de yerli kadın hareketleri üzerinden güçlenmeye başladı. 2006 yılında Evo Morales’in devlet başkanı seçilmesiyle birlikte, Bolivya’da yerli halkların hakları daha fazla tanınmaya başladı ve kadınlar siyasette daha fazla yer edinmeye başladı. 2009 yılında Bolivya yeni bir anayasa kabul etti ve bu anayasa kadın hakları açısından büyük kazanımlar içeriyordu. Yeni anayasa, kadınların siyasi temsiliyetini artırmayı hedefliyor ve kadınlara karşı şiddeti önlemek için yasal düzenlemeler getiriyordu. Kadınların hükümette temsil oranı hızla arttı ve 2020 itibarıyla Bolivya parlamentosunun yüzde 50’si kadınlardan oluşuyordu. Bu, Güney Amerika’daki en yüksek oranlardan biridir.
Onlarca kadın katlediliyor
Buna rağmen, Bolivya’da kadınlar hâlâ büyük zorluklarla karşı karşıya. Kadın katliamları (feminizid) ve toplumsal cinsiyet temelli şiddet, en büyük sorunlardan biri olmaya devam ediyor. 2013 yılında Bolivya, kadın katliamlarına karşı ağır cezalar içeren yasalar çıkardı. Ancak yasaların uygulanması konusunda hâlâ ciddi sorunlar yaşanıyor. Ni Una Menos gibi hareketler, Bolivya’da da büyük yankı buldu ve kadınlar, özellikle toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ve erkek şiddetine karşı kitlesel protestolar düzenlemeye başladı. Bolivya’da her yıl onlarca kadın katlediliyor ve kadın hareketleri, bu şiddete karşı yasal düzenlemelerin daha etkin uygulanmasını talep ediyor.
Her kazanım mücadeleyle elde ediliyor
Son yıllarda Bolivya’da kadın hakları konusunda önemli adımlar atılmış olsa da, hâlâ çözülmesi gereken birçok sorun var. Kadınların ekonomik bağımsızlığı, siyasal temsiliyetin gerçek anlamda eşit olması, toplumsal cinsiyet temelli şiddetin sona erdirilmesi gibi konular, Bolivya’daki kadın hareketlerinin en önemli gündem maddeleri arasında yer alıyor. Kadınlar artık sadece sokaklarda değil, siyasette, akademide, iş dünyasında ve sanatta da daha fazla yer alıyor. Ancak, Bolivya gibi köklü patriyarkal geleneklere sahip bir ülkede, kadın mücadelesi sürekli bir direnişle karşılaşıyor ve her kazanım büyük bir mücadeleyle elde ediliyor.
Juana Azurduy’un mirası
Bugün, Bolivya’daki kadınlar hâlâ Juana Azurduy’un mirasını taşıyor. O, sadece bir bağımsızlık savaşçısı değil, aynı zamanda kadınların gücünü ve kararlılığını temsil eden bir figürdü. Bolivya’daki kadın hareketleri, onun bıraktığı mirası devralarak daha adil ve eşitlikçi bir toplum için mücadeleye devam ediyor. Kadın direnişi, tarih boyunca olduğu gibi bugün de sürüyor ve geleceğe yön vermeye devam ediyor.
Son.