‘İnsan haklarına dayalı bir sistem için mücadele edeceğiz’

  • 09:03 21 Aralık 2024
  • Güncel
Elfazi Toral 
 
İSTANBUL - İHD İstanbul Şube Sekreteri Oya Ersoy, insan haklarının önemine dikkat çektiği değerlendirmesinde, “İnsan haklarına dayalı bir sistem için mücadele edeceğiz” dedi. 2025 yılında Türkiye’nin demokratikleşmesi için daha büyük sorumluluklarla çalışmalarını sürdüreceklerini ifade eden Oya Ersoy, savaş, yoksulluk ve hak ihlallerine karşı barışı ve adaleti savunan bir mücadelenin çağrısını yaptı.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, her yıl olduğu gibi bu yıl da hak ihlalleriyle mücadelenin yöntemlerini geliştirmeye, yurttaşların hak arama mücadelesi hakkında bilinçlendirme çalışmalarına ve ihlallere maruz kalanlarla temaslarda bulunmaya yönelik eylem ve etkinlikler düzenliyor. Yıl boyunca yaşanan savaş, katliam ve hak ihlallerine karşı çıkan hak savunucuları, Türkiye’nin demokratikleşmesi için yeni bir yıla girerken mücadelelerini sürdüreceklerinin mesajını veriyor. 
 
İHD İstanbul Şube Sekreteri Oya Ersoy, savaş, katliam ve hak ihlallerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
Oya Ersoy, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin ortaya çıkış koşullarıyla bugünkü koşulları karşılaştırıldığında, 76 yıl içerisinde bir ilerleme kaydedilmediğini ifade etti. İnsan hakları politikalarının yıllardır geriye gittiğini belirten Oya Ersoy, “Bir ilerleme olmadığını bizzat yaşıyoruz. Biz hak savunucuları olarak buna karşı mücadele ediyoruz. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, İkinci Dünya Savaşı’nın yarattığı yıkımın sonuçlarını tamamen ortadan kaldırmaya dönük bir iddiayla ortaya çıktı. İnsan hakları, demokrasi, eşit, özgür ve adil bir yaşamın sağlanması amacıyla uzun çalışmalar sonucunda 30 maddelik bir bildirge olarak yazıldı” dedi.
 
Üçüncü Dünya Savaşı!
 
İkinci Dünya Savaşı’nın yıkımla sonuçlandığına dikkat çeken Ersoy, günümüz koşullarını “Üçüncü Dünya Savaşı” olarak nitelendirerek şöyle devam etti: “Savaşın yeniden aynı koşullarda ve daha ağır şekilde ortaya çıktığı bir dönemin içerisindeyiz. Ortaya çıkan koşullar, yanı başımızdaki Filistin’den tutun Suriye Savaşı’na, Ukrayna’ya kadar tüm çevremizi savaş ve çatışmalarla sarmış durumda. Türkiye ise yıllardır Kürt sorunu nedeniyle bu çatışma koşullarını birebir yaşıyor. İnsan hakları mücadelesinde barışın sağlanması için bu mücadeleyi sürekli kılmamız gerekiyor. Biz insan hakları savunucuları olarak barışı önceleyen bir anlayışla mücadele ediyoruz. Bu savaş çığırtkanlıkları yalnızca bizim ülkemizde değil; ekonomik ve neoliberal politikaların, kapitalizmin ve emperyalizmin krizinin sonucu olarak dünyada yeniden bir paylaşım savaşı sürecine tanıklık ediyoruz. Egemenler kendi krizlerine çözüm bulamadıkları için, dikkat edin, tüm dünyada otoriterleşen devletler dönemindeyiz. Otoriterleşen devletler, ekonomik ve sosyal politikalarını kabul ettirdikleri halklara baskı ve evrensel bildirgede yer alan yaşamsal hakları ortadan kaldıran süreçler dayatıyorlar.”
 
‘Seçme ve seçilme hakkı askıya alınıyor’
 
“Türkiye açısından AKP-MHP iktidarı, tüm dünyadaki bu atmosferi arkasına alarak kendisini sınırlayacak hiçbir güç bırakmıyor ve otoriter güçlerden beslenerek bu ülke halklarına baskı ve zulüm politikalarını yaşatıyor” diyen Oya Ersoy, halkları kendi politikalarını benimsetmeye ve biat ettirmeye zorlayan bir yönetim anlayışına dikkat çekti. Türkiye’de yurttaşların yaşam hakları başta olmak üzere çok ağır hak ihlallerinin yaşandığını belirten Oya Ersoy, şunları söyledi: “Hapishanelerde işkence, polis merkezlerinde işkence uygulamaları yaşanıyor. Kişisel hakları bir kenara bırakıyorum; en temel yurttaşlık hakkı olan seçme ve seçilme hakkı askıya alınıyor. Halkın seçme ve seçilme hakkını elinden alan bir iktidarla karşı karşıyayız.”
 
‘Haklarınıza sahip çıkın’
 
Yeni bir döneme doğru giderken daha büyük sorumluluklarla ilerleyeceklerini vurgulayan Oya Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü: “İktidar, Suriye ve Orta Doğu’daki savaş politikalarıyla güç alarak Türkiye içerisinde yaşayan halkların haklarını tamamen ortadan kaldırmaya yönelik adımlar atıyor. MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin barış söylemiyle halkların barış umudunu çaldığı bir süreci ortaya koyuyor. Biz, insan hakları savunucuları ve demokrasi güçleri olarak, bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. Biz bu topraklarda yaşayan herkesin, hem ülke içerisinde hem bölgede Orta Doğu’da, barış içinde, eşit, özgür, kardeşçe bir arada yaşayacağı insan haklarına dayalı bir sistemin kurulması için mücadele ediyoruz. Savaş ve yoksullukla hayatlarımızın kıskaca alındığı bu dönemde, 2025 yılı bizim için adil ve demokratik bir sistemi kurmak adına mücadele yılı olacak. Bunun bilincindeyiz ve herkesi bu çabaya destek olmaya, haklarına sahip çıkmaya ve bizimle birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.”