Dedeoğulları saldırı davası: Kurgulanmış bir yargılama! 2022-10-27 15:35:40     KONYA - Dedeoğulları ailesine yönelik ırkçı saldırı davasında katledilen ailenin avukatlarının talepleri bir kez daha reddedildi. Dosyaya yeni giren 112 kayıtlarına rağmen duruşma ileri bir tarihe ertelendi.   Konya’nın Meram ilçesinde 12 Mayıs 2021’de Kürt Dedeoğulları ailesine ırkçı saldırıda bulunan Çalık ve Keleş ailesinden 9’u tutuksuz 12 kişinin yargılandığı davanın 5’inci duruşması Konya 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Serhat Eren, Diyarbakır Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar, Dedeoğulları ailesinden tek kalan Çetin Dedeoğulları ve yakınları katıldı. Duruşmaya katil Mehmet Altun ile saldırı failleri Lütfü Keleş ve Veli Keleş, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Duruşma kimlik tespitiyle başladı.   ‘Biri tetikçiyi kampa almış’   Duruşmada ilk olarak müşteki avukatı Atilla Kart söz aldı. Atilla, davanın soykırım davası olarak kayıtlara geçmesini talep ederek, ayrı ayrı cezalandırmaya gidilmesi gerektiğini söyledi. Katilin kullanılmaya ve yönlendirilmeye yatkın birisi olduğunu vurgulayan Atilla, "Biri tetikçiyi kampa almış. Profesyonel bir kurgu ortaya koymuş, yeterli teknik bilgiye sahip olmayan kişinin yapacağı iş ve işlemler yaptırılmış. Burada kamu gücünün istismarı, birtakım kişilerin olaya müdahale ettiğine dair bulgular söz konusu" dedi.   'İfadelere rağmen gerçek ortaya çıkarılmıyor’   Fail Mehmet Altun'un eşi Zehra Altun'un 31 Temmuz tarihli ifadesini okuyan Atilla, şunları söyledi: "Zehra Altun, 'Eşim çalışmaz ama evin ihtiyaçlarını devamlı karşılar. Paranın nereden geldiğini bilmiyorum. Eşim (katliamın işlendiği gün) evden çıktığında elinde bir şey yoktu. Eşimin poşetle birileri tarafından gönderildiğini düşünüyorum. Eşimin Dedeoğulları ile bir problemi yoktu. Neden yaptığını bilmiyorum' demiş. Zehra Altun o kadar bilinçli ki kendisini o sürecin dışına çıkarmak için çaba harcıyor ama katliama ilişkin temel noktaları biliyor. Bu ifadelere rağmen maddi gerçeklik ortaya çıkarılmıyor, şekli bir yargılama yapılıyor."   Tutanağın ham hali istendi   Konya Emniyet Müdürlüğü tarafından alınan faile ait ifade tutanağında yer alan polis memurunun söylemlerine işaret eden Atilla, polisin Mehmet Altun’u, “Sen oraya efendice gittin sana saldırdılar ve sen de öldürdün. Olay böyle meydana geldi değil mi” sözleriyle tembihlemesi, Mehmet Altun’un “Evet evet, Allah'tan tedbirli gitmişim” şeklindeki ifadesine vurgu yaptı. Atilla, “Yani görevlinin bir yiğidim, aslanım demediği kalmış. Burada himaye ve yönlendirme var. Bu tutanak tahrif edilmiş bir tutanak. Ham halinin bize verilmesi gerekiyor” talebinde bulundu.   ‘Telefondan parmak izi alınsın’   Dosya avukatlarından avukat Abdurrahman Karabulut, fail Mehmet Altun'un telefonunun katliam tarihinde Bozan ilçesinde sinyal verdiğini belirterek, adli emanette bulunan telefonun parmak izi incelemesinin yapılmasını talep etti. Dosyaya dün eklenen tutanağa değinen Abdurrahman, "45 dakikalık görüşmenin çözümü 15 sayfaya sığdırılmış. Böyle bir çözüm tutanağı aklımızla dalga geçmektir. Biz bunu bu haliyle kabul etmiyoruz. Kabul edilemez diyaloglar var. Tetikçi 3-5 kişiyi daha öldüreceğini söylüyor. Görevli 'ben de Konyalıyım. Senin düştüğün durum benim kanıma dokunuyor', 'Allah'tan tedbirli gittin, yoksa seni öldüreceklerdi' diyor. Ses kayıtlarının bir kısmı silinmesine rağmen rezalet. Bu kabul edilemez. Ham halini bize iletilmesini talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.   ‘Utanç kaynağı bir dosya’   Avukat Ebru Akkal, dosyanın 12 Mayıs’ta Dedeoğulları ailesine yapılan katliam davası ile birleştirilmesini istedi. Dosyaya eklenen tutanağın pek çok meseleyi ortaya koyduğuna dikkat çeken Ebru, “Görevli 2, Cumhurbaşkanından Valiye kadar birçok kişinin sosyal medyada katliam sürecinin yatıştırıldığını söylüyor. Hangi delille bu konunun ırkçı bir saldırı olmadığı söyleniyor? Bu dosya bu hali ile Türkiye’nin utanç kaynağı olabilecek bir dosya. Bu utançla yüzleşilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.   Fail, Deniz Poyraz katledildiğinde İzmir’deydi!   Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı ve dosya avukatlarından Özüm Vurgun, katilin katliamı yapmadan önce Türkiye’nin pek çok yerine seyahat ettiğini ve Deniz Poyraz’ın katledildiği tarihte İzmir’de olduğunu belirtti. Mehmet Altun’un çok sayıda seyahat yaptığını belirten Özüm, bu seyahatlerin tek başına yapılmasının hayatın doğal akışı içinde mümkün olmadığını söyledi. PTS ve KGS kayıtlarının alınmasını talep eden Özüm, Kürtlere yönelik katliamlarda sürecin benzer biçimlerde yürütüldüğünü kaydetti. Özüm, “Burada paramiliter bir güç var. Ulaşmaya çalıştığım nokta budur. Katliamları yapan insanların hiçbiri silah kullanmayı bilmemesine rağmen çok iyi silah kullanıyorlar. BTK bu dosyada özel hayatın gizliliği var dedi. Bu dosya soykırım dosyasıdır. Bununla bağlantılı birçok dosya var. Bunların aydınlatılması gerekiyor ancak bu dosya kapatılmak üzere açılmış bir dosya olarak kalacak” dedi.   'İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar'   Avukat Mehmet Emin Gökdemir de, söz konusu dosyanın TCK 76 “Soykırım Suçu” ve 77 “İnsanlığa Karşı İşlenmiş Suçlar” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi. “Tetikçi ve suça itenlerin milli bir grubu yok etme amacı taşıdığının” altını çizen Mehmet, “Sanık kişilerden sürekli ‘Kürt’ olarak söz ediyor. Tetikçi başından beri bu kişileri Kürt olduğu için öldürdüğünü söylüyor. Öldürülen Dedeoğulları ailesi önceki ifadelerinde saldırganların ülkücü olduklarını belirttiklerini ifade ediyor. Savcılık Dedeoğulları’nın ifadelerinde yer alan Kürt ve ülkücü ifadelerinin çıkartılarak yazıyor. Yargılamada bu kadar delile rağmen TCK 76, 77 kapsamında ele alınmıyor” sözlerine dikkat çekti.   Son olarak söz alan avukat Hişyar Özalp ise iddianamenin kurgulandığına dikkat çekerek, “Savcılık makamı maddi gerçekliği ortaya çıkarmak için hiçbir çaba harcamıyor. Bu insanların Kürt oldukları için öldürüldükleri çok net ortada. Önemli olan sanığın hangi şekilde hareket ettiği” dedi.    Mahkeme heyeti, verilen 5 dakika aranın ardından kararı açıkladı. Heyet, avukatların tüm taleplerini reddederek, karar duruşmasını 17 Kasım’a erteledi.    ‘Kurgulama, yargılamada da devam ediyor’   Duruşmanın ardından Konya Adliyesi önünde yapılan açıklamada konuşan Avukat Atilla Kart, şunları söyledi: “Ortaya çıkan bulgulara göre burada bırakın insanlığa karşı suç olayını, ötesi var. Adalet Divanı uygulamalarından söz ettik, bu tablo daha fazla netlik kazandı. Daha öncede katliamın insanlığa karşı suç olduğunu ifade ettik ama bu durumun insanlığa karşı suçtan da öte soykırım saikliği ile işlendiğini gösteren bulgular ortaya çıkmıştır. Biz bu anlayışla yargılamayı kararlı bir şekilde devam ediyoruz. Savcı azmettirmeden mütalaa veriyor. Böyle bir mütalaadan sonra ne yaparsınız; onlar hakkında tutuklama kararı verirsiniz. Ama bunu dahi yapmıyor, başlangıçta olan kurgunun yargılama aşamasında da devam ettiği anlamına gelir.”