Konya Katliamı Davası ertelendi: Faile yardım eden kim? 2022-04-19 18:28:01   KONYA - Konya Katliamı Davasında delillerin karartıldığını açığa çıkaran avukatların taleplerinin bir kısmı reddedildi. Katliam günü failin Mercedes bir araba ile iletişimde olduğu açığa çıkarken, duruşma 28 Haziran’a ertelendi.    Konya'nın Meram ilçesinde 30 Temmuz 2021'de katledilen Dedeoğulları ailesinin Mehmet Altun ile katliama azmettirmekten tutuksuz yargılanan Keleş ve Çalık ailesinin yargılandığı davanın 3'ncü duruşması Konya 4'ncü Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.     ‘Biz salonda olmadan tanık dinlemek hukuka aykırı’   Avukatların beyanları ile devam eden duruşmada söz alan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, geçen celse avukatların salondan çıkmasının ardından tanıkların dinlenmesini hatırlatarak, “Biz reddi hakim talebinde bulunmuştuk ancak talebimiz karara bağlanmadan mahkeme bizim olmadığımız salonda tanık dinledi. Bu hukuka aykırıdır” dedi.    Faile sorular yöneltildi   Ardından avukat Yahya Danışman, fail Mehmet Altun’a sorular yöneltti. Yahya’nın, “Katliam günü telefonun hep yanında mıydı?” sorusuna fail “Evet” yanıtını verdi. Avukatın “Kaç telefonun vardı?” sorusuna ise fail “Bir telefonum vardı” dedi. Avukatın “Kollukta bulunan telefonu ne zamandır kullanıyordun? Kaç hattın var? Saldırı gününde kimseyle görüştün mü? Bozkır’ın Sarıoğlan köyünden kimi tanıyorsun?” sorularına fail “Hattım uzun süredir kullandığım hat ancak telefonu 3-4 aydır almıştım. Bir hattım var. Saldırı günü kimseyle görüşmedim. Bozkır’ın Sarıoğlan köyünden kayınbiraderim Muhammed Akpınar’ı tanırım” şeklinde yanıtladı.    Fail neden otelde kaldığını açıklamadı   Avukatın, katliam günü ısrarla Kuveyt Türk Bankasını aramasını sormasını ise fail hatırlamadı. Avukat Yahya, “Evin Konya’da olmasına rağmen Pasapark Otel’de kalmışsın, neden?” sorusuna fail, “O sizi ilgilendirmez” yanıtını verdi.     Fail tek başına değil    Soruların ardından konuşan avukat Yahya, “Katliam günü katilin telefonunun bazı, Sarıoğlan Köyünden geliyor. Olay yeri ile köy arasında bir buçuk saatlik mesafe var. Bu mümkün değil. Yine olay günü failin eşi Zehra Altun babasıyla telefonla konuşuyor ve babasının da bazı, Sarıoğlan köyünden geliyor.  Failin bir buçuk saatte oraya gitmesi mümkün değil. Bunun araştırılmasını istiyoruz. Bu eylemi Mehmet Altun’un tek başına yapmadığının göstergesidir” diye belirtti.    ‘Öldüreceğini söylediğin 5 kişi kim?’   Faillerin delil kararttığını dile getiren avukat Abdurrahman Karabulut ise, “12 Mayıs’ta tutuklanan herkesin telefon görüşme kayıtlarını istiyoruz. Tetikçi katliam günü 4 defa 112’yi aramış. Kayıp 35 dakikalık görüşmenin çözümünü talep ediyoruz” dedi. Ardından Abdurrahman fail Mehmet Altun’a “35 dakikalık telefon görüşmende öldüreceğini söylediğin 5 kişi kimdi?” diye sordu. Fail ise “Kastettiğim kimse yoktu” dedi.    ‘Yönlendiren savcı kim’   Sözlerini sürdüren Abdurrahman, “Deniz ve İş Bankalarından krediler nasıl çekilmiş? Bunları kefili kim? Tespit edilerek dosyaya konulmasını talep ediyoruz. Kişilerin WhatsApp ve sosyal medya hesaplarındaki görüşmelerine dair kayıtların yetkili kurumlardan istenmesini istiyoruz. ‘42BUL326’ plakalı siyah mercedesin tetikçiyi koruyan araç olduğu kesin. Olay günü ve öncesinde evin etrafında dolaştığını biliyoruz. Aracın bugünden itibaren bir yıllık ruhsat sahiplerinin tespitini istiyoruz. Tespit edilen kişilerin önce sanık olarak dinlenmesini talep ediyoruz. 12 Mayıs saldırısının ardından tutuklanana 9 kişiye savcı ‘Suçu 2 kişi üstlensin gerisi serbest kalır’ diyor. Bunun üzerine suçu 2 kişi üstleniyor. Bu talepte savcı kim? Bunun açığa çıkarılması gerekiyor” şeklinde konuştu.    ABD raporunda Dedeoğulları’na yer verdi   Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor’un katliama ilişkin dijital medya paylaşımını hatırlatan ve ABD’nin Türkiye İnsan Haklarına ilişkin raporunda Dedeoğulları’na yer verildiğini belirten Abdurrahman, olayın artık uluslararası bir boyuta taşındığını söyledi.  Uluslararası boyutta Kürtlere yönelik saldırıların kayıt altına alındığına vurgu yapan avukat İbrahim Güçlü de bunların açığa çıkarılmasını istedi.   Failin üzerinde 3 kayıtlı hat var   Ardından söz alan avukat Özüm Vurgun, failin yalan konuşmasını ve sorulan sorulara yalan beyanlarda bulunduğunu açığa çıkararak, “Katilin üzerine kayıtlı 5 İMEİ adresi var. Bu adresler her telefona özeldir. Yani katilin en az 5 telefonu var. Yine katilin üzerinde 3 kayıtlı telefon hattı var. Hepsi Konya’dan sinyal veriyor. Katil yalan söylüyor” diye belirtti.    ‘BTK hakkında suç duyurusunda bulunun’    Özüm,  Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) katilin telefon konuşma kayıtlarını “Özel hayatın gizliliği” diyerek vermemesini eleştirdi. Özüm, “Aynı BTK FETÖ davalarında ankesörlü telefonların bile konuşmalarını 6 yıl geriye giderek mahkemelere sunuyor. Şimdi akıllarına özel hayatın gizliliği geldi” ifadelerini kullanarak mahkeme heyetine BTK’nin verileri vermeyerek delil kararttığı için hakkında suç duyurusunda bulunup bulunmayacağını sordu. Özüm, BTK hakkında suç duyurusunda bulunulması gerektiğini söyleyerek,  katilin olay günü telefonundan 41 saat sinyal alınmadığını daha sonra eşi Zehra Altun’la görüşme yaptığını ve ardından tekrar 3 gün boyunca telefondan sinyal gelmediğini söyledi. Özüm, eksik verilerin tekrar BTK’dan istenilmesini talep etti.    Otel görüntüleri istendi   Ardından konuşan avukat Ebru Akkal, katliam davasını ve 12 Mayıs saldırı davasının birleştirilmesini yeniden talep etti.  Katilin, tanık İrem Nur Şengün ile görüştüğünü ve otelde kaldığına dair belgelerin dosyalarda olmadığı halde savcılığın İrem Nur Şengün’den haberdar olduğunu söyleyen Ebru, “Oteldeki kamera kayıtlarının incelenmesini, dosyaya eklenmesini talep ediyoruz” dedi.    ‘Yaşanan soykırımdır’    Ardından Diyarbakır Barosu İnsan Hakları İzleme Heyeti adına konuşan Mehmet Emir Gökdemir, olayın insanlığa karşı suç ve soykırım olarak nitelendirilmesi gerektiğini belirtti. Mehmet, “Fail Dedeoğulları ailesini bir sıfatla ‘KÜRT’ sıfatıyla gruplandırarak tefeye soktu ve onların yok edilmesi istendi. Bu yüzden bu olay soykırım olarak nitelendirilmeli” dedi. Mehmet, Dedeoğulları ailesinin çeşitli tarihlerde farklı medya kuruluşlarına verdiği röportajlarda failin ve ailesinin kendilerini “Biz ülkücüyüz, sizi burada yaşatmayacağız. Siz Kürt’sünüz sizi burada yaşatmayacağız” diyerek tehdit ettiğini hatırlattı.    ‘Konya Emniyeti ve savcısı katliama iştirak etmiştir’    Avukat Ali Bozan ise mahkeme heyetinin duruşma boyunca telefonlarıyla ilgilendiğini belirterek avukat beyanlarını dinlemediğini söyledi. Ali, “Duruşma tutanaklarına bakıyorum, ‘mış’ gibi yargılanmalar, ‘mış’ gibi kovuşturma yürütülüyor çünkü heyet avukatları dinlemiyor” dedi. Ali, tetiği çekenin Mehmet Altun olduğu halde, ailesinin de suça iştirak ettiğini söyleyerek, “Konya Emniyeti, Konya Cumhuriyet Başsavcılığı yargılanma esnasındaki tepkisiyle katliama iştirak etmiştir” dedi.    ‘Konya Savcılığı avukatları baskı altına almaya çalışıyor’   Konya Savcılığının, Ali Keleş ve Ayşe Keleş’in Dedeoğulları ailesinin avukatlarına yönelik suç duyurusunun ardından inceleme başlattığını söyleyen Ali, “Konya Savcılığı, Dedeoğulları’nı ve avukatları baskı altına almaya çalışıyor. Ali Keleş suç duyurusunda ‘Hatta bu dava dosyası savcısıyla konuştum. Bir kısmımız tahliye edildi’ diyor. Ali Keleş bu dilekçeyi verdikten sonra kimle görüştü?” diye sordu.    Savcı ile Ali Keleş arasındaki ilişki   Ali Keleş’in ifadelerinin ardından savcı Hüseyin Ulus’un Ali Keleş’i ifadeye çağırdığını belirten Ali, “Görüşmede savcı ne dediyse,  Ali Keleş tekrar bir dilekçe veriyor. Orada ‘Devletin bizi koruduğuna, devletle pazarlık ettiğim hususunda konuşuyorlar’ diye yazıyor” diyerek savcılık ve Ali Keleş arasındaki ilişkiye dikkati çekti.    ‘Burası yalan yuvası olmuş’   Avukat Sebahat Gençtarih de, “Olay Avrupa’da olsaydı eğer bunun faşist bir saldırı olduğunu söyleyecektiniz ama Türkiye’de yaşandığı için normalleştirerek savunmaya çalışıyorsunuz” diyerek Kürtlere yönelik saldırıların adli vakaymış gibi sunulmasına tepki gösterdi.  Sebahat,  12 Mayıs saldırısının ardından katil ve ailesinin korunmaya çalışıldığına dikkat çekerek,  “Ayşe Keleş eşiyle yaptığı konuşmada, ‘Polisler burada, devlet burada bizi koruyorlar’ diyor. Eğer saldırıdan sonra Dedeoğulları ailesi korunsaydı bu katliam yaşanmazdı. Sistem Dedeoğulları’nı korumadı. Burası yalan yuvası olmuş. Tanık beyanlarında Şerife Çalık’ın elinde bıçak olduğu söyleniyor. Sadece Mehmet Altun tutuklu olduğu sürece adil bir yargılanma olmayacak” diye konuştu.   Tutuklama talebinin reddi istendi   Ardından iddia makamı mütalaa sundu. İddia makamı önceki celse yazılan müzekkerelere gelecek yanıtların beklenmesine, failin 3 aylık telefon görüşmelerinin BTK’den istenmesine, avukatların Mercedes aracın plakasının araştırılması talebinin kabulüne, failin 112 ile yaptığı görüşmenin istenmesine, iki dosyanın birleştirilmesi talebinin reddine, tutuksuz faillerin tutuklanmalarının reddine ve tutuklu Mehmet Altun’un tutukluluk halinin devamına karar verilmesi yönünde mütalaa sundu.    Ardından mahkeme heyeti ara kararını açıklamak üzere duruşmaya bir saat ara verdi.    Failin dijital materyalleri incelenecek   Verilen aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme, 12 Mayıs’tan sonra cezaevinde ankesörlü telefondan yapılan görüşmelerin geldiğini ancak bilirkişide olduğu için UYAP’a yüklenmediğini ifade etti. Daha önce yazılan müzekkerelerin yanıtlarının akıbetinin sorulmasına karar veren mahkeme, istinabe yoluyla dinlenmesine karar verilen tanık Selmin Kuruş’un akıbetinin sorulmasına,  BTK ve tüm operatörlere yazılan müzekkerelerin yanıtları ile raporların beklenmesine,  failin dijital materyallerinin incelenmesinin beklenmesine, failin İMEİ adresinden 3 aylık görüşme kayıtlarının istenmesine ve sanıklarla arasındaki iletişime dair rapor istenmesine, yabancı uyruklu tanık Eleonore hakkında işlem yapılmasına yer olmadığına, oto kiralamacı olan Muhammed Talha Göncü’nün tanık olarak dinlenmesine, Mercedes markalı aracın plakasına dair talebin kabulüne, failin 112 ile yaptığı görüşmelerin istenmesine, tanıkların yeniden dinlenmesi talebinin reddine, istinabe yoluyla dinlenen tanıkların SEGBİS ile dinlenmesi talebinin reddine, Sarıoğlan köyüne dair teknik bilirkişi raporunun alınmasına ve BTK’dan rapor istenmesi yönündeki talebin reddine karar verdi.    Tutuklama çıkmadı   Tutuksuz yargılanan faillerin adli kontrolleri ile tutuksuz yargılanmalarının devamına karar veren mahkeme, fail Mehmet Altun’un tutukluluk halinin devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 28 Haziran’a ertelendi.    ‘Birileri 50-60 sayfalık kayıtları yok etmiş’   Duruşmanın ardından aile, avukat ve siyasetçiler adliye önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada konuşan dava avukatlarından Atilla Kart, katliamın gerçekleştirdiği günün ardından İçişleri Bakanı'nın katliamın sebepleri hakkında yaptığı açıklamayı hatırlattı. Atilla, “Bizler bu katliamın ırkçı saiklerle işlenip işlenmediği dahil olmak üzere tüm boyutlarıyla araştırılmasını istedik. Bu anlamda itirazlarımızı yaptık. 3’üncü duruşmanın sonunda ortaya çıkan tablo ırkçı saikler ve nefret söylemleriyle bu katliamın işlendiğini gösteriyor. Halkımızın bunu bilmesi gerekiyor. Katil katliamdan 3 gün sonra 155 ile 35 dakika görüşüyor. Bu görüşme İletişim Başkanlığı kayıtlarında görünüyor. Ama birileri 50-60 sayfalık kayıtları yok etmiş ve bir sayfalık kayıt kalmış. Katliamdan sondaki 2 dakikalık görüntü yok. Orada katille birlikte olay yerine gelen Mercedes arabanın orda olduğu tespit ediliyor. Orada profesyonel bir ekibin ailenin kararını kamu gücüyle birilerinin provoke ettiğini tetiklediği gösteriyor” şeklinde konuştu.    ‘Devletin kurumlarını suçluyoruz’   “Bir devlet, bir kamu görevlisi bu kayıtları yok edebilir mi?” diye soran Atilla, “Birileri bu kayıtları yok etti. Mahkeme bu kayıtları araştırmaz mı? İşte o zaman biz insanlığı savunan kişiler olarak devletin ilgili kurumlarını doğrudan suçluyoruz. O kamu görevlileri kimler? Belirli kamu görevlilerinden bahsetmiyorum daha fazlasından bahsediyorum. Birileri buna cevap versin. Buna cevap vermek zorunda. Devletin yönetim kademesinde olan herkesi görevini yapmaya çağırıyorum” dedi.    ‘Halkların ortak yaşamı için mücadelemizi sürdüreceğiz’   Ardından HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları, HDP olarak katliamın yaşandığı günden bu yana süreci takip ettiklerini ve etmeye devam edeceklerini belirterek, “Ailenin acısını Kürt halkının acısını yürekten hissettiğimizi paylaşmak isterim. Kürt halkı ve onların siyasi iradeleri üzerine gerçekleşen bir katliam olarak görüyoruz bu katliamı. Katilin tüm hal ve hareketlerinden bir kez daha ortaya çıkmıştır ki Deniz Poyraz katiliyle tıpa tıp aynı davranıyor. Bu bir nefret suçudur. Hem batıda hem de Kürdistan’da yaşayan Kürt halkı yaşam hakkı için mücadele ediyor. Bizler bir kez daha diyoruz ki ırkçı ve ilkel milliyetçilik anlayışıyla işlenmiş katliamın tüm sorumlularının açığa çıkması için mücadelemizi sürdüreceğiz. Halkların ortak yaşamı için mücadelemizi sürdüreceğiz” diye belirtti.    ‘Cezasız kalan nefret suçları tekrarlar’   HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan ise, “Hakikate yürümek gibi bir düşüncesi yok mahkemenin. Bu bir ırkçı, bir nefret cinayeti. Bu ırkçılık nefret cinayeti hazırlayanlar azmettirenler bu cinayeti engellemekte dahli ve sorumluluğu olanları çıkarılıyor. Cezasız kalan nefret suçları tekrarlar. Burada öldür diyenler yargılanmıyor, tetiği çekenler yargılanıyor. Öldür diyenler yargılanmadığı müddetçe hiç birimiz güvende değiliz” dedi.