Baskı, göç ve yoksulluk: Yok etme politikası daha çok mücadeleye itiyor

  • 09:03 26 Kasım 2018
  • Yaşam
MARDİN - Koruculuk dayatmasına karşı köyünden göç etmek zorunda kalan, kentte ise yoksulluğun dayatıldığı yaşama ve baskılara karşı mücadele eden Hüsnügül Kalkan, "Bu yüzden Barış Annesi oldum. Görmeliler artık yaptıkları her zulüm ve baskı daha fazla direnişi ve mücadeleyi beraberinde getiriyor. Yok etme planları halkı daha çok var olma mücadelesine itiyor ve direnişi vazgeçilmez kılıyor" dedi. 
 
Mardin merkeze bağlı Barman köyünden olan Barış Annesi Hüsnügül Kalkan (52), Kürt sorununda hala devam eden çözümsüzlük politikalarının yıllardan bu yana canlı tanığı. 90'lı yıllarda koruculuk dayatmalarına karşı evlerini terk etmeleriyle başlayan zorlu mücadeleyi anlatan Hüsnügül, "Eşimin kardeşi devletin baskıları yüzünden 90'lı yıllarda PKK saflarına katıldı. 1992'de yaşamını yitirdikten sonra devlet eve sürekli baskın yapıp aileyi psikolojik olarak çökertmeye çalışıyordu. 'Ya korucu olacaksınız ya da evlerinizi yakarak malınızı talan ederiz' diye hem canımıza hem de malımıza kastettiler. İşkenceler uyguladılar. Biz de köyümüzden çıkmak zorunda kaldık çünkü korucu olmayı kabul edemezdik" diye belirtti.  
 
'Göç yoksulluğun başlangıcı oldu'
 
Köylerinin yakıldığına dair belgelerin de karartıldığını söyleyen Hüsnügül, "Mardin merkeze taşınıp, tarlalarda çalışarak bizi idare edecek işlerde çalıştık. Hayatımızı idame etmeye çalışıyorduk. Köylerde mallarını bırakan halk, şehir merkezinde şehir hayatına alışmakta zorluk çekiyor adaptasyon sorunu yaşıyordu. Göç yoksulluğun başlangıcı oldu. Devlet hem evimizi, mallarımızı yağmalayarak yoksullaştırdı hem de köyde kalan ev ve tarlalardaki ürünleri bağ ve bahçeyi yaktılar. Bizi yoksullaştırıp kendine muhtaç etmeye çalıştı" dedi.
  
'Baskılara karşı mücadeleyi büyüttüm' 
 
Baskıların göç ettikten sonra da sürdüğünü aktaran Hüsnügül, bu kez de eşinin kız kardeşinin Kobanê'ye gittiğini ve orada DAİŞ çetelerine karşı verilen mücadelede yaşamını yitirdiğini dile getirdi. Hiçbir zaman baskılara boyun eğmediklerinin altını çizen Hüsnügül, yaşamı boyunca gördüklerinin ardından bir kadın olarak siyaset çalışmalarında yer almaya karar verdiğini söyledi. HDP çalışmalarına katılan Hüsnügül, "Daha önceleri genç iken parti çalışmalarında bulunmamıştım. Ama devletin baskı ve şiddet politikasına karşı siyasi partide çalışmaya başladım” ifadelerini kullandı. 
 
Daha sonra Barış Anneleri'ne katılan Hüsnügül, şöyle dedi: "Benim Barış Annesi olmamın amacı başka insanlar zarar görmesin, bizim çektiklerimizi kimse çekmesin ve bu acıları çekenlerin yanında olmak, onlara destek olmak içindir. Bu zulme ve şiddete 'dur' demek, barışı istemek için buradayım. Kendimizi halkımıza siper etmek için buradayız. Daha fazla kanın akmasına ve anaların üzülmesine, evlatlarını kaybetmelerine göz yummayacağız. Mücadele ve çalışma alanlarını terk etmeyecek ve devam edeceğiz." 
 
'Yok etme planları daha çok var olma mücadelesi doğuruyor'
 
Barış Annesi olduktan sonra yıllardır devam eden devlet baskısının daha da artığını kaydeden Hüsnügül, "Hiçbir zaman bu baskılara boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Çok şey gördüm ve yaşadım. Halkın acılarına ve üzüntülerine daha yakın oldum. Mücadelemiz her geçen gün daha çok büyüyor ve güçleniyor. Onlar yaptıkları zulüm ile bizi çökerteceklerini sanıyorlar ama görmeliler artık yaptıkları her zulüm ve baskı daha fazla direnişi ve mücadeleyi beraberinde getiriyor. Yok etme planları halkı daha çok var olma mücadelesine itiyor ve direnişi vazgeçilmez kılıyor" diye konuştu.