Lice tanığı Vesile: Yakıp yıktılar ama hepsinin sonu ortada

  • 09:07 7 Temmuz 2018
  • Yaşam
DİYARBAKIR - Devletin işkence ve zulüm politikalarının en yoğun yaşandığı yerlerden biri olan Lice, binlerce kadının hikâyesini barındırıyor. Bu hikâyenin sahiplerinden Vesile Yitel, "Size neler gördüğümü anlatmasına anlatırım fakat hatırlayamadıklarım ne olacak?” diye soruyor.
 
İktidara gelmek isteyen her yönetici kendini Kürtler üzerinden var etmeye çalışırken, 90'lardan bu yana uygulanan imha ve inkâr politikası ise her iktidar döneminde devam etti. Baskının, işkencenin, “faili meçhul” cinayetlerin, köy yakmaların ve katliamların en yoğun yaşandığı yerlerden biri de kimliğine sahip çıkan ve asla boyun eğmeyen Diyarbakır'ın Lice ilçesi. Lice'nin 5 binden fazla köyü yakıldı, binlerce insan evinde infaz edildi.
 
Lice'nin yakılmasına tanıklık eden 80 yaşındaki Vesile Yitel, gördükleri zulmü nasıl anlatacağını bilmediğini, bir o kadarını da unuttuğunu söylüyor. Vesile, 45 yıl boyunca devletin baskısına ve zulmüne maruz kaldığını ve bu zulmün şimdilerde de sürdüğünü kaydediyor.
 
'Zulmün haddi hesabı yoktu'
 
Gördükleri zulm, işkence ve baskının haddi hesabının olmadığını ifade eden Vesile, "Ne zulüm gördüğümüzü ancak biz biliriz. Bir akşam üzeri evimizi bastılar. Evimizde bize yapılan işkence hiçbir Müslüman evladına yapılmadı. Gelinimi, eşimi, oğlumu ve abimi götürdüler. 3 ev olarak işkencelere maruz kaldık. Onlarla görüşmeye gidiyorduk, göremiyorduk aylarca görüştürülmüyorduk. Oğlumun görüşüne gittim. Görüşe gidince Kürtçe konuşmamıza izin verilmezdi. Konuşunca baskıya maruz kalıyorduk. Bana konuşabilmem için, 'nasılsın iyisin' demeyi öğrettiler. Ben o iki kelimenin bile ne anlama geldiğini bilmiyordum. Yarım saat boyunca ben de oğlum da birbirimize 'nasılsın iyisin' deyip duruyorduk. Tansu Çiller vardı o dönem, Kürtlere yapmadığını bırakmadı" diye anlatıyor. 
 
'Her hatırladığımda bir daha yaşıyorum sanki'
 
 Lice'nin yakıldığı geceyi anlatan Vesile, köyde bulunan herkesi bir araya getirdiklerini ve karakolun önünde topladıklarını söylüyor. Vesile, karakolun yakınlarında bir çukur açıldığını ifade ederek, şöyle devam ediyor: "Hepimizi çukura atacaklarını söylediler. Ben kendimi bir şekilde ellerinden çıkardım. Tekrar geldiler beni alıp götürdüler. Görmediğimiz işkence ve baskı kalmadı. Evlerimiz, tarlalarımız, bahçelerimiz her şeyimizi yaktılar. O geceyi hatırlayınca hala tüylerim diken diken oluyor. O gece gitsin bir daha geri gelmesin. Sonrasında baktık olmuyor kendi topraklarımızda mülteci olduk. Diyarbakır'ın merkezine taşındık. Taşınmakla birlikte sefalet içerisinde kaldık. Hiçbir gelirimiz yoktu. 15 yıl boyunca merkezde yoksulluk çektik sonra tekrar Lice'ye topraklarımıza döndük" diyor.
 
'Hepsinin sonu ortada'
 
Şimdi yapılan zulmün diğer dönemlerden kalır yanı olmadığına dikkat çeken Vesile, "90'larda oğlumu tutukladılar ve 12 yıl ceza verdiler. Şu an ki döneme baktığımızda kimsenin suçu olmamasına rağmen binlerce çocuğumuza ceza verilip içerde tutuluyor. Torunum da o binlerce kişiden biri. Bunu bize yapmaya ne hakları var? 45 yıl boyunca devletin zulmünü gördüm. Bu zulüm nereye kadar gidecek? Her gelen Kürtler üzerinden kendini var etmeye çalıştı ama hepsinin sonu ortada" ifadelerini kullanıyor.