Kumriye'nin yüreğinde özlem, ağıdında bin hikaye

  • 09:05 2 Mart 2018
  • Yaşam
 
 
Filiz Zeyrek
 
ADANA - "Kaldı mı?" demeyin sözüyle, sesiyle tarih anlatıcıları; Kumriye'yi görmeden. Seneler evvel toprağından koparılan Kumriye öyle derinden anlatır ki görüp işittiklerini, bahçesinin önünden geçen kulak kabartır. Sesi yükselir, ağıtlarında. Klamlarında anlatır yaşanmışlıkları. 
 
Tarih anlatıcısıdır kadın. Yüzünde, alındaki çizgide, bakışında anlatır yaşanmışlığı. Kendini, toprağını, oğullarını, kızlarını, sevdalarını anlatagelir çağlardan bu yana. Kumriye'nin mahallesinden geçtiniz mi işitirsiniz mutlaka Kürtçe birkaç söz. Öyle derinden anlatır ki görüp işittiklerini bahçesinin önünden geçen kulak kabartır. Özgürlük sevdalılarına ağıtlar yakar. Göç ettirilir Kumriye yıllar yıllar önce toprağından, başkalarının toprağını işlemek zorunda kalır birkaç kuruşa.
 
65 yaşındaki Kumriye Öztaş, 1980'li yıllarda savaş politikaları yüzünden memleketi Siirt'ten Antep'e göç etmek zorunda kalır. Burada da Hizbullah yüzünden ailesi de kendisi de rahat yüzü görmeyince Adana'ya göç eder. Ceyhan'a bağlı Küçük Kırım Mahallesi'nde yaşayan Kumriye, 30 yılı aşkın süredir Adana'da. Kumriye, tarım işçiliği yapmaya başlar yaşamını idame ettirmek için ama başkalarının toprağını işler milyonlarca insan gibi o da takılır sömürü çarkına. Yaşı ilerlediği için artık tarlalara gidemeyen Kumriye fıstıkları kendi evinin önünde ayıklamaya devam ediyor. 
 
'Kürtler bitmedi bitmeyecek' 
 
Güzel günlere olan inancını kaybetmeyen Kumriye, yaşadıklarını kendi süzgecinden geçirip kadın bilincini de yükseltiyor. Kumriye, "Devletin zulmünden kaçıp bıraktık memleketimizi. Çok zor günler yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Bize bu ülkede yaşamayı çok görüyorlar, Türkiye'yi kim yönettiyse Kürt düşmanlığı üzerinden kendini yaşatmıştır. Yüzlerce genç toprağa düştü ama Kürtler bitmiyor ve bitmeyecek" diyor. 
 
'Fıstık ayıklamaktan parmaklarım çatlıyor'
 
Başkasının toprağını ekmenin kendilerine ne kadar büyük bir haksızlık olduğunun altını çizen Kumriye, şöyle devam ediyor: "Biz memleketimizde mutluyduk. Yaşamak için burada sana ne sunuyorlarsa kabul etmeye mecbursun. Yaşımdan dolayı tarlaya gidemediğim için evimin önünde kilo ve çuval başına getirdiğim fıstıkları kabuklarından ayıklıyorum. Bir çuvalı ancak 4 günde temizliyorum ve kazancım sadece 50 ile  70 TL arasında değişiyor. Çok zor bir iş, saatlerce temizlemek zorundasın ve belim çok ağrı yapıyor. Ellerim, parmaklarım çatlıyor zamanla. Birçok kadın burada bu işi yapıyor. Tam bir emek sömürüsü çünkü çok zor ve karşılığı verilmiyor." 
 
'Sen de Öcalan'ı anla anlat, özgürleş' 
 
Metropolde yaşam mücadelesi verirken, kadın mücadelesini de büyüten Kumriye, bugün evlerinde, sokaklarında kadınların söz sahibi olmasını PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın kadın çözümlemeleri ve kadına verdiği değere bağlıyor. Yaşadığı kentte, çevresinde kadına yönelik şiddetin yoğun olduğuna dikkat çeken Kumriye, "Kadının ne adı ne sözü vardı, değersiz görülüyordu. Bizde de böyleydi ancak az da olsa aştık bazı şeyleri bu da Abdullah Öcalan sayesinde. Bazı kadınlar var dışarıya dahi izinsiz çıkamıyor ve bize 'siz nasıl bu kadar özgürce rahat davranabiliyorsunuz' diye soruyorlar. Biz de onlara 'Önderimiz olan Abdullah Öcalan'ın ideolojisini benimse yaşa ve evdeki erkeğe aşıla bak sen de nasıl özgür olacaksın' diyoruz" diye anlatıyor. 
 
Kumriye'nin dilinden bir klam daha dökülüyor.