Xezal nineden bir özlem hikayesi...

  • 09:02 12 Ocak 2018
  • Yaşam
ARDAHAN - Devletin köy boşaltma ve kentleşme politikaları nedeniyle 2000’li yılların başlarında Ardahan’ın Aşağı Kurtoğlu köyünden kent merkezine göç etmek zorunda kalan 90 yaşındaki Xezal Yıldız, yıllar geçmesine rağmen şehir hayatına alışamadığını söylüyor. 
 
Kürdistan’da 1990’lı yıllarda zorla köy boşaltma,  göçler ve kentleşme köy yaşamını olumsuz etkilerken, binlerce yıldır süregelen köy yaşamını bırakmak zorunda kalan bölge halkı da bu olumsuz etkiden payına düşeni aldı. Devletin köy boşaltma ve kentleşme politikaları nedeniyle 2000’li yılların başlarında Ardahan’ın Aşağı Kurtoğlu köyünden kent merkezine göç etmek zorunda kalan 90 yaşındaki Xezal Yıldız, 15 yıl geçmesine rağmen şehir hayatına alışamadığını söylüyor. 
 
'Kimse kimsenin kapısını çalmaz oldu'
 
Çocuk yaşta evlendirilen Xezal, yaşamın öteki yüzü ile çocuk yaşta tanışanlardan. Köy yaşamından koparılmanın ağırlığı ile yaşamaya devam ettiğini söyleyen Xezal, “ Köy yaşamı daha samimi ve içtendi.  İnsanlar birbirlerine yardım ediyordu. Komşuluk ilişkilerimizi daha fazlaydı.  Köyde yaşadığımda insanlar birbirlerine daha duyarlı davranıyordu. Hepimiz birliktik yabancı da olsa bizim insanımızdı.  Nasıl ki metropollere taşındık o zaman hayatın gerçekliği ile daha fazla yüzleştim. Şehirler değiştiği gibi insanlarda değişmeye başladı.  Kimse kimsenin kapısını çalmaz oldu.  Teknoloji gelişti, şehir hayatı daha fazla insanla doldu, o zaman savaşlar daha fazla arttı.  Kimse kimseye güvenmiyor artık.  Bizler köydeyken gözü kapalı insanları evimize alıp sofralarımızda onlara yer verirdik.  Şimdi bir yabancı kapımızı çaldığı zaman hemen kapılarımızı kapatıyoruz “ dedi.    
 
'Ölürsem köyüme götürsünler'
 
Şehir hayatına alışamayan Xezal, köyde yaşamın her anlamıyla temiz ve güzel olduğunu söyleyerek, toprağına olan özleminin yerini hiçbir şeyin dolduramadığını söyledi.  Xezal, “Köy havası temizdir.  Yiyeceklerini kendin yaparsın ve hastalıklar fazla yoktur.  Taşındığımız zamandan beri daha fazla hastalık geçiriyorum.  Sobalardan çıkan bir kömür kokusu dahi beni hemen hasta ediyor. Şehir havası çok kötü. Teknoloji geliştiği gibi köy yaşamını da olumsuz etkiledi. Artık geçinemediğimiz için köy hayatımı istemeyerek bırakmak zorunda kaldım.  Şuan çok yaşlıyım, çocuklarıma da vasiyetimdir ölürsem beni köyüme götürüp gömsünler. Köy yaşamımı şehir hayatına hiçbir zaman değişmem” dedi.