Nedya'nın Rakka’dan Dargeçit’e uzanan yaşamı: Felek xayinê

  • 09:06 19 Ekim 2017
  • Yaşam
Medine Mamedoğlu
 
MARDİN- Ömrünü geçirdiği Rakka’dan DAİŞ işgali sonrası çıkmak zorunda kalan 74 yaşındaki Nedya Tepsey, iki yıldır ‘yeni evim’ dediği Dargeçit’te yaşıyor. Yaşadıklarını “felek xayinê” diyerek özetlemeye çalışan Süryani Nedya’nın tek hayali ömrünü geçirdiği Rakka topraklarına bir gün yeniden dönmek. 
 
Mardin, asırlar boyunca Süryani, Arap, Ermeni ve Kürtlere ev sahipliği yapan kadim kentlerden biri. İçinde bin bir hikâye barındıran tarihi şehir direnenleri de savaştan kaçıp kendine sığınanları da gördü. 74 yaşındaki Süryani Nedya Tepsey’de iki buçuk yıl önce Rakka’da ki DAİŞ işgalinden ailesi birlikte kaçmak zorunda kalıyor. Ömrünü geçirdiği toprakların yeniden özgürleştirildiği bu günlerde Rakka'dan Dargeçit’e uzanan yaşamını anlatan Nedya, her cümlesinin sonuna bildiği tek Kürtçe kelimeyi ekliyor: “Felek xayîne.”
 
‘Her şey güzeldi DAİŞ gelene kadar…’
 
Yaşadıkları günleri ‘ferman’ olarak değerlendiren Nedya, 2 buçuk yıldır Dargeçit’e yerleştiğini ifade ediyor. Aslen Midyat doğumlu olan Nedya Rakka’ya gidiş ve  çıkış hikayesini şu şekilde özetliyor: “Ailem Midyat doğumlu, ben doğduktan hemen sonra Rakka’ya taşınmışlar. Orada uzun yıllar yaşadım. Evlendim, çocuklarım ve torunlarım oldu. Her şey yolunda giderken 3 yıl önce İŞİD ortaya çıktı ve kentimizi işgal etti. Biz daha ne olduğunu anlayamadan her şey onların eline geçmişti. Erkekler uzun sakal bırakıyor ve kot pantolon giyemiyorlardı. Kadınlar da sadece çarşaf giyebiliyordu. Ben de mecburen ölmemek için çarşaf giydim. Oradan çıkana kadar da çarşaf giymek zorunda kaldım. Sigara içenlerin elini kesiyorlardı.”
 
‘Urfa’ya geçtiğim anda çarşafı çıkardım attım’
 
Yapılan zulme daha fazla dayanamadıklarını bu nedenle evlerinden tek bir şey almadan göç etmek zorunda kaldıklarını dile getiren Nedya: “İlk geldiklerinde bizlere Süryani olduğumuz için ‘ya Müslüman olacaksınız ya da haraç vereceksiniz’ dediler. Bir süre sonra haracı verdikten sonra bize ya ‘Müslüman olacaksınız ya da kelleniz uçar’ dediler. Biz de evden hiçbir şey almadan çıkıp buraya geldik. Ben eşim, çocuklarım ve torunlarım ile birlikte kilometrelerce yol yürüdük. Rakka’dan Tel Abyad’a oradan da Akçakale Sınır Kapısına geçtik. Urfa’ya geçtiğim gibi üstümdeki çarşafı hemen yırtıp attım. Orada da bir gün kaldıktan sonra buraya Dargeçit’e geldik. Burada da kilise de yaşıyoruz. Torunlarım okula gidiyor. İki buçuk yıldır burada yaşıyoruz” diyor.
 
‘Ömrüm orada geçti’
 
Ömrünü geçirdiği topraklardan ve anılarından  çok uzak olduğunu söyleyen Nedya, “Evimi özlüyorum ve  anılarımı özlüyorum ama elden ne gelir? Belki bir gün yine gideriz. Her şeyi orada yaşadım. Tüm ömrüm, 74 yıllım orada geçti. Şimdi buradayım. Rakka'dan geriye kaçarken üzerimde olan eteğim kaldı. Şimdi oradan bana tek anı o etek... Eşim ve torunlarım Kürtçe öğrenmeye başladı. Bende yavaş yavaş öğrenmeye çalışıyorum. Ama en çok tekrar ettiğim ve bildiğim tek Kürtçe kelime ‘felek xayinê’ oluyor” diye anlatıyor.
 
‘Toprağıma gitmek istiyorum’
 
Nedya, ‘felek xayinê’ kelimesi ile kurduğu bağı da şöyle anlatıyor: “Gittiğimiz her yerde bu söyleniyordu. Ben en başta ne söylediklerini çok anlamıyordum ama anlamını öğrendiğim günden bu yana dilimden düşmedi. O günleri, çektiğimiz acıları yeniden yaşamak istemiyorum. Ancak toprağıma da yeniden gitmek istiyorum.”