Köyleri yakıldı, göç ettirildiler şimdi de krize karşı direniyorlar

  • 09:04 29 Nisan 2022
  • Yaşam
 
Medya Üren
 
DİYARBAKIR - Mardin Mazıdağı’nda bulunan köylerinin yakılması ardından Bağlar ilçesinde Hewarê köyünü kuran yurttaşlar, yıllar önce gelerek yeni bir yaşam inşa ettikleri köyde bu kez de ekonomik krizle yüz yüze kaldıklarını dile getirdi.
 
Bölge kentlerinde 1990’lı yıllarda Kürt halkının yaşam alanlarına dönük gerçekleşen saldırılar neticesinde yüzbinlerce kişi köylerini terk etmek zorunda kaldı. Zorla göç ettirme politikalarının binlerce örneğinden biri de Mardin’in Mazıdağı ilçesinde yaşandı. İlçede bulunan birçok köyün askerler tarafından yakılması, halkın farklı yerlere göç etmesine neden oldu. Zorla yerinden edilen Mazıdağılılardan birçok aile de Diyarbakır’a göç etti. Merkez Bağlar ilçesinde ellerinde bulunan mal varlıkları ile toprak alan yurttaşlar, yerleştikleri alanı bir köy haline getirdi ve buranın adı zamanla “Hewarê” olarak anıldı. Hewarê ismi, daha sonra hükümet tarafından değiştirilerek Yemişalan köyü olarak kayıtlara geçti. Ancak Kürtçede “imdat”, “yardım çığlığı” ve yaşanan felaketlere karşı isyan anlamı taşıyan “Hewar” adı halk tarafından kullanılmaya devam edildi.
 
1993 yılından bu yana Hewarê köyünde yaşayanlar, köyün taşlık olmasından kaynaklı tarım yerine hayvancılıkla uğraşırken, hayvanlardan elde ettikleri sütü peynir, yoğurt, tereyağı yaparak geçimlerini sağlıyor. Ancak son süreçte savaşla birlikte derinleşen ekonomik kriz nedeniyle Hewarê köyü sakinleri de geçimlerini sağlayamaz hale geldi. Köyden Nurê Ceylan, Erebê Ural ve Hatice Buluten ile konuştuk.
 
‘Zamlar belimizi bükmüş durumda’
Nurê, Mazıdağı’nda üzüm bağlarının olduğunu ve hayvancılıkla uğraştıklarını söyledi. Hewarê köyüne taşındıktan sonra kendilerine yeni bir yaşam kurduklarını belirten Nurê, ancak son süreçlerde artan zamlar nedeniyle yaşamlarının da zorlandığını dile getirdi. Nurê, “Köyün havası her şeyi güzel, yaşamımız da öyle. Ama artan zamlar belimizi bükmüş durumda. Her şey pahalı, resmen kıtlığı yaşıyoruz. Oradan buradan getiriyoruz ama bir türlü düzelemiyoruz. Bize yapılan zulümdür, kimseye bu denli yaklaşılmasını istemiyoruz” dedi.
 
‘Devlet hepimizin dağılmasını istiyor’
 
Ekonomik nedenlerden kaynaklı insanların köyü terk ederek, büyükşehirlere taşındığına işaret eden Nurê, “Benim oğlum yıllarca okula gitti, okudu ama hiçbir şekilde iş bulamadı. Okuduğu meslek dışında farklı bir işle uğraşmak zorunda kaldı. Diğer çocuklarım da okuduktan sonra insanların işsiz kaldıklarını görünce, okulu yarıda bıraktılar. Köyde kendimize yetecek kadar bostan ekmek istiyoruz ama bakıyoruz tohum ve gübre o kadar pahalı ki alamıyoruz. Hayvancılık yapmak istiyoruz, bu sefer de yemler pahalı. Ne çiftçilik yapabiliyoruz, ne hayvancılık. Devlet hepimizin dağılmasını istiyor. Kürtlere reva görülen bu talan ve krizlerin bir an önce son bulması tek talebimizdir” ifadelerini kullandı. 
 
‘Bu durum böyle gitmez’
 
Yerlerinden zorla göç ettirildiğini hatırlatan Erebê Ural ise yaşadıklarını şu sözler ile paylaştı: “Yerimizden edildik, yetmedi şimdi krizlerle boğuşuyoruz. Yerimizden edildiğimiz zaman durumumuz çok kötüydü, şu an da aynı şeyi yaşıyoruz. Bir torba un, bir teneke yağ alamıyoruz. Fakir olanlar ölsün mü? Yeter artık. Bu durum böyle gitmez.”
 
‘Hayvanlarımıza yem alacak para bulamıyoruz’
 
Hatice Buluten de eskiden yaşamın daha güzel olduğunu belirterek, artan zamlardan kaynaklı insanların ne yapacağını bilemez hale geldiğini kaydetti. Hatice, çocuklarına istedikleri gibi bakamadıklarını söyleyerek, “Eskiden bolluk bereket vardı. Herkes emeğinin karşılığını alıyordu. Ama şuan öyle değil. Her gün insanlara zulüm yapılıyor. Hayvanlarımıza yem alacak para bulamıyoruz. Köylerimiz yakıldıktan sonra buralara geldik, kendimize yeni bir yaşam alanı inşa ettik. Çocuklarımızı büyütmeye çalıştık. Tüm olumsuzluk ve krizlere rağmen köyde yaşamımız daha iyi ama köyün gençleri mecburen şehir merkezi ve metropollere gitmek zorunda kalıyor. Çünkü geçimlerini sağlayamıyorlar” diye konuştu.