Tecavüze uğradı, darp edildi, yaşadıklarını duyuramadı!

  • 09:03 25 Kasım 2021
  • Yaşam
Sema Çağlak-Şirin Çınar
 
DİYARBAKIR - 11 yaşında tecavüze ve istismara, evlendirildikten sonra ise yıllarca şiddete maruz bırakıldı L.Ç., “Kaderinmiş” diyenlere karşı, “Kaderim değil” diyerek mücadele eden L., “Artık çok güçlüyüm” dedi.
 
Kadınlara yönelik her türlü hak ihlalinin ve gaspın yaşandığı günümüzde, geçmişten bugüne kadın düşmanı politikalar seyrini değiştirmedi. Erkek-devlet aklıyla verilen kararlar, kadını korumayan yasalar, yargının cezasızlıkla ödüllendirdiği failler ve her geçen gün artan şiddet kadınların yaşamını her açıdan zorlaştırmaya dönükken, kadınlar ise tüm bunlara karşı direnişini her alanda büyütüyor.
 
“Kaderin böyleymiş” denilerek şiddetin ve tecavüzün ortasına itilen kadınlardan biri de L.Ç. 11 yaşında tecavüze maruz bırakılan L. (34), 18 yaşında korucu bir ailenin oğlu ile evlendirilir. Evliliği süresincede  işkence boyutuna ulaşan şiddetle karşı karşıya kalır. “Her günümün ezberiydi gördüğüm şiddet” diyen L., bir çok kadın gibi çocuklarıyla tehdit edildiği için çıkamaz şiddet gördüğü dört duvar arasından.
 
L.Ç., evliliği boyunca 21 darp raporu aldığını ancak, devletin kurumlarının bir kere dahi onu dinlemediğini ve gördüğü şiddetle baş başa bırakıldığını söylüyor. Karakola yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakılsa da, gördüğü şiddete artık boyun eğmek istemeyen L.Ç., kadın mücadelesinden aldığı feyizle “itiraz” ediyor. “Kadınların direnişi bana başkaldırmayı öğretti. Şiddet benim kaderim değilmiş, bunu anladım” diyen L., kadınların örgütlü mücadelesinin önemine işaret ediyor.
 
Tecavüz faili yakalanmadı
 
L.Ç., tanımadığı bir erkek tarafından 11 yaşında tecavüze maruz bırakıldığını ifade ederek, hemen ardından eve giderek yaşadıklarını ailesine anlattığını ve ailesiyle karakola gittiklerini kaydetti. Karakolda ailesinin şikayetçi olduğunu belirten L., kendisine birkaç taciz ve tecavüz failinin fotoğraflarının gösterildiğini aktararak, “Gösterdikleri fotoğraflar ona ait değildi. Bulacaklarını söylemişlerdi ama bunca yıl geçti hala bulunamadı. Korktuğum için okula dahi gidemedim, evden çıkamıyordum. Yemekten kesildim, aylarca bir şey yiyemedim. Bana bunu yaşatan hala dışarıda bir yerlerde” diye ifade etti.
 
‘Ailem hiçbir zaman bana inanmadı’
 
Dayısı ve bir akrabasının da tacizine maruz bırakıldığını söyleyen L., ailesinin kendisine inanmadığını ifade ederek, “Annem İstanbul’a gitmişti. Babam da şoför olduğu için sürekli seyahat ediyordu. Bu yüzden babam beni yengemin ailesinin evine bıraktı. Gece uyumak için geçtiğim odada yengemin babası tarafından cinsel tacize uğradım. Sabaha kadar çığlık atmama rağmen kimse sesimi duymadı ya da duymak istemedi. Evde kaldığım zamanlar da dayım bize gelirdi ve bana sürekli temasta bulunurdu. Birçok kez taciz etti. Anlattığımda da ‘dayın seni sevdiği için sana böyle şeyler yapıyor’ diyorlardı. Büyüdükçe yaşadığım şeyin taciz olduğunu çok daha iyi anladım. Ailem bana bu konuda hiç inanmadı” sözleriyle yaşadıklarını anlattı.
 
‘Şiddeti ezberliyordum’
 
18 yaşında evlendirildiğini dile getiren L., evlendirildiği erkeğin ilk günden şiddetine maruz bırakıldığını belirtti. L.Ç. evli olduğu erkeğin kumar bağımlısı olduğunu ve kendisini sürekli aldattığını aktararak, “Benimle evliyken başka biriyle de dini nikah kıydı. Evlendiği kadınla 1 yıl boyunca aynı evde yaşadık. Ailesine yaşadıklarımı anlatırdım ama bir kere olsun onu uyarmadılar her zaman çocuklarını koruyup savundular. ‘Erkektir yapar’ deyip durdular. O kadar çok şiddet görüyordum ki, işkenceye dönmüştü. İnsanlar şarkılar, şiirler ezberlerken, ben gördüğüm şiddeti ezberliyordum. En son dayanamadım, çocuklarımı da alıp aileme gittim ama kapıdan içeri bile almadılar. Tekrar şiddet gördüğüm o eve geri döndüm. Ve her gün daha çok şiddet gördüm” ifadelerini kullandı.
 
‘Ailesi korucu olduğu için korundu’
 
21 kez darp raporu aldığını, defalarca karakola gittiğini ve şikayet ettiğini söyleyen L., hiç birinde dinlenmediğini belirtti. L.,yaşadıklarını devamında şöyle anlattı;
 
“Eşimle beraber yaşadığım ev jandarma karakoluna yakın bir bölgedeydi. Eşim bir gün bana yine şiddet uyguladı. Sesleri duyan komşuların şikâyeti üzerine karakola götürüldük. Daha önce defalarca gidip şikâyet etmeme rağmen hiç bir şey yapmadılar. Çünkü eşimin ailesi koruyucuydu ve karakolda görev yapan hemen hemen bütün yetkililer eşimin akrabasıydı. Bu yüzden ne kadar şikâyet etsem dahi hiçbir işlem yapmadılar. Ailesi korucu olduğu için ben değil, o korundu. Eşimin ailesi sürekli dosyalar kapansın diye görevlilere yemek yapıp, eve davet ederlerdi. Sürekli ifademi alıp beni geri gönderdiler. Bir gün dayanamayıp tekrardan karakola gittim. ‘Ölmemi mi bekliyorsunuz’ dedim, ‘Yapacak bir şeyimiz yok’ dediler.
 
Şiddet kaderim değilmiş
 
2 yıldır eşim çocuklarımı bana göstermiyor. Hala resmi olarak boşanamadık. Yaşadıklarıma dayanamadım ve o evde yokken evden çıktım. Bir daha da dönmedim. Tehdit etti, takip etti, sürekli aradı, kapıma geldi. Ailem çok üstüme gelince ailemin yanından da ayrıldım. Bugüne kadar kimse beni duymadı, beni dinlemedi. Kime anlatsam ‘kaderin böyleymiş’ dedi. Bu benim kaderim değildi, herkes böyle düşünüyor ama böyle olmamalı. Bir kafede işe başladım, uzun süre kafede yatıya kaldım. Uzun bir süre sonra para biriktirince bir ev tuttum. Uzun bir süre daha çalışıp para biriktirdim, sonra da her seferinde eve bir parça eşya aldım. Eşyam yokken evde çıplak betonda uyudum, hiçbir şey gördüğüm o şiddetten daha kötü olamazdı. Şiddete karşı evini terk eden tek ben değildim. İzlediğim, gördüğüm kadınların direnişi bana başkaldırmayı öğretti. Şiddet benim kaderim değilmiş, bunu anladım. Devlet beni yalnız bıraktı. Beni korumadı, beni öldürmek isteyeni korudu ama artık çok güçlüyüm. Hayatta kalmak için mücadele ediyorum. Çocuklarımı da alacağım yanıma. Bunun için elimden geleni yapacağım.”