Ötekileşmeyi derinden yaşayan tarihi Ulus’ta bir soluk

  • 09:03 18 Nisan 2021
  • Yaşam
 
Öznur Değer
 
ANKARA - Altındağ ilçesine bağlı Ulus semtinde birçok yerde olduğu gibi ötekileşmenin ve ötekileştirmenin ne kadar derinden yaşandığını hissetmemek mümkün değil.
 
Havaların ısınmaya başlamasıyla birlikte yaşam da canlanmaya başlıyor. Baharın gelişini hissedenler soluğu sokakta alıyor. Ankara’nın sert karasal bir iklime sahip olmasından dolayı güneş ışınlarının kendini göstermesiyle çocuklardan kadınlara, 7’den 70’e mahalle ve sokaklara akın edenler görkemli bir renk cümbüşünü oluşturuyor.
 
Ankara’nın Altındağ ilçesine bağlı Ulus semti de görsel ihtişama ev sahipliği yapıyor. Ankara’nın en eski yerleşim yerlerinden olan Ulus, tarihi yapıları da içinde barındırıyor. Yeni yapılaşmalardan ziyade eski yapılarıyla bilinen Ulus farklı dil, ırk ve kültürleri de içinde barındırıyor. Çeşitli pazarların bulunduğu Ulus, yoksul kesimin en büyük uğrak noktalarından biri. Ramazan ayının da başlamasıyla pazar yerleri dolup taşarken, elinde tuttukları poşetlerle ihtiyaçlarını karşılayabilenlerin yanı sıra eli boş dönen çok sayıda yurttaş da var.
 
Ucuz iş gücünün belirgin semti
 
Semt olarak pazar fiyatı market fiyatının altında da olsa semtte bunu karşılayamayan çok sayıda insan var. Ucuz iş gücünün en yoğun yaşandığı Ulus’ta dilenen çok sayıda insan ile çalıştırılan çocukları görmek de mümkün. Pazar kalabalığı arasında adımlarımı hızlandırırken, ürünlerin üzerine konulan fiyat etiketleri ile kadınların pahalılıktan duyduğu rahatsızlık gözüme ilişiyor.
 
Darbukayı konuşturan Umut
 
Ulus, içinde barındırdığı tarihi zenginliklerle yerli ve yabancı turistlerin de en uğrak noktalarından biri. Ulus’un Kale Mahallesinde bulunan tarihi Ankara Kalesi, Ulus’un adeta gözdesi durumunda. Kale Mahallesi’nde bulunan Kale Kapısı Sokağı’nda ilerlerken, kahverengi ahşap eski yapılar görsel ihtişamıyla karşımda duruyor. Az ileride ise sokağın sesi durumuna gelmiş 5 çocukla karşılaşıyorum. Çocuklar, top oynuyor, darbuka çalıyor ve şarkılar okuyarak eğleniyorlar. Kale eteklerinde 15 yaşında olan ve 10 yıldır darbukayı adeta konuşturan Umut’un sesi yankılanıyor. Mahallede de herkesçe tanınan Umut, darbuka çalmayı abisinden öğrendiğini ancak şimdilerde abisinden daha iyi çaldığını söylüyor. Kaleye doğru çıkan insanlar Umut’un darbukasını es geçemiyor. Ben de Umut’u ve konuşturduğu darbukasını dinliyorum.
 
Çocuk olmak her daim güzel
 
Çocuklarla koyulduğum sohbette mahallede yaşadıkları ekonomik yoksunlukları öğreniyorum. Ekonomik yoksunluklardan eğitimi de geriden takip eden çocuklar, koşullarının düzeltilmesini istiyor. Tüm sorunlara varlıkları ile meydan okuyan çocuklar, sokakları enerjileriyle coşturuyor. Çocukların futbol maçına koyulmasıyla birlikte ağırdan uzaklaşmaya başlıyor ve kale mahallesinin 2’nci sokağına doğru ilerliyorum.
 
Ötekiler…
 
Kale Mahallesi Roman ve Türklerin ağırlıkta yaşadığı bir mahalle. Çok çeşitli ve renkliliğin mekanı olan mahallede ırkçı politikaların hakimiyetini görmek de mümkün. İktidarın yürüttüğü ayrıştırıcı dilin sirayet ettiği mahallede, Romanlara “öteki” ve “kaçınası” bir edayla bakılıyor. Ancak Romanlar yaşattıkları kültürle bu politikalara meydan okuyor.   
 
60 yılın türküsü
 
Komşuluk kültürünün de diri tutulduğu mahallenin 2’nci sokağında 6 kadının kapı önünde oturarak sohbete koyulduklarını görüyorum. Bu kadınlardan 85 yaşındaki Akkadın Güven, 60 yıldır bu mahallede yaşıyor. Söylediği türkülerle kadınların ilgi odağı olan Akkadın, başlıyor bize türkü okumaya.
 
Ramazanla derinleşen ekonomik sorunlar
 
Ardından sokaktaki sohbet kültürünü diri tutan kadınlardan Hatice, komşularıyla sokakta bir araya geldiklerini, kimsenin selamsız geçmediğini söylüyor. Mahalledeki dayanışmadan söz eden Saliha Tezcan ise çok güzel komşulara sahip olduğunu dile getiriyor. Mahallenin güzelliğinin yanı sıra çok sayıda hırsızlık olaylarının da yaşandığına dikkat çeken Saliha, can güvenliklerinin olmadığını belirtiyor. Ramazan ayının başlamasıyla ekonomik sorunlarının da derinleştiğini ifade eden Saliha, “Çocuklarım pandemi nedeniyle çalışamıyor, iş yok güç yok. Sıkıntımız çok” diyor.
 
Sokaktan ayrılarak tarihi Ankara Kalesi’ne çıkmaya başlıyorum. Yol boyu dünyanın dört bir yanından gelen turistler ile karşılaşıyorum. Çektikleri fotoğraf kareleri ile tarihi kaleyi dijital belleğe de kaydetmek isteyen turistlerin manzaraya hayran kaldığına tanık oluyorum. Tüm Ankara’yı etekleri altına alan kale, Ankara’nın gözdesi.