Savaşla susuz bırakılan topraklar kadınların ellerine emanet

  • 09:02 11 Nisan 2021
  • Yaşam
KOBANÊ - Verimli topraklarıyla tanınan Fırat Bölgesi’nde halk, Fırat suyunun kesilmesi ve kuraklık nedeniyle bu yıl topraktan aynı verimi alamayacakları kaygısında olsalar da, günün ilk ışıklarıyla tarlada bir araya gelen kadınlar; hünerli elleriyle toprağı işliyor. 
 
Kuzey ve Doğu Suriye’nin hayvancılık ve tarım alanı olarak tanınan Fırat Bölgesi’nde Newroz sonrası baharın gelişiyle birlikte tarla ve bahçelerde çalışmaya başladı. Kimyon, susam, mercimek, nohut, bakla, çörek otu, anason, mısır, buğday, arpa ve birçok sebze çeşidinin ekildiği topraklar kadınların hünerli elleriyle işleniyor.  İklim dengesinin bozulmasından kaynaklı artan kuraklık ve Türkiye’nin Fırat Nehri’nin suyunu kesmesi nedeniyle bu yıl topraktan aynı verimi alamayacaklarını belirten bölge halkı, susuzluktan ekinlerin sarardığını belirtiyor. Kobanê’nin Güneyine düşen Tefşu Köyü’nde yaşayan ve geçimini topraktan sağlayan Nadya İbrahim, tüm işleri komünal yaptıklarını  belirtiyor ve birlikte çalışırken kadınların birbirlerini daha iyi anladıklarını, sorunları birlikte çözdüklerini ekliyor. 
 
‘Kominal çalışarak vaktimizi dolu dolu geçiriyoruz’
 
Nadya, köyde işleri komünal yaptıklarını belirterek, “Arkadaşlarımızla bugün kimyon ekilen tarlada çapa yapıyoruz. Her sene kimyon, Nohut, bakla, mercimek ekiyoruz. Ekimden verim almak için tarlada çıkan fazla otları ve filizlerin büyümesi için çapa yapıyoruz. Bahçe emek istiyor. Ondan kaynaklıda sabahları erken saatlerde güne başlıyoruz, akşam saatlerine kadar çalışıyoruz. Reber Apo’nun felsefesiyle beraber kadınlar yaşamın her alanında yer alıyor. Kominal çalışarak, hem vaktimizi dolu dolu geçiriyoruz hem de kadınlar olarak birbirimizi daha iyi anlayıp, yaşamdaki zorlanmalara karşı destek oluyoruz. Şuan bir aile olarak Kimyon tarlasında beraber çalışıyoruz. Vakit geçsin diye hem birbirimize yardım ediyoruz hem de şarkı söyleyip, birbirimizle şakalaşıp işimizi yapıyoruz. Reber Apo’nun dediği gibi yaşam kominal yaşarken güzeldir. Bu ilk çapadır eğer tarlada tekrar ot çıkarsa ikinci çapayı da yapacağız” diye belirtti.
 
‘Kadın emeğiyle yaşam güzelleşir’
 
Bu seneki verimin geçen yıllara oranla daha da az olduğunu vurgulayan Nadya; “Geçen senelerde kış aylarında yağmur yağdığı için tarlalardan istediğimiz verimi alıyorduk. Tarlaların sulanması içinde jenetörle Fırat suyundan su çekiyorduk. Fakat bu sene Türkiye devleti Fırat suyunu kesmiş ve su çok azaldığından kaynaklı bu sene Fırat suyundan da faydalanamıyoruz” dedi.
 
‘Baharın güzelliği başka’
 
Bu zamana kadar birçok ürün yetiştirdiklerini kaydeden Nadya, baharla gelen güzellikleri ve yaşadıkları sıkıntıları,“Baharın gelmesiyle doğa kendini yenileyip, güzelliğiyle insanların gönlünü hoş etmekte. Her mevsimin ayrı bir güzelliği var fakat baharın güzelliği bir başka. Birde kadının doğayla olan bağı da olunca o zaman daha da güzel oluyor. Bu bahar her bahar gibi değildi. Sudan kaynaklı tarlalarımızdan istediğimiz verimi alamayacağız.  Ama her şeye rağmen gene emek veriyoruz. Bizi bir araya getiren ve doğayla bütünleşmemizi sağlayan doğa olduğu için biz kadınlarda doğaya ne kadar emek versek iki katı karşılığını alıyoruz. Reber Apo kadının ekolojiyle olan ilişkisini açıkladı. Biyolojik olarak biz kadınların biyolojisi doğaya yakındır. Yaşamın her alanında yer alarak rengimizi, sesimizi duyurabilir ve kadın özgürleşebilir. Özgür bir kadınla, özgür bir toplum oluşur” sözleri ile özetliyor.