Süryaniler dil ve kültür asimilasyonuna karşı direniyorlar

  • 09:05 7 Kasım 2020
  • Yaşam
ŞIRNAK - Süryani köyü Mıdın’da yaşayan Seyde Doğanküreç, kültürlerini yaşatmada dilin önemini vurguluyor: “Kürtler arasında Kürtçeyi de öğrendik, Türkçeyi de okullarda öğreniyoruz. Avrupa’ya giden çocuklarımız Almanca da biliyor ama kimse bizim dilimizi bilmiyor. Çocuklarımızı kendi dil ve kültürleriyle büyütüyoruz. Bu şekilde dilimizi ve kültürümüzü yaşatıyoruz."
 
Mezopotamya topraklarında, egemenlerin soykırım, baskı ve asimilasyon politikalarına maruz kalan halklardan biridir Süryaniler. 1914-1920 arasında Mezopotamyadaki Ermeni, Süryani ve Asuri halklarına dönük gerçekleştirilen soykırım ve tehcir sonucu resmi olmayan kaynaklara göre 150 bin-300 bin arası insanın katledildiği belirtiliyor. Soykırımın ardından bölgede kalan Süryaniler, kültürlerini yaşatma çabasını sürdürdü, sürdürüyor. Bir Süryani köyü olan Şırnak’ın İdil ilçesine bağlı Öğündük (Mıdın) de bu köylerden yalnızca biri. Geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlayan köy sakinlerinden 72 yaşındaki Seyde Doğanküreç, köyde kurdukları yaşamı anlatıyor.
 
‘Mallarımızı çalan köyler şimdi korucu’
 
Soykırımın acısını derinden yaşamış yüz binlerce Süryani’den biri olan Seyde, yaklaşık 50 yıl önce babasının da katledildiğini söylüyor. Fermanı yaşamadığını ancak etkilerinin devam ettiğini kaydeden Seyde, 9 çocuğundan 5’inin baskılardan dolayı yurtdışına gittiğini belirtiyor. Seyde, şöyle devam ediyor: “Büyüklerimiz, Midin’den Araban köyüne göç etmişler. Dedemi katletmişler. Orada 7 yıl yaşadıktan sonra tekrar köyümüze dönmüşüz. Babamı taşlayarak öldürdüler. Bize çok bahsedilmezdi fermandan. Büyüklerimiz yaşadı. Müslümanlar bize saldırdı ve bizi katletti. Fermandan sonra hırsızlıklar başladı. Mallarımız çalınıyordu, koyunlarımız çalınıyordu. Sonrasında zamanla durmaya başladı bu durumlar. Etrafımızdaki köyler de açlıktan tüm mallarımızı çalıyorlardı. Bu köylerin tamamı korucu şu an. Hırsızlıkla birlikte bizden birkaç kişiyi de öldürdüler. Şu an eskisi gibi şeyler yaşamıyoruz.”
 
‘Biz başka dilleri biliyoruz ama kimse bizim dilimizi bilmiyor’
 
Seyde, kültürlerinin bir parçası olarak dilin önemine dikkat çekiyor. Çocuklarıyla anadillerinde konuştuklarını söyleyen Seyde, “Kürtler arasında Kürtçeyi de öğrendik ama onlar dilimizi öğrenmedi. İç içe yaşıyoruz. Türkçeyi de okullarda öğreniyoruz. Avrupa’ya giden çocuklarımız Almanca da biliyor ama kimse bizim dilimizi bilmiyor. Büyük baskılara maruz kaldık. Çocuklarımızın çoğu bu baskılardan kaynaklı Avrupa’ya göç etmek zorunda kaldı. Benim de 5 çocuğum 20 yıldır Almanya’da yaşıyor. Çocuklarımızı kendi dil ve kültürleriyle büyütüyoruz. Bu şekilde dilimizi ve kültürümüzü yaşatıyoruz” sözlerine yer veriyor.
 
‘100 yılı aşkın süredir bu köydeyiz’
 
İnançlarından da söz eden Seyde, günde 5 defa ibadet ettiklerini ifade ediyor. Seyde, “Kilise ve medreselere giderek ibadet ediyoruz. Sabah ve akşam olmak üzere günde 2 defa kiliseye ibadet etmeye gidiyoruz. Onun dışında Pazar günleri de toplu olarak kiliseye gidiyoruz. İnsanlarla ilişkilerimiz iyi. Bu köyde sadece biz Süryaniler yaşıyoruz. Sadece belirli aralıklarla çobanlar gelir. Toplam 50 ev yaşıyoruz burada. Fermandan beri 100 yılı aşkın süredir bu köydeyiz” diyor.
 
Süryanilere soykırım döneminden farklı olarak değer verildiğini söyleyen Seyde, “Artık korkmuyoruz” diyor.