Süryaniler kültürlerini yaşatmak için direniyor

  • 09:04 5 Kasım 2020
  • Yaşam
Medine Mamedoğlu-Medya Üren
 
MARDİN - 1915 yılında yaşanan Seyfo’dan (Süryani Soykırımı) sonra binlerce Süryani yurttaşın katledilip göçe zorlandığı Mardin'de, Süryani kültürü yaşatılıyor. Köylerine dönen Süryani yurttaşlar, geçimlerini de bağ ve bahçeden aldıkları ürünler ile sağlıyor.
 
Farklı din ve dilleri ile medeniyetlerin beşiği olarak görülen Mardin, tarihten bu yana çok sayıda halka ev sahipliği yaptı. Şimdilerde Kürt ve Arap nüfusun yoğunlukta olduğu kentte, Süryaniler de yaşıyor. 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yaşanan Seyfo Soykırımı (Süryani Katliamı) ile birlikte nüfuslarında büyük bir düşüş yaşanan Süryani yurttaşlar, katliamdan sonra terk etmek zorunda kaldıkları köylerine geri dönüyor. Soykırım sırasında 250 bin Süryani yurttaşın katledildiği tahmin edilen bölgede binlerce Süryani'de göç etmeye zorlanmıştı.
 
Katliamın izleri halen var
 
Yüzlerce Süryani, Midyat'ta bulunan köylerine geri döndü. Evlerini yeniden inşa eden yurttaşlar, burada yaşarken kendi kültürlerini de devam ettirdi. Soykırım sırasında katliama maruz bırakılan köylerden biri de Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Gülgöze( Aynverd) köyü. Köylerinde halen katliamın izlerinin olduğunu söyleyen köy sakinlerinden Tidora Hobel Melkê, büyüklerinden soykırım hikayeleri dinleyerek büyüdüklerini söyledi.
 
‘Biz unutmadık çocuklarımız da unutmasın’
 
Halkların bir arada yaşamasından yana olduklarını ifade eden Tidora, "1915 Seyfo Soykırımı’ndan sonra atalarımızın topraklarına el konuldu. Bu soykırımda yüzlerce Süryani katledildi. Benim dedem normalde ağlayan biri değil ama bize ne zaman bu soykırımdan bahsetseydi ağlardı. O zamanlar nenemi dedemin gözü önünde öldürmüşler, karnını deşmişler. Bize bunu her zaman çok büyük bir katliam diye anlatırdı. Soykırımı biz unutmadık bizim çocuklarımız da unutmayacak. Bir kere yaşandı bir daha kimse yaşamasın diye de elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Biz bütün halkların iç içe ve insanca birlikte yaşamasından yanayız. Bu soykırımın kalıntıları halen burada ki kilise de var" dedi.
 
‘DAİŞ de Süryanileri soykırımdan geçirdi’
 
Seyfo'dan sonra 2014 yılında da Suriye'de DAİŞ tarafından Süryani halkının soykırımdan geçtiğini söyleyen Tidora, yaşanan bu kadar olaydan sonra atalarının topraklarında yaşamanın kendileri için çok anlamlı olduğunu ifade etti. Köylerinde katliama karşı büyük bir direnişin de yaşandığını belirten Tidora, "Yaşanan bu kadar olaydan sonra bu köyde yaşamak çok büyük bir yük olmasının yanı sıra büyük bir anlam da taşıyor. Buraya dönüş yaptıktan sonra çok zorluk çektik. Köyden ziyade bizi zorlayan burada sistemin bize dönük tavırları oldu" diye konuştu.
 
'Kültürümüzü yaşatıyoruz'
 
Köyde kendi emekleriyle geçimlerini sağladıklarını ifade eden Tidora, Süryani halkının kültürü olan şarap ve gümüşçülük sanatını ise halen devam ettirdiklerini dile getirdi. Tidora, "Bizim burada genelde gümüş ve şarapla insanlarımız geçimlerini sağlıyor. Eskiden en iyi taş işleme sanatını Süryaniler yapardı. Halkımız hala bu tür gelenek ve kültürü devam ettiriyor. Eskisi kadar yoğun olmasa da kendi kültürümüzü hala yaşatıyoruz. Biz kadınlar en çok taş işleme konusunda iyiyiz. Benim de ilham aldığım bir sanat. Sadece biz değil bütün gençlerin de bu gelenekleri benimsemesi gerekiyor. Bunun için de kursların ya da eğitim evlerinin açılması gerekiyor" sözlerini kullandı.
 
‘Toprağımızı terk etmedik'
 
Aynı köyde yaşayan Barbara Akay da "Her şeye rağmen topraklarımızı terk etmedik. Dedelerimiz geçmiş dönemlerde çektikleri acıya rağmen bu toprakları bırakıp gitmediler. Burada ekonomik olarak kendi işimizi yapıp geçimimizi sağlıyoruz. Hayvan besleyip bahçe ve bağ işleri ile uğraşıyoruz. Bağlarda ki üzümden kendimiz şarap yapıp satıyoruz. Her şeyin kendine göre bir zorluğu var ama biz yine de direniyoruz. Burası bizim topraklarımız ve terk etmeye de hiç niyetimiz yok" şeklinde konuştu.