‘Biz saklanmak istemiyoruz’

  • 09:06 27 Ekim 2020
  • Yaşam
DİYARBAKIR - Hükümetin etkili politikaları devreye koymadığı engelliler, yaşamda yok sayıldıklarını belirtiyor ve ekliyor: “Biz saklanmak istemiyoruz. Yaşamın merkezinde yer almak istiyoruz. Engellilerin de olduğunu herkes bilmeli.”
 
Türkiye’de henüz engelli yurttaşların resmi nüfusu bilinmiyor. Bunun başlıca nedeni ise engellilere dönük etkili politikaların yürütülmemesi. Aile, Çalışma Ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda da engellilere dair güncel veriler yok. Engelli yurttaşların nüfus sayımı en son 2002 yılında Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “Türkiye Özürlüler Araştırması”nda yer aldı. Engelli Sağlık Kurulu Raporlarını esas alan "Ulusal Engelli Veri Sistemi"ne göre ise kayıtlı ve hayatta olan engelli sayısının 1 milyon 422 bin 159’u erkek, 1 milyon 107 bin 542’si ise kadın olmak üzere 2 milyon 529 bin 701. 
 
Yanı sıra engellilerin yaşamda yüz yüze bırakıldıkları engellere karşı farkındalık da oldukça düşük. Toplumun büyük bir kesimini oluşturan engellileri ekonomik, sosyal, kültürel, psikolojik alanlarda görmek neredeyse imkansız. Herhangi bir sosyal aktiviteleri olmayan engellilerin, yaşamdan yok sayılarak dışlandığı gözlemlenebiliyor. Ayrıca engellilerin yaşamlarını kolaylaştırmak için sokaklara, kurum ve kuruluş binalarına, otobüslere, kaldırımlara bazı kurallar getirilmiş olsa da getirilen kurallara pek uyulmuyor.
 
‘Engelliler yaşayan ölü gibidir’
 
Diyarbakır Engelliler Derneği Meclis Başkanı Fahriye Günbatı, engelliler ile ilgili birçok sorun olduğunu fakat çözmeye yönelik herhangi bir adımın atılmadığını kaydetti. Fahriye, engelliler olarak her zaman ikinci sınıf muamelesi gördüklerini kaydederek, toplum ve hükümet tarafından görmezden gelindiklerinin altını çizdi. Fahriye, “Engelliler şuan yaşayan ölü gibidir. Herkes bizi yok sayıyor. Engelli bir kadının bedeninden cinsellik üzerinden faydalanılıyor. Fakat engellidir diye kimse bir şey yapmıyor. Yaşananlara tepki vermiyor” diye konuştu.
 
 ‘Engellidir, savunmasızdır’ anlayışı hakim
 
Sol kolundan engelli olan Fahriye, son süreçte engellilere yönelik artan taciz ve tecavüz olaylarının faillerin cezalandırılmaması ve “engellidir, savunmasızdır” anlayışından kaynaklı ortaya çıktığını vurguladı. Fahriye, “Engelli bir kadın dışarıda olsun evin içinde olsun tacize veya tecavüze uğrayabiliyor. Failler engelli bir kadını gördüklerinde onu savunmasız bulup saldırabiliyorlar. Bu da toplumda meta olarak görülen kadının daha da değersiz görülmesine neden oluyor” sözlerine yer verdi.
 
‘Sokaklarda bizim için bir şey yapılmıyor’
 
Beden Eğitimi öğretmenliğini kazanan ve daha sonra antrenörlük yapan Yeşim Erman, engelli olduğundan kaynaklı eğitim hayatında çok zorluk çektiğinin altını çizdi. Yeşim, toplumun kendilerine karşı olan bakış açılarını değiştirmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Yeşim, “Sokaklarda bizim için bir şeyler yapılmıyor. Kaldırımlarda bulunan sarı şeritler bizim yolu bulmamız için konulmuş. Fakat o şeritlerin üzerine bakkallar dolap, eşya veya şeritlerin üzerine tabela konuluyor. Biz de bunlara çarpıp yaralanabiliyoruz” dedi.
 
Eğitimine devam edemedi
 
Hemşirelik fakültesi kazandığını fakat her iki kolundan engelli olduğundan kaynaklı okula alınmadığını söyleyen Kader Toprak da ehliyet sınavına girdiğini ve ehliyetini aldıktan sonra “araba kullanamaz” denilerek ehliyetinin iptal edildiğini kaydetti. Kader, ailesinde kendisi de dahil iki kişinin engelli olduğunu ve yaşadıkları sorunların aynı olduğunu ifade etti. Kader, “Bizler iş başvurusunda bulunduğumuzda yüzümüze dahi bakmadan bizi işe almadıklarını söylüyorlar. Biz böylesi bir durumda olmak istemiyoruz” diye belirtti.
 
Engelli kadınların yaşadığı taciz ve tecavüzleri değerlendiren Kader, ailelerin engelli çocuklarını dışarıya çıkaramadıklarını aktardı. Kader, yaşananlara isyan ederek şöyle devam etti: “Biz saklanmak istemiyoruz yaşamın merkezinde yer almak istiyoruz. Engellilerinde olduğunu herkes bilmeli.”