Halvori’de hala 38’in izleri duruyor

  • 09:03 13 Eylül 2020
  • Yaşam
DERSİM - Dersim Katliamı’nda 500’e yakın kişinin kayalıklardan atılarak katledildiği Halvori köyü, hala o günlerin izlerini taşıyor. Çocuk yaşlarda katliamın mağduru olan, ailelerini kaybederek sürgüne gönderilen kadınlar, 82 yıllık acıyı anlattı.
 
Dersim’de bir köy. Kayalıklarında, gözelerinde 82 yıldır dinmeyen bir acının izlerini taşıyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük katliamlarından birinin izleri hala dipdiri duruyor kadınların yüreğinde. Dersim’in Halvori köyü, binlerce insanın katledildiği, hamile kadınların karınlarının deşildiği, tecavüze uğramamak için kadınların kayalıklardan atlamak zorunda kaldığı, havadan bombalanan, işkencenin her türlüsünün yaşandığı 38 katliamında en fazla acı yaşanan köy.
 
Katliamda resmi rakamlara göre 13 bin 160 kişi katledildi ve 12 bine yakın kişi de sürgüne gönderildi. Gerçek rakamlar ise çok daha yüksek.
 
Katliamın ardından, toprağından sürgün edilen binlerce insan yıllarca köylerine dönemediği gibi yıllarca açlık ve yoksulluk içerisinde yaşamak zorunda kaldı. İşte Halvori’deki “38 Kayalıkları” köy halkına, Dersim’e yaşatılanları hatırlatıyor. Kayalıkların içinde kadın ve çocukların da bulunduğu 478 insanın, askerler tarafından atılarak katledildiği biliniyor.
 
’12 yıl toprağımızdan ayrı yaşadık’
 
38’de henüz küçük bir çocuk olan Hatice Bilmez (87), yaşadıklarını şu sözlerle paylaşıyor: “Katliamın yaşandığı zamanlarda ben çok küçükmüşüm ve beni sırtlarına alarak götürmüşler. Benimle beraber bir kardeşim daha varmış. O çok küçükmüş henüz süt emiyormuş. Ben kurtuldum ancak o kurtulamamış ve yaşamını yitirmiş. 12 yıl boyunca toprağımızdan ayrı yaşadık. Bir yıl boyunca da Muş’ta kaldım. Ardından köye dönüş yasağının kalkmasıyla köye geri döndük. Köye döndükten sonra evlendim ve 10 çocuğum oldu. Baskılara dayanamayan kızım dağa gitti. 2 oğlum ise Avrupa’ya gitmek zorunda kaldı. Çok şey yaşadık, çok şey gördük. Şimdi ise yanımda sadece bir oğlum kaldı.”
 
‘Hepsi öldü, geriye bir tek çile kaldı’
 
“Artık yaşlandım” diyen Hatice, büyüklerinin de o sürece dair kendileriyle pek konuşmadığını ifade ediyor. Hatice, “Sadece katliamdan kaçıp gittiklerini biliyorum. Annemiz, babamız, kardeşlerimiz hepsi öldü biz de arkalarında kaldık. Geriye bir tek çile kaldı. Herkes mağaraya doğru kaçmış ve öyle kurtulabilmişler. Kayalıklardan korktuğum için 38 Kayalıklarına gidemiyorum. Biz herkes yaşasın, artık bir barış olsun istiyoruz” sözlerine yer veriyor. 
 
‘Annemi ve babamı görmedim ablam bizi büyüttü’
 
Katliamın yaşandığı 1938 yılında doğan Fatma Akkaya (82), katliamın izlerini hala taşıyanlardan biri. Kendilerine anlatıldığına göre, katliamın yaşandığı süreçte herkesin korku ve can havliyle bir yerlere koştuğunu ifade eden Fatma, “Bir yandan çocuklar korkarken bir yandan da büyükler korkuyormuş. O günden bugüne kadar geldik. Katliamdan hemen sonra herkesi sürgüne göndermişler ve köye dönmelerine izin vermemişler. Annemi ve babamı görmedim ablam bizi büyüttü.  Yoksulluk içindeydik. Çok şey çektik. O zaman imkanlar da çok kısıtlıydı” diye belirtiyor. 
 
‘Askerler gelip kandırmış köylüleri’
 
Katliamın nasıl başladığını anlatan Fatma şöyle devam ediyor: “Köye 4 asker gelmiş. Köylülere ‘Size maaş çıkacak’ demişler. Tüm köyü bu şekilde kandırmışlar. Tüm köylüler söylenen yere doğru gitmiş. Eskiden buralar hep ormandı. Askerler de ormanda saklanmışlar köylülerin gelmesini beklemişler. 4 asker köylüyü kandırıp götürürken diğerleri de ormanda beklemiş onları. Köylüler ormana doğru giderken askerleri görüyorlar ve öldürüleceklerini anlıyorlar. Tüm köyü tarlaya dizmişler. Kadınlar, askerlerin kendilerini götürmemesi için yüzlerini kapatmışlar. Askerler, köylüleri sıraya dizmiş ve ağır makinayla vurmuşlar hepsini. Ardından da 38 Kayalıklarından aşağı atmışlar. Kayalıklardan atmasalarmış birçok kişi kurtulurmuş. Köylülerin bir kısmını da işkence ile döverek öldürmüşler.”
 
 ‘12 gün boyunca orada ölülerin yanında yatmışlar’
 
Kayalıklardan atıldıktan sonra 2 kadının mağaraya girmesi sonucu katliamdan kurtulduklarını dile getiren Fatma, “Kurtulan 2 kadın bize yaşananları anlattı. Herkesi ağır makinayla vurmuşlar. Ardından da kayalıklardan aşağı atmışlar. Kayalıkların hemen aşağısında bir mağara varmış ve 2 kadın da oraya saklanmış. Günlerce mağarada kalmışlar hayatta kalabilmek için. 12 gün boyunca orada ölülerin yanında yatmışlar. Sonra çıkıp kurtulmuşlar. Benim ailemden kimse kurtulmadı. Çocuklar da ormana kaçarak kurtulabilmişler. Günlerce ormanda kalmak zorunda kalmışlar” diye ifade ediyor. 
 
‘Ortalık kan gölü’
 
O süreci büyüklerin anlatımlarından bilen Perihan Dönmez (72) de şunları dile getiriyor: “Askerler köylülere sürgüne gideceklerini söylemiş. Böylece tüm köyü toplamışlar katletmek için. Askerin biri bir kadını ayağı ile itiyor kayalıklara doğru. Kadın da aşağı yuvarlanınca mağarayı görmüş ve mağaranın içinde başka bir kadının daha olduğunu görmüş. Onun yanına gitmiş ve birlikte kalmışlar. Herkes inliyormuş. Ortalık kan gölü olduğu için siyah bir yılan çıkmış. Kadın da ufak bir taşla yılanı kendinden uzaklaştırmış. Başka köyden kadını tanıyanlar ailesine haber vermiş ve o şekilde kadın ailesine kavuşmuş.”
 
‘Kayalıklar kemiklerle doluymuş’
 
Katliamın etkisinin yıllardır sürdüğünü söyleyen Perihan, “İnsanlar çok korkmuşlar o süreçte. Yılda bir defa kayalıklar ziyaret edilir. Kayalıklar kemiklerle doluymuş. Allah o günleri bir daha göstermesin. Herkes çok büyük acılar yaşadı. Herkes başka köylere gitmek zorunda kaldı” diyor.