Kobanê’de bulgur kazanlara koyuldu

  • 09:05 27 Ağustos 2020
  • Yaşam
Dîcle Demhat
 
KOBANÊ - Asırlardır süregelen kaynatılmış buğday geleneği Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlar öncülüğünde sürdürülüyor.  Kobanê’nin Çakmak köyünden olan Zelîxa Temo, “Köyde buğday kaynatmaya başlandı mı komşular gelir herkes birer tabak yer sohbet edilir, kominal bir ortam oluşur” diyor. 
 
Tarihi bereketli Mezopotamya topraklarına dayanan ve tanrıçalara bolluk ile bereketin tasvirini veren buğday, günümüzde de önemini koruyor. Devrime sahiplik eden Kuzey ve Doğu Suriye’de de yaygın olarak buğday ekiliyor. Buğdaydan un, nişasta, ekmek, bulgur, makarna, irmik, içli köfte ve çiğ köfte bulgurları gibi birçok ürün elde ediliyor. Yine çoğu bölgede olduğu gibi buğday kaynatma geleneği de sürdürülüyor. Kaynatılmış buğdayın lif içeriği yüksek olduğu için insan sağlığı açısından besleyici ve faydalı bir besin. İçerisinde fosfor, kalsiyum, demir ve birçok vitamini barındıran kaynatılmış buğday, pilav, çiğ köfte, içli köfte, tatlı ve aşure yapımı ile kuş ve hayvan yemi olarak kullanılıyor. 
 
Geçen yıl buğday festivali düzenlendi
 
Efrîn, Türkiye ve ona bağlı grupların saldırılarından önce Kuzey ve Doğu Suriye’de asırlardır kaynatılmış buğday geleneğinin en fazla yapıldığı yerler arasındaydı. Fakat saldırılarla beraber bu gelenek yok olma ile yüz yüze bırakıldı. Kuzey ve Doğu Suriye’nin diğer bölgelerinde ise bu gelenek halen sürdürülüyor. Geçen yıl Eylül ayında Kongreya Star Kadın Ekonomi birimi öncülüğünde Cizre Bölgesi’nin Tirbespiyê ve Serêkaniyê ve şehirlerinde 1’inci Buğday Festivali düzenlendi. Bu yıl pandemi nedeniyle festival iptal edilse de kadınlar bulundukları yerde bir araya gelerek buğdaylarını kaynatıyor. 
 
‘Kominal bir ortam oluşuyor’
 
Kobanê’nin Çakmak köyünde yıllardır bu geleneklerini devam ettiren Zelixa Temo, eskiden içi büyük kalaylı kazanların olmadığını ve 15-20 tenekenin altına ateş yakarak buğdaylarını kaynattıklarını belirtiyor. Zelixa, her sene bu vakitlerde buğday kaynatmaya başladıklarını ifade ederek, “Buğday kaynattığımızda kominal bir şekilde bütün aile üyeleriyle beraber çalışıyoruz. Eski geleneğimizden bize kalmış bir kültürdür. Şehirde yaşayanlar imkanları varsa yaparlar, yoksa da köye ailelerinin yanına gelip beraber yaparlar. Köyde buğday kaynatmaya başlandı mı komşular gelir herkes birer tabak yer sohbet edilir, kominal bir ortam oluşur. Geleneğimiz gereği gelmeyen komşulara biz dağıtırız. Sonra kurutmak için sermeye başlarız” diyor. 
 
‘Kaynamış buğdaydan birçok ürün elde ederiz’
 
Buğday kaynatmak için bir günlerini ayırdıklarını ve sabah saat 6’da kalkıp buğdayı eleyip yıkadıklarını anlatan Zelixa, “Buğdayı yıkadıktan sonra içi kalaylı büyük kazanlara koyup, çalı çırpı ve tezeklerle ateşimizi yakıp kaynatmaya başlıyoruz. Yenilebilecek kıvama geldikten sonra, güneşe serip kurumasını bekliyoruz. Kuruduktan sonra öğütüp, eleklerden geçirerek, içli köfte bulguru, çiğ köfte bulguru, bulgur, irmik ve dövülmüş bulguru ayrıştırıyoruz. Çıkan kepeği kışın hayvanların yemi ile karıştırıp hayvanlara veriyoruz. İnce arta kalan tozu da tavuk ve civcivlere veriyoruz, hiçbir şeyi atmıyoruz” şeklinde konuşuyor.