‘Köyümüze, doğamıza, hayvanlarımıza saldırmayı bırakın’

  • 09:02 29 Temmuz 2020
  • Yaşam
DERSİM - Mazgirt’in Karabulut (Sorek) köyünde yaşayan Türkan Aslan, betonlaşmaya karşı köyünde doğayla iç içe, kadınlarla dayanışma halinde bir yaşam sürdürüyor. Türkan, köyde yapılmak istenen taş ocağı ve Dersim coğrafyasına yönelik saldırılara tepkili.  
 
Kentleşmeye ve doğaya zarar veren üretimlere karşı köylerde ekolojik üretim kadın eliyle devam ediyor. Bölgenin akciğerleri konumunda olan, dağları, ormanı, akarsuyu kısaca doğası ile büyüleyen Dersim’de de yaşamın her alanında kadının emeği var. Bugüne kadar doğasını korumaya çalışan kadınlar, köylerde hayvancılıktan, bostan ekmeye kadar her işle ilgileniyor. 
 
‘Çok çalışmamıza rağmen geçim sıkıntısı yaşıyoruz’ 
 
Mazgirt ilçesine bağlı Karabulut (Sorek) köyünde yaşayan Türkan Aslan (72), kadınların birçok işe emek verdiğini ancak emeklerinin karşılığını alamadıklarını dile getiriyor. Tüm bu işlerin yanı sıra kadınların, ev içerisinde de çocuk baktığını, yemek yaptığını ve her şeyi omuzladığını ifade eden Türkan, “Artık her şey çok zorlaştı. Hiçbir şey eskisi gibi değil, eskisi gibi kolay kazanılmıyor. Çok çalışmamıza, birçok işe emek harcamamıza rağmen geçim sıkıntısı yaşıyoruz. Gün doğumuyla beraber kalkarak çalışmaya başlıyoruz. Tarlaya gidiyoruz, biçerdöverle ekinleri sürüyoruz. Ahıra gidip hayvanların altını temizliyoruz. Süt sağıyoruz. Ardından ise eve gelip kahvaltı hazırlıyoruz. Sonrasında ise bahçeye gidiyor, bostan ekiyoruz. Köydeki işler fazla olduğu için kadınlar hep çalışıyor. Kadınların tüm günü emek sarf etmekle, çalışmakla geçiyor. Benim de yaşım ilerlediği için eskisi kadar çalışamıyorum ama geçinebilmek için yinede çalışmak zorundayım” diyor. 
 
‘Kadınlar arasında yardımlaşma ve dayanışma var’
 
Kentlerdeki insan ilişkilerinin kopukluğuna karşın köydeki komşuluk ilişkilerinin sıcak ve samimi olduğunu belirten Türkan, kadınların da birbirleriyle dayanışma içerisinde olduklarını kaydediyor. Birlikte güzel vakit geçirdiklerini söyleyen Türkan, “Komşularımızın hepsi çok güzel insanlar. Birlikte çok güzel anlar yaşıyor, iyi vakit geçiriyoruz. Kadınlar arasında da büyük bir yardımlaşma ve dayanışma var. Tüm kadınlar birbirimizi çok seviyoruz. İhtiyaç duyan arkadaşlarımıza yardım ediyoruz. Zaten en çok kadınlar çalışıyor köyde. O yüzden de birbirimize destek olmamız şart. Çünkü en iyi biz anlıyoruz birbirimizi” sözleri ile kadınların aralarında kurduğu ilişkiyi özetliyor.
 
‘Doğamıza ve hayvanlarımıza yönelik saldırılar sonlanmalı’
 
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından açılan ihale sonucunda, Dersim’de 17 dağ keçisinin katledilmesi kararı kamuoyunun tepkisi üzerine iptal edilmiş olsa da Türkan, kendi inançlarında kutsal kabul edilen dağ keçilerinin katledilme kararına tepkili. Köyde yapılmak istenen taş ocağını da hatırlatan Türkan, “Tüm bu katliamların durdurulması, doğamıza ve hayvanlarımıza yönelik saldırıların da sona ermesi gerekiyor. Dağ keçilerinin kimseye bir zararı yok. Neden onlara zarar vermek istiyorlar? Yine köyümüze taş ocağı yapmak istiyorlar. Bunun olması halinde doğamız, tarihimiz yok edilecek. Buna da izin vermeyeceğiz. Biz doğamızı ve hayvanlarımızı seviyoruz ve onlara zarar gelmesini de istemiyoruz. Buna karşı mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullanıyor. 
 
‘Köye dönmek istiyoruz’ 
 
Türkan’ın İstanbul’da yaşayan kızı Filiz Çiftçi ise her yaz köye gelenlerden. Köyün havası ve suyuna özlem duyan Filiz, “İstanbul’da doğa diye bir şey kalmadı. Her tarafımız betonlarla çevrili. İnsanların nefes alabileceği bir yer yok. Köyde ise tabiatın içindeyiz. Dağı, taşı, kokusu her şeyiyle çok güzeldir köy yaşamı. Köyde her kapıyı tereddütsüz çalıp içeriye girebiliyorsun ama şehirde bunu yapamıyorsun. Ülkede yaşanan olaylara tanık olduğumuzda güvensizlik daha da artıyor. Yine şehirde her saatte dışarı çıkamıyorsun ama köyde istediğin saatte gönül rahatlığıyla dışarı çıkabiliyorsun. Şehir hayatı çok kavgalı ve gürültülü. Biz de köye geri dönmek istiyoruz ama şehirdeki düzeni, çocukların yaşamını değiştirmek de zor” diye ifade ediyor.